Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, anne kaydı düzeltilecek kişilerin evlilik birliği içinde doğdukları, dolayısı ile davanın soybağının tespiti niteliğinde olduğu ve aile mahkemesinin görevli olduğundan bahisle mahkemenin görevsiz olması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava, nüfus kütüğündeki anne kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 282. maddesine göre "çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur" hükmü gereğince çocuğu doğuran kadının anne olduğunun tespiti istemi ile açılan dava soybağı değil, doğuran kadının tespitine ilişkindir. Bu nedenle dava nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olup 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesine göre nüfus kaydının düzeltilmesi davaları da asliye hukuk mahkemesinde açılır....

    Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı vekili, davada, davacının anne ve baba adının düzeltilmesini istemiştir. Çoğun içinde az da vardır kuralı uyarınca düzeltme isteminin tespiti de kapsayacağı dikkate alınarak, davacının anne ve babası olduğunu iddia ettiği ... ve ... davalı sıfatı ile davaya dahil edilip, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek ve varsa davacının diğer kanıtları da toplanmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Dava; davacının Bağ-Kur sigortalılığından dolayı prim borcu olmadığının ve SSK kapsamında askerlik borçlanması yapmaya hakkı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile davacının 02.05.2012 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile, borçlu olmadığının tespitine, aksi kurum işleminin iptaline karar verildiği, davacının SSK kapsamında askerlik borçlanması yapmaya hakkı olduğunun tespiti talebi hakkında herhangi bir karar verilmediği anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK'nin 297. maddesinde hükümde bulunması gereken zorunlu unsurlar açıkça düzenlenmiştir. Buna göre davacının SSK kapsamında askerlik borçlanması yapmaya hakkı olduğunun tespiti talebi hakkında yerel mahkemece herhangi bir karar verilmemiştir. Davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş ise de; davacının tüm taleplerini karşılar ve infazı mümkün şekilde hüküm kurulmamıştır....

      Zira Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır. Bu nedenle somut olayda davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılık şartları oluşmadığından 01.01.2000 - 01.05.2005 tarihleri arasındaki dönem yönünden talebin reddi gerekmektedir....

        ın vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı anne ... ve baba .... için ayrı ayrı 50.000,00'er TL ve davacı kardeşler ..., ... ve ... için ayrı ayrı 20.000,00'er olmak üzere toplam 160.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., davaya cavap vermemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı ... aleyhine açılan davanın diğer davalı şirket ile aralarında organik bağ bulunmadığı ve kaza anında kamyonun boş olması nedeniyle reddine; davalı .... aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davacı anne .... ve baba ... için ayrı ayrı 40.000,00'er TL, davacı kardeşler ..., ... ve ... için ayrı ayrı 20.000,00'er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'...

          Hukuk Dairesi 26.10.2017 tarih ve 2017/6025 Esas-2017/13932 Karar sayılı ilamıyla, anne yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile babalık davası yönünden dosyanın tefrik edilmesi gerektiği, anne yönünden nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise anne olduğu iddia edilen kişi ile davacı arasında DNA testi yaptırılıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada babalık davası yönünden dosya tefrik edilmiş, anne olduğu iddia edilen kişinin mezar yerinin bulunamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir....

            Davanın kabulü halinde, her iki dava türünde de nüfus kayıtlarında değişiklik yapılmasının gerekmesi nedeniyle, benzer sonuçlara sahip bu davalar arasında görevli mahkemenin belirlenmesi için davanın vasfının doğru olarak tayin edilmesi önem kazanmaktadır. 4721 sayılı TMK'nun 282. maddesi uyarınca, anne ile çocuk arasındaki soybağı doğum ile; baba ile çocuk arasındaki soybağı ise "anne ile evlenme", "tanıma" ve "hakimin hükmü" ile kurulmaktadır. Diğer taraftan, evlat edinme de soybağı oluşturan hallerdendir. TMK'nun 285. maddesinde yer alan "Babalık karinesi" uyarınca, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacı ile değil, sadece, çocuğu doğran kadının kim olduğunun tespiti amacı ile dava açılabilir....

            anne de kalmasının yararına olacağı anlaşılarak davacının müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesi davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "1- Davacının tanıma davasının KABULÜ İLE; Najdat ve Cool'dan olma 01/02/1974 doğumlu T.C....

            Davacılar vekili anne-babayı kaybeden çocuklar ve kızını kaybeden anne için hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğu gerekçesiyle istinaf isteminde bulunmuştur. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür....

            Şöyle ki; 1) Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazda bağ dışında Antep fıstığı ağacının da bulunduğu belirtildiğine göre, bağ ve Antep fıstıklığı alanlarının yüzölçümleri belirlenerek, kapama bağ olan kısım için net üzüm geliri, Antep fıstıklığı olan kısım için net fıstık gelirine göre değerinin biçilmesi gerektiği düşünülmeden, taşınmazın tamamına bağ olarak değer biçilmek suretiyle bedel tespiti, 2) Dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi raporunda yazılı özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, objektif değer artırıcı unsurun % 200 oranında olacağı gözetilmeden, daha yüksek oranda kabulü ile kamulaştırma bedelinin fazla tespiti, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 15/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu