Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı ile dava dışı borçlu 26.2.2009 tarihinde kesinleşen ilam ile anlaşmalı olarak boşanmış boşanma protokolü gereğince dava konusu haczin yapıldığı mesken ile bunun dışında bir ev, bir araba borçlu tarafından davacı 3.kişiye 13.1.2009 ve 19.1.2009 tarihlerinde devredilmiştir. Takip dosyası kapsamından borçlunun davacı 3.kişiye devrettiği malları dışında başka malvarlığının olmadığı, boşanma ilamının kesinleşmesinden sonra borçlu koca hakkında 2.3.2009 tarihinden itibaren 10'a yakın icra takibinin başladığı, takip konusu borçların bir kısmının boşanmadan önce doğduğu, dava konusu mahcuzların 29.3.2010 tarihindeki muhafaza işlemlerine engel olmak amacıyla borçlunun borca mansuben 3.000,00 TL yatırdığı anlaşılmaktadır....

    olduğunu, protokolü ve bu protokol neticesinde verilen mahkeme kararını kabul etmediğini belirterek istinaf talebinin kabulüne karar verilerek yerel mahkemece tesis edilen kararın ortadan kaldırılarak yeniden karar tesis edilmesini talep etmiştir....

    Somut olayda, bölge adliye mahkemesince tarafların anlaşmalı boşanma davasının duruşmasındaki beyanlarına göre, mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre karar hatalı olmuştur. Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasındaki imzalı beyanlarında ‘...katkı payı talebim yoktur...’ şeklinde olup ayrı bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmemiş, gerekçe ve hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm yoktur. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, boşanma davasındaki duruşmada davacı erkeğin "..katkı payı talebim yoktur..." şeklindeki beyanı sadece katkı payı alacağına ilişkin olup artık değere katılma alacağı yönünden de feragat olarak kabul edilmesi mümkün değildir....

      Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile imzaladıkları anlaşmalı boşanma protokolünün 5. Maddesi gereğince, tarafların anlaşmalı olarak boşanmaları sonucunda davalının tüm maddi taleplerine (nafaka, tazminat, ziynet eşyası özel eşyalar) karşılık Çorum İli, Alaca İlçesi, Yıldızhan Mahallesi, 275 ada 61 parsel sayılı taşınmazı müvekkilinin davalıya devretmesi hususunda eşlerin anlaştıklarını, taşınmazın davalıya devredildiğini, davalının boşanma davasının duruşmasında 2.000,00 TL nafaka istemesi nedeniyle davaya çekişmeli boşanma davası olarak devam edildiğini ve bedelsiz devredilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ettiği davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır. Mahkememizin 2020/442 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, tarafların anlaşmalı boşanma talebinde bulundukları, davalı T3 boşanma davasının 20/04/2021 tarihli duruşmasında "Eşimle boşanma hususunda anlaştık....

      Dosyada mevcut deliller değerlendirildiğinde, davacının boşanma öncesinde/sırasında davalının sadakatsizliğine dair olgu ve eylemlerden haberdar olduğu, hatta anlaşmalı olarak açılan davayı, şiddetli geçimsizlik ve sadakatsizlik sebepleriyle ıslah ettiği, son olarak anlaşma protokolü eşliğinde davalıdan boşandığı, mevcut durumda manevi tazminat talep edilmesi için iddia olunan aldatma eyleminin kiminle, ne şekilde yapıldığının davacı tarafça somut ve detaylı olarak bilinmesinin gerekmeyeceği, tarafların birbirinden tazminat istemeyeceği yönünde iki adet boşanma protokolü var iken boşanma sebebini oluşturan olgular nedeniyle sonradan tazminat istenemeyeceğinin kabulü ile şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ihtilafı ve boşanmanın mali sonuçlarını çözen protokole aykırı şekilde hareket eden davacı lehine tazminata hükmedilmesi isabetli görülmemiştir....

