Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen ... No'lu parselde bulunan 3. kat 4 bağımsız bölüm No'lu meskenin 1 / 16 payı taşınmazın paydaşlarından ... tarafından davalıya 25.6.2010 tarihinde 158.000 TL bedelle satılmıştır. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....
Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesinin muris muvazaası nedeniyle iptali istemine ilişkin olup; öncelikle belirlenmesi gereken husus, satış vaadi sözleşmesinin muvazaa ile illetli olup olmadığıdır....
Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen payın ilişkin bulunduğu ... No’lu parseldeki 1 / 4 pay 60.000 TL bedelle taşınmazın paydaşı ... tarafından 8.12.2010 tarihinde davalıya satılmıştır. Davacı ise dava dilekçesinde payını satan paydaşın payı 35.000 TL’ye sattığını söylediğini belirterek, bedelde muvazaa iddiası ile yasal süresinde önalım davası açmış, dava dilekçesinde de dava değerini 35.000 TL olarak göstermiştir. Davacının dava dilekçesindeki iddiaları, tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğine, gerçekte payın 35.000 TL bedelle satın alındığına ilişkindir....
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 30/03/2022 NUMARASI : 2021/218 E - 2022/147 K DAVA KONUSU : İtirazın İptali KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, araç alım-satım işlerinde faaliyet gösteren bir şirket olduğu, davacı ile davalı şirket yetkilileri arasında gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde; taraflar araç satımı hususunda şifahen anlaşmaya varıldığı, alıcı davacı tarafından 28.10.2020 tarihinde toplam 20.000- TL kaparo bedeli, satıcı-davalıya banka havalesi yoluyla ödendiği, tarafların anlaşmazlığa düşmesi sebebiyle araç satım işlemlerine ilişkin yasal prosedürler yerine getirilmediği, davacı tarafından ödenen kaparo bedelinin iade edilmesi gerekirken davalı tarafça iade edilmemesi sebebiyle İstanbul Anadolu 21....
Kat 5 bağımsız bölümde yer alan dairenin 15/11/2019 tarihinde 86.000 TL bedelle davalı kefil T5'e tapuda satış yolu ile devrettiğini öğrendiklerini, bu devrin mal kaçırma kastı ile muvazaalı yapıldığını, satış bedelinin gerçek değerini yansıtmayan ve gerçek değerinden oldukça düşük bedelle devredildiğini, bu nedenle davalılar arasındaki tasarruf işleminin TBK m.19 gereği iptali ile taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteme yetkisi verilmesini talep etmiştir. Davalı T5 vekili tarafından dosyaya sunulan 04.03.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin diğer davalı ile birlikte, davacı tarafından başlatılan Giresun İcra Müdürlüğünün 2020/1734 sayılı takip dosyasında borçlu olduğunu, takibe süresinde itiraz ettiğini, kendileri yönünden takibin durduğunu, ayrıca takibe konu kredi sözleşmesinin şekil ve esas bakımından yasaya aykırı düzenlendiği için borçlu olmadıklarının tespiti ve kefalet sözleşmesinin iptali için Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/111 E....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen muvazaa sebebiyle dava konusu gayrimenkulün müvekkiline satışının yapıldığı ve aslında satış değil bağış olarak bu işlemin gerçekleştiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı T1 eşinin kardeşi tarafından 10 yıla yakın bir süre önce elden para yardımı yapıldığı için davacının bu tapuyu eşinin üzerine satış yolu ile geçirdiğini, o dönemde söz konusu gayrimenkulün değerinin müvekkilinin davacıya kardeşi aracılığıyla ödemiş olduğu paraya denk geldiğini, bunun üzerine davacının bu gayrimenkulü eşinin üzerine satış yaptığını, aralarında geçen bu devir işleminin asla bir bağış niteliğinde olmayıp tapu iptal talebinin reddi gerektiğini, kanunda ve içtihatta muvazaa sebebiyle tapu iptal ve tescil davası açmanın şartlarının sınırlı sayıda belirtilmiş olduğunu, dava konusu talep içeriğinde yer verildiği gibi tapu iptalinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki muvazaa iddiasının...
Davalı işlemde muvazaa iddiasında bulunmuş, tapuda satım sözleşmesi yapıldığı halde tarafların amaçlarının satış olmadığını savunmuştur. Kural olarak hiç kimse kendi muvazaasına dayanamaz, işlemin tarafı olan kimse muvazaa savunmasında bulunamaz. 27.03.1957 gün ve 12/2 sayılı İ.B.K. Sözleşmede taraf olan kişinin muvazaa savunmasında bulunmayacağı kuralının bir istisnasıdır. Sözü edilen İ.B.K.'nun uygulanabilmesi için payın karı-koca-evlat yahut akrabaya temlik edilmesi halinde şeklen satış akdi olsa bile hakikaten satıştan başka miras hakkına müteferri maksatların veya hibe gibi düşüncelerin hakim olduğu hallerde Medeni Kanununun gerçek satışlar için kabul ettiği önalım hakkının cereyan etmeyeceği kabul edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Davacı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı oluğunu ileri sürerek iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Dava, muvazaa iddiasına dayalı uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa iddiasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyizen incelenmesi görevi, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 günlü ve 2013/1 sayılı kararı uyarınca 1.2.2013 tarihinden itibaren Yargıtay 17.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 06.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL,TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacılar,murisi .... parseldeki 1766/2400 payını 11/04/2008 tarihinde 4.000,00TL.bedel ile aynı parselde paydaş olan kardeşi ....in bacanağı olan davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, gerçekte bu işlemin bağış olmasına rağmen tapuda satış olarak gösterildiğini, bundan dolayı bağış işlemenin resmi şekilde yapılmaması, satış işleminin de gerçek iradeyi yansıtmadığından muvazaa sebebiyle geçersiz olduğunu miras bırakanın satıştan kısa bir süre sonra vefat ettiğini, satış bedelinin 4.000 TL.olarak belirtildiğini, ancak bu payın gerçek değerinin çok fazla olduğunu ileri sürerek muris tarafından davalıya yapılan satış işleminin muvazaa sebebiyle iptaline, veraset ilamındaki payı oranında adlarına kayıt ve tesciline, mümkün olmadığı takdirde mahfuz hissesine tecavüz eden tasarrufun tenkisine , iadeye karar verilecek ise keşif tarihindeki bedelin faizi ile birlikte kendilerine ödenmesine karar verilmesini...
Birleşen davanın davalısı ..., satış vaadi sözleşmesini davacı-birleşen davanın davalısı Recep’ten şahsı adına aldığı borç para karşılığı teminat olmak üzere imzaladığını, şirketin sözleşme ile ilgisinin bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, asıl davanın Reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı-birleşen davanın davalısı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı-birleşen davanın davalısı Asıl davada, davalı şirket ile 7 adet daireyi satın almak amacıyla noterde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi imzalayarak satış bedeli olan 337.000 TL’yi ödediği halde dairelerin tapularının devredilmediğini, açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddedildiğini ileri sürerek, 337.000 TL’nin davalı şirketten tahsilini istemiş, davalı şirket ise birleşen karşı davasında, bedelsizlik ve muvazaa nedenlerine dayanarak dava konusu taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir....