Türk Medeni Kanununun 312/1 ve 2. maddelerinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı hükümle birlikte verildiğine göre mahkemece davanın kabulü yerine ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İstinaf başvurusunda bulunan T6 her ne kadar ilkin asli müdahil olarak davada yer almış ise de gerek dava dilekçesindeki biyolojik baba ile ilgili de talepte bulunulması gerek bu kişinin sonradan çocuğu tanıması ile kayden baba haline gelmesi karşısında davadaki sıfatının davalı olduğunun kabulü gerekmiştir.Nitekim mahkemece de bu kişi karar başlığında davalı sıfatı ile gösterilmiştir....
rızası aranmaksızın çocuğun evlat edinilmesine izin verilmesi..."...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evlat Edinmede Ana-Baba Rızası Aranmaması Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 25.04.2016 gün ve 2016/3744 Esas, 2016/6677 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Ana Baba Rızası Arama İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 11. Aile Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Bakırköy 11. Aile Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/464 Esas, 2017/665 Karar sayılı kararıyla reddine karar verilmiş olup, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11....
KARŞI OY 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesinde; "Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur." Aynı Yasanın 295. maddesinde; "Tanıma babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz." hükümlerine yer verilmiştir. Somut olayda; dava, davalı ...'ün davacı ... ile evlilik dışı ilişkisinden olduğu ileri sürülen küçük Kıvanç'ın davacı tarafından tanınması istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davaya konu tanınmak istenen küçük ...'ın 14.01.2006 doğumlu olduğu, annesi ...ün nüfus hanesine 04.04.2006 tarihinde tescil edildiği, ... ve ...çifti tarafından ......
Dava, küçüğün evlat edinme işlerine esas olmak üzere ana baba rızası aranmaması davasıdır. İleride evlat edindirme hizmetinden yararlandırılması düşünülen küçüğün ana veya babasının bu konuda rızasının eksik olması halinde evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün kuruma yerleştirilmesinden önce yetkili mahkemenin rızasının aranıp aranmamasına karar vereceği, diğer hallerde ise bu kararın ancak evlat edinme işlemleri sırasında verilebileceği, davaya konu küçüğün dosya kapsamı itibarıyla bakım tedbiri uygulanarak kuruma alındığı sabittir. Davacı kurum tarafından evlat edinilmesi için ana babanın rızasının aranmaması talep edilen 02/10/2013 doğumlu küçük T3 annesi Shanoza Bazarova Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde doğum yaptığı ancak annenin haber vermeden hastaneyi terk ettiği ve anneye ulaşılamadığı anlaşılmaktadır....
Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü getirilmiştir. Çocuklar hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirilme işlemi tamamlandığına göre; ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden açılan davanın bu sebeplerle reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmemiştir....
Ancak; Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Yasal düzenleme göz önüne alındığında çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildikten sonra davanın açılması halinde anne ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerekir....
Hâkim bu değerlendirmeyi yaparken; küçük ile ana baba arasındaki ilişkinin bütününü ve daima küçüğün yararını ön planda tutarak somut olayın şartlarını dikkate almalıdır. Bu kapsamda takdir hakkı kullanılırken, çocuğa karşı, fiziksel, zihinsel, duygusal, bakımlardan yükümlülüğün ihlali, ana ve baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkiler, ekonomik ilişki, yükümlülüğün ihlalindeki süreklilik, çocukla üçüncü kişiler arasındaki ilişkinin ana babayla olan ilişkiden daha yoğun olup olmadığı gibi etmenler göz önünde bulundurulur (Öztan, s. 973-974). 32. Küçüğe karşı özen yükümlülüğünün yeterince yerine getirilmediği araştırılırken çocukla ana babası arasında canlı bir ilişkinin var olup olmadığına bakılır. Çocukla ana babası arasında bu şekilde varlığını devam ettiren ilişkinin olmamasında ana ve/veya babanın kusurlu veya kusursuz olmasının önemi yoktur....