Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin fiilen ... ve ... kızı 1944 doğumlu ... ile evli olduğu, ancak nüfusta kayıtların karıştırılması sonucu, eşi olarak yanlışlıkla kardeşi ...'nın eşi olan ... ... ve ...'den olma ...'nın yazılmış olduğu, bu nedenle davacının annesi olarak 1950 doğumlu ...'nın göründüğü, ancak davacının annesinin ... ve ... kızı 1944 doğumlu ... olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile anne adının ... olarak değiştirilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak, davacı babası ... hanesinde kayıtlı olup, istemi sadece anne adının değiştirilmesine yöneliktir. Mahkemece de bu olgu kabul edilerek karar verildiği halde, babası tarafından kendi hanesine kaydedilmiş olan davacının bu hanedeki anne adının iptali ile annesinin Tokat İli Niksar İlçesi Serenli Köyü C:104 H:36 BSN:2'de kayıtlı ... ve ... kızı 25.6.1944 doğumlu ... (...) olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, davacının babası hanesindeki kaydının da iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

    Tüm bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılması gerektiği gerekçesi ile istinaf yoluna başvurmuştur. G E R E K Ç E Dava, davacının Pan-Tohum AŞ'nin ilk prim tevkifatı yaptığı 1999 tarihinden itibaren Bağ-Kur zorunlu tarım sigortalısı olduğunun tespiti talebine ilişkindir. Dairemizce istinaf incelemesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355'inci ve 357'nci maddeleri gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır....

    nin de fuhuş yapıldığını bildiğini, gelen erkekleri aracı ile eve taşıdığını ve onlardan para aldığını, sanık ...'nin de her şeyden haberi olduğunu söylemesi, tanık ...'nın, mağdur ... ile 4-5 kez ilişkiye girdiği ve sanık ...'nin kendisini aracıyla taşıdığı, tanık ...'nin de sanıkların evinde farklı kadınlar ile ilişkiye girdiği, sanık ...'nin aracı ile kendisini bu eve getirip götürdüğü yönündeki ifadeleri, sanık ...'nin, eve gelen misafirleri aracı ile taşıdığını kabul eden savunması ile kolluk görevlileri ... ile ...'...

      Anne/baba yararı ile çocuk yararı çatışırsa, çocuğun yararına üstünlük tanınır (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu md.182/II ve 324). Somut olayda; Sosyal inceleme raporu ve dinlenen tanık beyanları dikkate alınarak dede ile torun arasında kurulan kişisel ilişki çocuğun üstün yararınadır. Sonuç olarak; İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı tarafın istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın yetki yönünden reddi ile yetkili ve görevli Niğde Aile Mahkemesinin yetkili olduğuna, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece açılan davanın reddine karar verildiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava kişisel ilişki kurulmasına ilişkin olup, davacı taraf, kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını, amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK. md. 324/2). Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; "Somut olayda davacı, davalı T4' in Muharrem ve Remziye' nin çocuğu olarak gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kaydının iptali ile gerçek babanın T3 annenin ise T5 olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemini talep etmiştir. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında davalı Ertuğrul' un mevcut anne-babası hanesindeki nüfus kaydının iptali ile gerçek anne-babanın tespiti talebi biyolojik anne olduğu iddia edilen Püste ile Bayram' un evlilik ilişkisi davalı Ertuğrul' un doğumundan yaklaşık 25 yıl sonra olduğundan Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi kapsamında babalığın hükmen tespiti niteliğindedir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava İştirak nafakasının arttırılması ve kişisel ilişkinin kaldırılması /düzenlenmesine ilişkin olup, davacı taraf, kişisel ilişki kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını, amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK. md. 324/2). Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1)....

      Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının tescil talebi davası yönünden davanın kabulü ile fen bilirkişisinin 18.07.2014 havale tarihli raporunda (A3) harfi ile göstermiş olduğu 111,150 m2'lik kısmın kapama bağ vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacının mütemmim cüzlerin aidiyetinin tespiti talebi yönünden davanın kabulü ile fen bilirkişisinin 18.07.2014 havale tarihli raporunda (A2) harfi ile göstermiş olduğu 26.487,360 m²'lik kısımda 16-18 yaşlarında, sıra arası ve sıra üzeri 3x3 metrekare mesahalı bağ teveklerinin bulunduğu kapama bağ ve (a1) harfi ile göstermiş olduğu 23.378,084 m2'lik kısımda sıra arası ve sıra üzeri 3x3 metrekare mesahalı bağ teveklerinin bulunduğu ve baraj gölü suyu altına girip çıkmış olan kapama bağın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir. Anılan hüküm; davalılar Hazine ve DSİ Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmekle Yargıtay (Kapatılan) 20....

        nin anne adı ... yazmakta ise de bu hanede kaydı olmadığından bağ kurulamadığı, bu bağın ancak mahkeme kararı ile kurulabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü üzere davacının babası ...'ın baba ve dede isimleri ile kayıt maliki ...'ın baba ve dede isimlerinin aynı olduğu ve ayrıca davacının babası ...'ın kardeşi ...'nin bağ kurulamasa bile kayıt maliki ...'ın kardeşi ...'de olduğu gibi ...'den olma ... isminde bir oğlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak, tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamıştır. Bu durumda mahkemece, mahallinde keşif yapılarak taşınmazın evveliyatından beri kimin tarafından kullanıldığı ve kullanıcıların davacı tarafla ilgisi tespit edilmeli ve tanıklar taşınmaz başında dinlenmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

          Alt grubunda özel olarak sınırlandırılmış malların benzerlik göstermesi halinde her iki sınıfın birbiri ile benzer olarak kabul edilmesi gerektiği, her ne kadar dava konusu markanın ön seslerinde “E-R” harfleri yer almakta ise de her iki marka ile karşı karşıya kalan tüketicilerin markaları birbirlerinin serisi olarak algılayabilecekleri, markalar arasında en azından iktisadi ve idari bir bağ kurma yanılgısına düşebilecekleri, her iki sözcüğün de dilimizde somut bir anlamının mevcut olmadığı, markalarda ortak “AKFA” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketici algısında iki ibare arasında bir ilişki kurma eğiliminin mümkün olacağı, “AKFA” sözcüğünün bütün halinde baskın bir ibare olduğu ve dava konusu markadaki kullanımı itibariyle de geri planda kaldığından bahsedilmesi mümkün bulunmadığı, her ne kadar taraf markalarının başlangıç seslerinde “ER” sesinden kaynaklı bir farklılık mevcut ise de bu farklılığın, markalardaki ortak unsur olan “AKFA” ibaresindeki özellikle fonetik vurguyu ortadan...

            UYAP Entegrasyonu