Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu iddia ile itirazın iptaline, takibin devamın ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir cevap dilekçeside vermemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir....
Açıklanan hüküm uyarınca yeniden değerleme oranına göre bulunan temyiz edilebilirlik sınırı 1.1.2009 tarihinden itibaren 1.400 TL.'dir. Bu miktarın altındaki hükümler kesindir ve temyizi kabil nitelikte değildir. Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2005 gün ve 196-239 sayılı kararında da nafaka davalarında temyiz edilebilirlik sınırının belirlenmesinde, bağlanan yıllık nafaka miktarının gözetileceğini açıklamıştır. Benimsenen bu ilkeler doğrultusunda gerek temyiz, gerekse karar düzeltmeler de üst sınır yıllık nafaka miktarıyla belirlenmelidir. Somut olayda hükmedilen yıllık nafaka miktarı (1400 TL.'yi) aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2. maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka takdirine ilişkin karar kesindir....
Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan icra edilebilirlik şerhi gereğince Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün ..... esas ve Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyaları ile ilamlı icra takibi başlattıklarını, takipten doğan borçların ödenmediğini, belirterek davalının İİK m.177/4 gereğince iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, İİK m.177/4 maddesi hükmüne göre açılan doğrudan doğruya iflas istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın ilama müstenit alacağın icra emriyle istendiği halde ödenip ödenmediği, doğrudan iflas koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili 01/06/2022 tarihli dilekçesi ile ekinde Protokol bulunan Sulh Sözleşmesini sunmuş olup ödemelerin yapıldığı tarihe kadar duruşmanın talikini talep etmiştir. Sulhun etkisi HMK’nun 315/1.maddesinde “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur....
Hukuk Dairesince; mahkemece çivileme yöntemine dair kararın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, 15.07.2018 tarihli genel kurul toplantısının 13.maddesinde "istinat duvarının yeniden yapım maliyetinin 796.320,00 TL olabileceği, kooperatif ortaklarından 4 eşit taksitte 2018 Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım aylarında ödenmek üzere 1.500,00 TL tahsil edilmesi ve istinat duvarını yaptırmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesine" dair kararların oybirliği ile alındığı, davacıların kararın bu kısımlarına muhalefet şerhlerinin bulunmadığı, davacıların muhalefet şerhi koymasının engellendiğine dair bir iddialarının da bulunmadığı, iptali istenen genel kurul kararının bu kısımlarının iptal edilebilirlik yönünden muhalefet şerhinin konulmasına dair dava şartı yerine getirilmemesi nedeniyle kararın bu kısımlarının iptali istenemeyeceğinden davacıların muhalefetinin sadece çivileme yöntemine ilişkin olduğu gözetilerek mahkemece sadece 13.maddesindeki çivileme yöntemine ilişkin kararının...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tüketici sıfatını haiz olmadığını, davanın görevli mahkemede açılmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında 01.10.2016 tarihli PR06- 334 no’lu Uzun Süreli Motorlu Araç Kiralama Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirket tarafından ödenmeyen araç kira bedellerine ve trafik cezalarına ilişkin olarak toplamda 31.670,19 TL tutarında alacağının bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davacının kısmi itirazda bulunduğunu, yapılan kısmi itirazın iptali ve takibin devamı için dava açılması öncesinde yapılan görüşme ile anlaşma sağlandığını, arabuluculuk anlaşmasına uymayan ve ödemelerini yapmayan davacı hakkında, icra takip işlemlerine devam etme zorunluluğu bulunduğunu, Sulh Hukuk Mahkemesi’nden arabuluculuk anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi talebinde bulunulduğunu, mahkeme tarafından verilen şerh ile icra işlemlerine devam edildiğini, davacının menfi tespit ve istirdat taleplerinin hukuka...
Somut olayda, alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte 50.000TL asıl alacak, 2.500TL çek tazminatı, 150TL komisyon, 3.143,40TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 55.793,40TL talep edilmiş, borçlu İcra Mahkemesine başvurusunda imzaya, borca ve tüm ferilere itiraz etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının verildiği 10.10.2019 tarihinde temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırı 58.800TL olmakla, direnme kararı miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur. 9. Hâl böyle olunca, alacaklı vekilinin temyiz isteminin 5311 sayılı Kanunla değişik İİK’nın 364. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile HMK'nın 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca reddi gerekir....
Davacı Bornova ilçesi Ergene Mahallesi 3364 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki imarı bulunmayan ve üzerinde aile konutu şerhi bulunan taşınmaz üzerinde bulunan hacizlerin kaldırılmasına, imarı bulunmayan taşınmazlar üzerindeki ve aile konutu şerhi bulunan taşınmaz üzerindeki satışın iptali ile taşınmazın satışının ruhsatlı ve aile konutu şerhi bulunmayan birinci kat üzerinden yapılmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece dava konusu yerin arsa olarak tapuda kayıtlı olduğu, üzerindeki binaya ait ruhsat bulunmadığı, kat mülkiyetinin söz konusu olmadığı, icra yolu ile satışın mevcut hali ile satışının yapılabileceği, aile konutu şerhinin cebri icra yolu ile satışı engellemeyeceği, bu nedenle dava koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir....
İCRA MAHKEMELERİ KARARLARININ TEMYİZ EDİLEBİLİRLİK SINIRIİSTİHKAK DAVASI İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 363İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 365İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 366İCRA VE İFLAS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (4949) Madde 101İCRA VE İFLAS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (4949) Madde 102VERGİ USUL KANUNU (VUK) (213) Madde 298 "İçtihat Metni"Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4949 sayılı Yasa'nın 101. maddesiyle değişik 363. maddesi hükmüne göre; Yasa'nın yürürlüğe girdiği 30.07.2003 tarihinden sonra İcra Mahkemeleri'nce verilecek kararların temyiz edilebilmesi...
İCRA MAHKEMELERİ KARARLARININ TEMYİZ EDİLEBİLİRLİK SINIRIİSTİHKAK DAVASI İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 363İCRA VE İFLAS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (4949) Madde 101İCRA VE İFLAS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (4949) Madde 102VERGİ USUL KANUNU (VUK) (213) Madde 298 "İçtihat Metni"Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4949 sayılı Yasa'nın 101. maddesiyle değişik 363. maddesi hükmüne göre; Yasa'nın yürürlüğe girdiği 30.07.2003 tarihinden sonra İcra Mahkemeleri'nce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 2.000,00 TL'yi geçmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5809 sayılı Kanun'a aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet Cumhuriyet savcısının 11.11.2021 tarihli süre tutum dilekçesi ile hükmü temyiz iradesi göstermiş olmasına rağmen 09.12.2021 tarihli dilekçe ile temyizden vazgeçtiği anlaşılmakla, sanığın temyiz talebi ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31.12.2012 tarihli, 2011/3-222 Esas ve 2012/5 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ön ödeme sonucu verilen düşme kararları da 5271 sayılı CMK'nin 223. maddesinde sayılan hükümlerden olup, bu kararların temyiz edilebilirlik sınırının 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince hüküm tarihi itibarıyla halen uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı CMUK’nin 305. maddesinin 2. fıkrasının 1. bendine göre saptanması gerektiğinden, ön ödemeye esas alınan miktarın temyiz edilebilirlik sınırını tayin edeceği cihetle; 14/04/2011 tarihli ve 27905 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi...