Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kurumun tevkifat yoluyla prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı resen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği resen tescil mükellefiyetine de aykırılık teşkil etmekte olup, 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle 2926 sayılı Kanun ile sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı ile devam eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır....

ın ... ile olan üçüncü evliliğinden ... ve ... isimli iki çocuklarının dünyaya geldiğini belirterek ..., ... ve ... ...'ın ... görünen anne adlarının iptalini, ... ...'ün ... ... ile irtibatının kurularak eksik kayıtların tamamlanmasını, ... ...'in de anne, baba ve kardeş kayıtlarının iptali ile ... ...'ın ilk eşi ...'...

    kararları gereğince karara konu sanıklarla ilgili iletişimin tespiti ve teknik takip işlemleri yapılırken, bu sanıklarla telefon görüşmeleri yapan ...ile ...'...

      Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve nüfus kayıtlarına yönelik tespit davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olduğundan, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu bakımdan hakim re'sen araştırma ilkesinin sonucu olarak kendiliğinden delil toplama yetkisine sahiptir. Somut olayda, davalı Mustafa'nın annesinin Berrah olmadığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece, somut olaydaki iddia ile ilgili olarak tarafların toplanan delilleri ile birlikte DNA testi de yaptırılması ve DNA testi sonucu da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar vermesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile; dairemizce verilen kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır....

      Davanın kabulü halinde, her iki dava türünde de nüfus kayıtlarında değişiklik yapılmasının gerekmesi nedeniyle, benzer sonuçlara sahip bu davalar arasında görevli mahkemenin belirlenebilmesi için davanın vasfının doğru olarak tayin edilmesi önem kazanmaktadır. 4721 sayılı TMK'nın 282. maddesi uyarınca, anne ile çocu arasındaki soybağı doğum ile; baba ile çocuk arasındaki soybağı ise “anne ile evlenme”, “tanıma” ve “hâkimin hükmü” ile kurulmaktadır. Diğer taraftan, evlat edinme de soybağı oluşturan hallerdendir. TMK'nın 285. maddesinde yer alan “babalık karinesi” uyarınca, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacıyla değil, sadece, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti amacıyla dava açılabilir....

        Davacının manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir. 3-Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını yasada öngörülen ( TMK. md. 324/1 ) yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler yada diğer sebepler varsa hakim tarafından kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir. ( TMK.md.324/2 ) Davalının öngörülen şekilde bir davranışı gerçekleşmediği halde, çocukların yaşları ve anne bakım ve şefkatine muhtaç oldukları gerekçesiyle, ... ve ... ile davalı babası arasında “ bu aşamada kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına ” şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır....

          Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, davacı anne ile çocuk arasındaki kişisel ilişki kararının boşanma davasında da talep edildiği gerekçesiyle davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ise de; cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle annenin babaya yönelik işlediği suç nedeniyle anne ve çocuğun ayrı ayrı cezalandırılamayacağı, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının, çocuğun sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine ilişkin bir delil bulunmadığı, heyet tarafından düzenlenen uzman raporundaki tespitler dikkate alındığında Mahkemece verilen red kararı ve gerekçesi yerinde görülmediği, buna karşılık Mahkemenin dede olan davacının küçük ile kişisel ilişki kurma talebi yönünden küçüğün uzman görüşmelerinde dede ile ilgili anlatımları, dede ile görüşmek istememesi, taraflar arasında yaşanılan olayların niteliği ve gelinen süreç dikkate alındığında küçüğün dedeyle görüşmesinin bu...

            Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır. İnceleme konusu davada; davacı Toprak Mahsülleri Ofisi ......

              in anneleri ... ile gerekli nüfus bağının kurulması istemine ilişkin olup, babalığın tespitine dair davacıların herhangi bir taleplerinin olmadığı, davanın bu hali ile annenin tespiti ve gerekli bağın kurulmasından ibarettir. Hemen belirtmek gerekir ki, anne yönünden soybağı doğumla kendiliğinden kurulduğundan, anne ile çocuk arasında soybağı davalarından söz edilemez. Dolayısıyla soybağı kurulması için hükme gerek bulunmamaktadır. Ancak, anne yönünden doğuran kadının kim olduğunun tespitine ilişkin dava gündeme gelebilir. Bu nedenle herhangi bir sebeple çocuğun kendisini doğuran kadının dışında bir başka kadının nüfus kütüğüne yazılmış olması, çocuk ile kadın arasında soybağı kurulduğu anlamına gelmeyecektir. Ancak, söz konusu yanlış kaydın düzeltilmesi, soybağı davaları ile değil açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek (MK m. 39) ve bu dava her türlü delil ile ispat edilebilecektir....

                Anne ve babanın hayatta olması halinde aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmaları olduğundan öncelikle anne ya da babaya velayetin tevdi edilip edilmeyeceğinin tespiti gerekir. Velayetin tevdii konusunda görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin anne ve babaya velayetin tevdiini uygun görmemesi halinde ancak, çocuklara vasi tayini için vesayet makamına ihbar gerekecektir. Öncelikle sorun velayetin anne ve babaya tevdi edilip edilmeyeceği olduğundan Aile Mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Keşan 1.Asliye Hukuk ( Aile M.S.) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu