Mahkemece toplanan delillere göre: “davanın yasal süresinde açılmadığı konusunda tanık dinlenemeyeceği, yazılı delil sunulması gerektiği, aracın kaydına haciz konulmasından önce noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığı, davacının ekonomik durumu uygun olmasa da borç, bağış vb. yollarla satış bedelini temin etmiş olabileceği, fiili yakalama sırasında sürücünün borçlu şirket çalışanı olmasının aracın emaneten alındığı anlamına gelebileceği, tasarrufun iptali davası açılmadığından noter satış sözleşmesinin geçerliliğini koruduğu, öte yandan dava konusu aracın tedbir kararında belirtilen teminat yatırılmadığından satıldığı ve istihkak davasının da satış bedeline dönüştüğü“ gerekçesi ile davanın kabulü ile satış bedelinin alacaklıya ödenmeyip davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Dava, haricen satın alınan aracın haciz yolu ile davacının elinden alınması nedeniyle satış bedelinin iadesi için yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalılar, taraflar arasında araç alım ve satımına ilişkin harici bir sözleşme bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....
Davalı vekili, davacının iddiasına konu satış sözleşmesinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, araç satışlarının harici sözleşme ile yapılmasının yasal olarak geçersiz olduğunu, davacının hiçbir zaman müvekkili adına ödeme yapmadığını, aracın kendisinde olduğu dönemde araç için yapılan masrafların müvekkilinden istenilmesi imkanı bulunmadığını, ayrıca aracın çalıştırılmasından dolayı elde edilen gelirlerden bahsedilmediğini, başlatılan takibin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
Maddesi uyarınca “Borcunu ifa etmeyen alıcı, satıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” kanun maddesinde herhangi bir duraksamaya yer olmadan anlaşılacağı üzere alıcının haklı bir sebep göstermeden sözleşmeden dönme hakkını kullanması durumunda satıcının uğrayacağı zararı gidereceğini düzenlediğini, T3 borçlanmış olduğu edim sıradan basit bir ürün olmayıp aracın ispanya menşeli bir ürün olması ve tedarik aşamasında bir çok külfete katlanmak zorunda kaldığını, müvekkilinin bu zararlarının bir kısmını davacı tarafından ödenen kapora bedelinden karşıladığını, nitekim davaya konu araç siparişinin iptali nedeniyle müvekkili şirketin stoğa düşen araç nedeniyle stok maliyetine katlandığını, müvekkilinin, iptal edilen sipariş nedeniyle başka bir müşteriye satılmak adına emsal araç siparişi vermek zorunda kaldığını ve o araç için de emsal araç stok maliyetine katlandığını, 2020 yılı hedeflerinin satış iptali nedeni ile hedefin altında kalmasından dolayı bu araç için satış priminden...
gerektiğini, sözleşme şartlarına göre ise tüm araçlar için ... makinesi takılan/ anahtarı verilen araç sayılarının sözleşme süresi baz alınarak 47 Adet olduğunu, 47 Adet ...’ye göre hesaplanan sözleşme fesih bedelinin 117.526,67 TL olduğunu, davacı taraftan fazladan tahsil edilen 7.405,83 TL’nin iade edilmesi gerektiğini, sistemden yararlanan araçlar için ... makinesi takılan/ anahtarı verilen ve sistemden ürün alan araç sayılarının sözleşme süresi baz alınarak 44 Adet olduğunu, 44 Adet ...’ye göre hesaplanan sözleşme fesih bedelinin 110.024,97 TL olduğunu, Davacı taraftan fazladan tahsil edilen 14.907,53 TL’nin iade edilmesi gerektiğini bildirmişlerdir. 16/01/2022 tarihli kök rapora yönelik itirazlar üzerine yapılan inceleme sonucunda bilirkişi heyeti 25/02/2022 tarihli ek raporlarında özetle; davacı ve davalı itirazlarının irdelendiğini, kök rapordaki kanaatlerinde değişikliği gerektirecek bir durumun oluşmadığını belirtmişlerdir....
