"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, boşanma protokolüne dayalı alacak isteminden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın bu niteliği itibarıyla hükmün temyiz inceleme görevi 2.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 25.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Dayalı Tapu iptali ve Tescil davasıdır. Davalı taraf, kararın tamamına yönelik süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda; HMK'nun 20 maddesi; "(1)Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, (…) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir....
Bu husus gözetilmeden davalının davayı kabul ettiği gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru değil ise de, hükmün boşanmaya ilişkin bölümü temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, bu yanlışlık eleştirilmekle yetinilmiştir. 2- ) Davacının temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince ; a-) Davacı erkek Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesine dayalı olarak anlaşmalı boşanma talebiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan duruşmada tarafların anlaşamamaları sebebiyle anlaşmalı olarak açılan boşanma davası, çekişmeli boşanma davasına dönüşmüştür. Bu durumda anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 26.09.2014 tarihinde kesinleşen 17.09.2014 tarih ve 2014/358 esas -2014/427 karar sayılı kararı ile anlaşmalı olarak (TMK m. 166/3) boşandıkları, mahkemece tasdikine karar verilen anlaşmalı boşanma protokolünde davalı- karşı davacı adına kayıtlı 6932/7 parsel sayılı 9 numaralı konut niteliğindeki taşınmazın tapu kaydına ortak çocuğun ergin olacağı tarihe kadar 3. kişilere satışının engellenmesi bakımından şerh konulması yönünde bir düzenleme olmadığı gibi, bu yönde bir anlaşma olduğu hususunda boşanma kararında da bir hükmün bulunmadığı, tarafların anlaşmalı boşanma kararından sonra aralarında yaptıkları "Anlaşmalı boşanma protokolünün uygulanma hükümleri" başlıklı 17.09.2014 tarihli ek protokol ile bu konuda düzenleme yaptıkları anlaşılmaktadır. Boşanma veya ayrılığın fer'î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz (TMK m. 184/5)....
Dolayısıyla boşanma davası sırasında annenin velayeti altında bulunan küçüğün menfaatine aykırı olarak ve henüz tahakkuk etmemiş (Doğmamış bir alacaktan) iştirak nafakasından feragati geçersizdir. Feragate ilişkin beyanı, küçüğün ergin olacağı tarihe kadar sürecek olan nafakayı kapsamaz. İştirak nafakası her an doğup işleyen haklardandır. Bu nedenle anlaşmalı boşanma ile iştirak nafakası istenilmemiş olsa bile sonradan bu istem gündeme getirilebilir. Mahkemece, talebin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu yönündeki gerekçesi ise yasal dayanaktan yoksun olup kabul edilebilir nitelikte değildir....
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davanın anlaşmalı boşanma protokolüne göre açılmış olup boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili bulunduğu, buna istinaden şirket hisselerinin hükmen devir ve tescili isteğine ilişkin olduğu, davanın TTK'nın 4. maddesinde sayılan mutlak veya nispi ticari davalardan olmadığı, 4787 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. bendi gereği aile hukukundan kaynaklandığı ve bu nedenle aile mahkemesinin görevine girdiği, 6100 Sayılı HMK'nın 114/1/c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu ve davanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 11.05.2010 tarihli protokolde düzenlenen %10 şirket hissesinin protokol uyarınca davalı tarafından devir alınmasına yöneliktir. Taraflar , davalılardan ... Tıbbi San. ve Tic. Ltd....
Aile Mahkemesinin 07.10.2005 tarih, 2005/474 Esas, 2005/935 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, ilamda "evlilik sırasında birlikte edinilen ve kooperatif hissesi davacıya ait olan evde davacı ile müşterek çocuğun yaşamasına, davacının bu evi satması halinde satarken davalının onayını almasına ve satış bedelinin yarısının davalıya ödenmesine" şeklinde madde bulunduğu, tapu kayıtlarında taşınmazın halen davalı üzerinde olduğu, satış durumunun söz konusu olmadığı, davalının evi eski eşine süresiz olarak tahsis ettiği, boşanma protokolüne aykırı bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddi yönünde karar karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davanın anlaşmalı boşanma davası olarak açıldığı, anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmemesi üzerine mahkemece davacı tarafa 17/05/2022 tarihli duruşmada çekişmeli boşanma davasına ilişkin dava dilekçesini sunması için iki haftalık kesin süre verildiği, davacının, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma dava dilekçesini mahkemece verilen kesin süre içerisinde 27/05/2022 tarihinde verdiği, dolayısıyla davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın hatalı olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, usulüne uygun şekilde dilekçelerin teatisi aşaması, ön inceleme ve tahkikat aşaması ile sözlü yargılama aşamaları tamamlanarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davanın anlaşmalı boşanma davası olarak açıldığı, anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmemesi üzerine mahkemece davacı tarafa 17/05/2022 tarihli duruşmada çekişmeli boşanma davasına ilişkin dava dilekçesini sunması için iki haftalık kesin süre verildiği, davacının, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma dava dilekçesini mahkemece verilen kesin süre içerisinde 27/05/2022 tarihinde verdiği, dolayısıyla davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın hatalı olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, usulüne uygun şekilde dilekçelerin teatisi aşaması, ön inceleme ve tahkikat aşaması ile sözlü yargılama aşamaları tamamlanarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
ın 03.03.2009 tarihinde boşandığını, boşanma protokolüne istinaden ... plakalı aracın müvekkiline verildiğini, Ödemiş 2.İcra Müdürlüğünün 2009/3443 Esas sayılı dosyasından, 31.07.2009 tarihinde, borçlu eski eşi ...'ın borcundan dolayı söz konusu aracın haczedilerek muhafaza altına alındığını belirterek, İİK”nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan haczin kaldırılmasını ve aracın teslimini istemiştir. Davalı alacaklı vekili, 2918 sayılı KTK'nun 20. maddesine göre devir işlemlerinin yapılmadığını aracın borçlunun elinde iken haczedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı borçlu dava konusu araca boşanma protokolüne istinaden davacıya teslim ettiğini aracın elinde haczedilmediğini belirtmiştir....