Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/900 KARAR NO : 2022/949 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KÖRFEZ AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10/02/2022 NUMARASI : 2021/648 ESAS, 2022/112 KARAR DAVA KONUSU : ANA RIZASININ ARANMASI ve BABA RIZASININ ARANMAMASI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı T1 vekili dava dilekçesinde özetle; biyolojik anne T3 16 yaşından beri madde bağımlısı olduğunu, gayri meşru bir ilişkiden 3 yaşında bir çocuğu olduğunu, annesi ve erkek kardeşleri ile beraber yaşadıklarını, çocuğun bakımını sağlayamadığını, anne İfa Dilara'nın çocuğunun bakım ve sorumluluğunu üstlenebilecek...

Yukarıda da ayrıntılı olarak ifade edildiği üzere, evlat edinme davası öncesinde TMK'nın 312/1. fıkrası gereğince ana ve baba rızasının aranmaması kararı, kuruma yerleştirilen küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesinden önce verilmelidir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: T1 vekili tarafından davalı anne aleyhine açılmış evlat edinme sırasında ana-baba rızasının aranmaması ve annedeki velayetin kaldırılması davasıdır. Mahkemece Davanın kabulü ile küçük Demirhan Durmuş Akça'nın evlat edindirilmesinde ana ve babasının rızasının aranmamasına, davalı T4'nın çocuk üzerindeki velayetinin kaldırılmasına, küçük Demirhan ile davalı anne T4 arasında kişisel ilişki kurulmasına ilişkin usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Anne ve babasından veya bunlardan birinden ayrılan çocuğun ana ve/veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve/veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir....

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 05/11/2019 NUMARASI : 2018/1077 E 2019/661 K DAVA KONUSU : Ana Baba Rızası Arama KARAR : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen mahkemenin kararına karşı, davacı kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiği ve istinaf isteminin süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmakla dosya incelendi....

nun 311 vd.maddeleri gereğince evlat edinmede küçüğün ana ve babasının rızasının aranmaması talebine ilişkindir....

Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında; Türk Medeni Kanunu'nun 305 ve devam eden maddelerinde yer alan küçüklerin evlat edinilmesine ilişkin koşullar ile küçüklerin evlat edinilmesinde ana ve babasının rızasının aranmamasına dair koşullar gerçekleşmiştir. Bu durumda mahkemece, küçük Ayşegül’ün evlat edindirilmesinde ana babasının rızasının aranmamasına ve davacılar tarafından evlat edinilmesine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. " şeklinde karar vermiştir....

Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” veana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....

    Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” veana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davacının ana baba bir kardeş olduğunu bildirdiği davalı ...'in baba adının, davalı ...'nin ise ana ve baba adının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, ana-baba bir kızkardeşleri ... ve ...'in ana ve baba adlarının nüus kaydında yanlış yazıldığını bildirerek ...'nin ... ve .... olan baba ve anne adının ... ve ... olarak, yine ....'in .... olarak yazılan baba adının da .... olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece anne ve baba adının düzeltilmesine ilişkin talepte bulunma hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu nedenle davacının dava açma hakkı bulunmadığından aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir....

        Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” veana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....

          UYAP Entegrasyonu