      Aile Mahkemesinin 2019/28 Esas 2019/168 Karar sayılı dosyasında mübrez delillerden bu durumun açıkça görülebildiğini, kaldı ki huzurdaki davada karşı tarafın, davalının davanın açıldığı tarihte müvekkilinin tescil talebine dönük kabul beyanı bulunduğunu, mal rejimi tasfiyesine dönük boşanma protokolünde ve boşanma davasında açık bir feragat beyanı olmamasına rağmen, boşanma protokolü ve boşanma davası mal rejimini tasfiye etmemesine rağmen, yerel mahkeme tarafından ittihaz olunan hükümde taraflar arasında mal rejimi tasfiyesine ilişkin hüküm kurulmuşçasına karar verilmesi usul ve yasaya hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından davalının dava dosyasına sunduğu, davacının talebine ilişkin itirazı olmadığı, taşınmazın devrini kabul ettiğine ilişkin beyanı dahi nazar-ı itibara alınmadığını, yerel mahkemenin eşler arasında herhangi bir talep olmadığı konusunda anlaştıkları kanaatine vardığını, oysa boşanma protokolü incelendiğinde, tarafların mal rejimine dönük ileriye dönük bir...

      Davalı cevap dilekçesinde hasta olduğunu, bu paraların hesabına gelmediğini tüm hesapları oğul ile davacının birlikte yaptıklarını, boşanma protokolünde kendi imzasının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İDM, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İDM; TBK 196/1 maddesine dayanarak dava dışı Cem Hatipoğlunun boşanma protokolündeki 4. maddeye göre dış üstlenme ile borcun üstlenildiği gerekçesine dayanak davanın (pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermiş ise de bu dava itirazın iptali davasıdır. Bu takipte davalı da borçlu sıfatı ile bulunmaktadır. Boşanma protokolünde davacının imzası yoktur. Boşanma protokolü davacı ile boşandığı eşi Cem'i bağlar. Davalıyı bağlamaz....

      SAVUNMA : Dava dilekçesi usulünce davalı asile tebliğ edilmiş, yasal iki haftalık cevap süresi dolmadan taraflar 28/11/2018 tarihli dilekçeyi sunarak ekindeki anlaşmalı boşanma protokolü konusunda boşanmaya karar verilmesini talep etmişler, ardından davacı asil anlaşamadıkları için davanın yeniden çekişmeli boşanma davasına dönüşmesi için 16/01/2019 tarihli dilekçeyi sunmuş, davalı taraf herhangi bir dilekçe ibraz etmemiş, davalı asil duruşmalarda önce boşanmayı, çocukların velayetinin kendisinde verilmesini istediğini dile getirmiş, en son çocukların velayetlerinin anneye verilmesini kabul ettiğini, ancak her bir çocuk için 300 TL nafaka ödeyebileceğini beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mersin 1....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların 2014 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının boşanma talebi üzerine müvekkilinin boşanmayı kabul ettiğini, boşanma ile müvekkilinin eşinden, arkadaş çevresinde ve işinden ayrılarak mecburen babaevine döndüğünü, anlaşma protokolü doğrultusunda 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davacının altı aydır nafaka ödediğini, bu miktarın yoksulluğu ortadan kaldırmayacağı ancak davalının hayat mücadelesinde destek olacağını, 400,00 TL ile yaşamını sürdürmesi mümkün olmayan davalının bir işe girdiğini ve 1.700,00 TL maaş aldığını, giderlerinin fazla olduğunu, davacının ise Pegasus Havayollarında kabin memuru olarak çalıştığını, maaşı dışında yan gelirleri olduğunu, ortalama 4.000.TL maaşının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İCRA MAHKEMESİ İİK’nun 331.maddesine muhalefet etmek suçundan sanıklardan ...’ın İİK’nun 331.ve 522.maddeleri gereğince 3 ay 15 gün hapis cezasıyla, sanık ...’ın İİK’nun 331., 65, 522/1.maddeleri uyarınca 1 ay 22 gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verilmiş,hüküm yasal süresi içerisinde sanık ve sanık vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Tarafların 21.12.2001 yılında anlaşmalı olarak boşanmış olmalarına, boşanma protokolü uyarınca iki adet taşınmazı ile bir adet otomobilini eşine devretmesine ve boşanmalarına rağmen halen aynı evde oturmaya devam ettiklerinin zabıta araştırması ile sabit olması nedeniyle boşanmanın muvazaalı olduğunu kabul edilmesinin gerekmesi karşısında tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir....

          UYAP Entegrasyonu