Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anne ve babanın hayatta olması halinde aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmaları olduğundan öncelikle anne ya da babaya velayetin tevdi edilip edilmeyeceğinin tespiti gerekir. Velayetin tevdii konusunda görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin anne ve babaya velayetin tevdiini uygun görmemesi halinde ancak, çocuklara vasi tayini için vesayet makamına ihbar gerekecektir. Öncelikle sorun velayetin anne ve babaya tevdi edilip edilmeyeceği olduğundan Aile Mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Keşan 1.Asliye Hukuk ( Aile M.S.) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne, evlilik dışı doğan, davalı baba tarafından tanınan ve fiilen babanın yanında bulunan 20.11.2013 doğumlu müşterek çocuk Umut Kaan ile görüşemediğini iddia ederek çocukla görüşmesinin sağlanması ve kişisel ilişki kurulmasını talep etmiş, mahkemece davacı anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Ana ve baba evli değilse velayet anneye aittir (TMK m.337/1). Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK m.33). Davacı annenin, müşterek çocukla görüşmesinin sağlanması yönündeki isteği çocuğun teslimi talebini de içerir....

      Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının annesi ......'in 20.08.1991 tarihinde ölümü üzerine nüfus kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında, davacının murisi ......'in nüfus kayıtlarında annesi olarak kayıtlı "......" ile, Hacı Ahmet ve Habibe'den olma "......"in aynı kişi olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekirken kapalı kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı dikkate alınmadan düzeltme kararı verilmiş olması doğru değil ise de; bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bir kısım davalıların karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılarak, mahkeme gerekçeli kararının (2) numaralı hüküm fıkrasında, "...tespiti ile ...'...

        Bu tespitlerden sonra somut olaya gelince, davacının murisi ... kızı, ... ile davacının murisinin eşi olup 26.04.1970 tarihinde vefat ettiği anlaşılan ... oğlu, ... ...’ün anne-baba ve tüm kardeşlerini gösterir nüfus aile kayıtları ile ... kızı, ...’ün evlatlığı olduğu anlaşılan davacının babası görünen “...”un anne-baba ve tüm kardeşlerini gösterir nüfus aile kaydı getirtilip, getirtilen bu nüfus kayıtları ile tapulama tutanakları arasında bağ kurulmadan ayrıca 2209 parselin tapu kaydına dayanak 02.09.2010 tarih ve 6065 yevmiye numaralı resmi senet getirtilmeden hüküm tesisi doğru olmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma sonucu ve özellikle çelişkiye yol açan tanık beyanları ile mülkiyet nakline sebep olacak şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 22.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir....

            yükseltilmesine, anne ile çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Yapılan soruşturma, toplanan deliler ile özellikle , baba yönünden alınan, küçükler her ne kadar anne ile görüşmek istemese de şahsi ilişkinin devamı konusunda anne yönünden alınacak sir ve dosya kapsamındaki veriler doğrultusunda karar verileceğinin uygun olacağına ilişkin sosyal inceleme raporu, anne yönünden alınan, müşterek çocukların anne ile görüşmesine engel olacak bir durumun gözlemlenmediği, ancak davacı ve çocukların düşünceleri de alındıktan sonra bir değerlendirme yapılması gerektiğine ilişkin sosyal inceleme raporu, davalı anne hakkında Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 24/07/2019 tarihli olgunun düzenli takip ve tedavilerine devam ettiği müddetçe mevcut bulguları itibariyle psikiyatrik açıdan çocuğu ile kişisel ilişki kurmasına engel bir halinin bulunmadığına dair raporu, davalı annede var olduğu iddia edilen ve adli raporla da teyit edilen psikolojik rahatsızlığın tarafların anlaşmalı boşanma davası sırasında da mevcut olup, buna rağmen tarafların anlaşmaları doğrultusunda...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, 19/10/1983-18/05/1990 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile hizmet birleştirmesi ve yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Davacının tüm, davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının 19.10.1983-18.05.1990 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir....

              desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi, daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5’er pay verilmesi, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekirken, Dairemiz kriterlerine uygun olmayan hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması bozmayı gerektirmiştir....

                Dairemizin 24/02/2021 tarih, 2020/912 Esas, 2021/367 Karar sayılı kaldırma kararı sonrasında verilen ilk derece mahkemesinin 03/11/2021 tarihli kararında özetle; çocuğun idrak yaşında olduğu ancak velayeti hususunda çelişkili beyanlarda bulunduğu ve bu sebeple uzman heyeti görevlendirildiği, heyetin raporunda çocuğun annesi ile kalmasının yüksek yararına olacağının belirtildiği, çocuğun 2012 doğumlu olduğu, çocuğun duruşmadaki beyanında uzun süredir annesi ile yaşadığını beyan ettiği, uzman heyetine de verdiği beyanında babasının kendisine az zaman ayırması nedeni ile rahatsız olduğunu beyan ettiği, davacı annenin velayet görevine yerine getirmede sosyal çevre desteğine sahip olduğu, çocuğun yaşı itibari ile anne bakımına ve sevgine muhtaç olduğu, mevcut durumda annesi ile yaşadığı anlaşıldığından çocuğun yüksek menfaati nazara alınarak müşterek çocuğun babada olan velayetinin değiştirilerek anneye verilmesine, çocuğun baba ile bağının kopmaması ve yine yüksek menfaati nazara alınarak çocukla...

                UYAP Entegrasyonu