Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

anlaşmalı boşanma protokül dikkate alınarak tarafların bizzat beyanları alınmamıştır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesine dayalı anlaşmalı boşanmaya ilişkindir. Dosyaya sunulan anlaşmalı boşanma protokolü ve ek protokolde taraflar, mal paylaşımı ve ev eşyaları ile ilgili düzenlemeler yapmışlardır. Tarafların anlaşmalı olarak (TMK m. 166/3) boşanmaları halinde, tarafların anlaşmalarına ilişkin protokol ya da tarafların duruşmadaki karşılıklı anlaşmaya dair beyanları hükme aynen geçirilir....

      Aile Mahkemesinin 2019/753 E.- 2020/214 K.sayılı ilamına karşı, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf giderlerinin, istinafı yapan yapan üzerinde bırakılmasına, İstinaf gider avansından artanın talebi halinde yatırana iadesine, Hukuk Muhakemeleri Kanununun (20/07/2017 tarih 7035 sayılı kanunda yapılan değişiklik) 302/5 maddesine göre; "Kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşen kararların kesinleşme kaydı ile kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimler de ilk derece mahkemesince yapılır" hükmü gereğince kesinleşme sonrası harç vb. işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde dairemize verilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi...

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;tarafların 2019 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının 05/11/2019 'da davayı açtığını, boşanma tarihinin ise 11/06/2019 tarihinde gerçekleştiğini, bu durumun açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacının daha önce adliyede kadrolu personel olarak çalıştığını ancak dava tarihi itibari ile avukatlık stajı yaptığını, anlaşmalı boşanma konusunda davalıyı ikna ettiğini, arkasından kısa bir süre sonra da anlaşmalı protokol aleyhine nafaka azaltılmasını talep ettiğini müvekkilinin çalışmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir....

      Mahkemece yanlar arasında bağıtlanan sözleşme yanında davacının da dahil olduğu 6 firma ile davalı arasında protokol düzenlendiği, 6 firmanın yapacağı işlerin bu protokol ile belirlendiği protokol ile yüklendikleri işleri firmaların yerine getirmediği, davacının da kısmi yükümlülüklerini tamamlamadığı, protokolde davacı dışında başka firmaların bulunması göz önüne alındığında kusurun bu firmalarda da olduğu, davalının protokol gereğinin yerine getirilmesi için diğer firmaları gereği gibi zorlamadığı her iki yanın üstlendiği edimleri tam yerine getirmediği kusurlu oldukları böylece sözleşmenin tasfiyesi gerektiği, teminat mektubunun davacının kullanacağı gaz ve davalıya karşı oluşacak borcun teminatı olup, davacıya gaz verilmediği ve davalının bir alacağı oluşmadığı için davacının teminat mektubunu geri isteyebileceği, davacının ödediği katkı payı bedeli karşılığında davalının herhangi bir iş yapmadığı bu nedenle davacının bu kısmı da...

        .-163K. sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarına ilişkin bu kararın kesinleştiğini, taraflar aralarında 02/07/2019 tarihli anlaşma protokolünün 8. maddesinde " davalı adına tapuda kayıtlı olan dairenin taraflar arasında müşterek biçimde paylaşılacağını" hüküm altına alındığını, dava konusu Sakarya ili Pamukova ilçesi 9622 parsel a blok - bodrum kat- no:2 mesken niteliğinde bağımsız bölüme ilişkin davalı ile bir çok görüşmelere rağmen protokol hükümlerini yerine getirmediğini, anlaşma protokolü uyarınca dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ederek dava açmıştır. Davalı adına çıkarılan tebligatın usulüne uygun tebliğine rağmen, davalın süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır....

        DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında görülmekte olan --- sayılı boşanma davası mevcut olduğunu, bu dava gereği tarafların anlaşmalı boşanma protokolü çerçevesince anlaşmalı olarak boşanmak üzere anlaştıklarını, protokol hükümlerinin müvekkili tarafından tek tek yerine getirildiğini, protokol şartlarından biri olan davaya konu ----- düzenleme --------vade tarihli --------bedelli teminat senedinin düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, ancak müvekkili tarafından protokol hükümleri yerine getirildikten sonra davalı tarafından anlaşmalı boşanmadan vazgeçildiğini, boşanma davasının çekişmeli olarak devam ettiğini, davalı tarafından kötü niyetli davranılarak müvekkilinin anlaşmalı olarak boşanacağı inancı istismar edilmek suretiyle davalıya hiçbir borcu olmadığı halde davaya konu teminat senedinin davalı elinde bulunduğunu, hayatın olağan akışı içerisinde karı koca arasında böyle bir bononun tanzim edilmesinin mümkün olmadığını, davalı tarafından aldatma...

          Anlaşmalı boşanma görüşmeleri sırasında, tarafların aralarında düzenlemiş oldukları protokol hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz, bu şekilde onaylanmamış bir protokol taraflar için bağlayıcı değildir. Bu bakımdan onaylanmamış protokolde yer alan tazminata ilişkin beyan ve bu beyandaki edimlerin yerine getirilmiş olması bu haktan feragat veya hakkın kötüye kulllanılması niteliğinde kabul edilemez. Bu hale göre mahkemece belirlenen ve erkek tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı erkek tamamen kusurlu olup, bu kusurlu davranış kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımaktadır. Kadın yararına TMK 174/1-2 maddesi koşulları oluşmuştur. O halde davalı-davacı kadın lehine tarafların sosyal, ekonomik durumları kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 52) dikkate alınarak uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....

            Somut olaya gelince; tarafların boşandığı, davacının boşanma protokolü ile taşınmazın davalıya kredi borçlarının ödenmesi şartıyla verildiğini ancak kredi borçları ödenmediğinden ve davalı tescile yanaşmadığından devrin yapılamadığını, kredi borçlarının da kendisi tarafından ödendiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istediği, davalının protokolün gereğinin yerine getirilmediğini, tescili talep etmesine rağmen davacının devri gerçekleştirmediğini belirterek davanın reddini savunduğu, çekişmeli 374 ada 9 parsel sayılı taşınmazda bulunan 27 nolu bağımsız bölüm taraflar arasında düzenlenen protokol gereği davalıya bırakılmış olduğundan ayrıca taraflar arasında boşanma davası kesinleşip taşınmaz üzerinde bulunan aile konutu şerhinin özelliğini yitirdiği gözetilerek davanın reddine dair verilen Mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir....

            Bu sebeple boşanma protokolünden kaynaklanan edimlerin yerine getirilmesi aşamasında ortaya çıkan uyuşmazlıklarda, boşanma protokolünde yazılı olan hususların özel hukuk sözleşmeleri gibi yorumlanması olanağı da bulunmamaktadır. Dolayısıyla Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi kapsamında yer alan protokolde taraflardan birinin edimini yerine getirememesi veya getirmemesi, boşanma kararının dayanağı olan protokolün geçersizliği ile diğer tarafın edimlerinin iptalini isteme hakkını vermez....

            UYAP Entegrasyonu