Davacı tarafından söz konusu araç 14.12.2015 tarihinde 27.800.-TL bedel ile satılmıştır. Bu satış durumda davacının zararı 34.200 - 27.808 = 6.392.-TL olmuştur. Dava konusu 2. Araç ... plaka sayılı 2015 model, ... marka, ... tipinde otodur. Dava konusu araç davacı tarafından 26. U.2015 tarihli noter satış sözleşmesi ile 75.000.-TL bedel ile satın alınmıştır. Söz konusu araç ile ilgili yapılan ihale işleminde en yüksek teklif davacı tarafından 75.000.-TL olarak verilmiş, araç davacı tarafından bu bedel ile satın alınmıştır. Daha sonra verilen yüksek teklif 66.850.-TL dır. Davacı tarafından araç 17.12.2015 tarihinde bir başka alıcıya 62,800.-TL bedel ile satılmıştır. Davacının bu satış nedeni ile zararı; 75.000 - 62.800 = 12.200,-TL olmuştur. Bu durumda davacının her iki aracın satışından dolayı zararı: 6,392 + 12.200 = 18.592,-TL olduğu belirlenmiştir....
-TL. ödediğini iddia etmiş, davalı ise harici satışa konu edilen araç bedelinin satış sırasında ödenmediğini, 30.08.2002 tarihinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak sonradan da herhangi bir ödeme yapılmadığını savunmuştur. Taraflar arasında imzalanan 28.05.2002 tarihli harici satış sözleşmesinde aracın davalı tarafından davacıya satıldığı belirtilmiş, ancak satış bedeli gösterilmemiştir. B.K.nun 182/2. maddesi uyarınca aksine adet veya mukavele mevcut değil ise satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle mükelleftirler. Buna göre, aslonan peşin satış olup, mal ve paranın aynı anda verildiğinin kural olarak kabulü gerekir. Davalı taraf bu kuralın aksini savunduğuna ve satışın veresiye satış olduğunu belirttiğine göre, bu yöndeki savunmasını yazılı delil ile kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı savunmasının kanıtı olarak dosyaya bir sözleşme fotokopisi sunmuş ise de, bu belge altındaki ödeme şerhinin sözleşme aslında mevcut olmadığı görülmüştür....
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında trafikte kayıtlı aracın satışına ilişkin haricen sözleşme düzenlenmiş olup anılan sözleşme kapsamında davacı alıcı tarafından davalı satıcıya araç bedelinin ödendiği, sonrasında davalının sözleşmeden dönmesi üzerine araç ve ödenen satış bedelinin karşılıklı olarak iade edildiği, davacı tarafça sözleşmeden haksız dönülmesi nedeniyle aynı cins aracın sözleşme ve aracın geri alım tarihleri aarsında değerinde artış olması nedeniyle uğradığı zararın tahsili amacıyla eldeki dava açılmış olup, resmi şekilde yapılmayan araçların alım satımına dair harici satım sözleşmelerinin geçersiz olduğu ve bu durumda taraflarca geçersiz sözleşmeye dayanılarak menfi ve müspet zararın talep edilemeyip sadece, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak birbirlerine verdiklerinin talep edilebileceğinden, mahkemece davanın reddi kararı yerindedir....
Taraflar arasında imzalanan 24/11/2016 tarihli "Araç Takip Satış ve Kiralama Sözleşmesi" sözleşme kapsamında, Müvekkili Firma tarafından, Borçlu Firmaya mobil araç izleme ve raporlama hizmeti verdiğini, GPS ve GSM/GPRS teknolojileri kullanılarak, davalı borçlu tarafından bildirilen araçların, dijital haritalar üzerinden izlenmesine, takip edilmesine ve raporlanmasına ilişkin yazılımsal ve donanımsal sistem, davalı borçluya sunulduğunu, her ne kadar sözleşmenin başlığında "kiralama" ibaresi kullanılmışsa da, sözleşme içeriğinden de anlaşılacağını, herhangi bir kira ilişkisi bulunmadığını, davalı borçlunun filosundaki araçların takip hizmeti sunulduğunu, bahsi geçen sözleşme kapsamında, yaklaşık iki yıllık bir süreçte herhangi bir aksama olmaksızın, davalı borçlunun filosuna kayıtlı araçların takibi, davacı Müvekkilinin sağlamış olduğu sistem üzerinden sağlandığını, davacı müvekkili tarafından sözleşme kapsamındaki edimlerin yerine getirilirken, davalı Borçlu Tarafın ödemeleri Mayıs-2018...
Asliye ve Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, harici satış sözleşmesi ile satılan aracın icra kanalı ile satılmasından kaynaklanan senet iptali ve alacak istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında araç satış sözleşmesi düzenlendiği, 02.10.2000 tarihinde trafiğe çıkışı yapılan 2001 model 2. el araçın satışı yapıldığı, davanın 16.09.2002 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı anlaşılmaktadır. Tüketici Mahkemesi özel bir mahkemedir ve görevleri 4077 Sayılı Yasadan kaynaklanır....