Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği, bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Cumhuriyet Başsavcılığınca verildiğinin anlaşılması karşısında davacının zararının el koyma tarihi olan 27.03.2009 ile iade yazısının tarihi olan 16.10.2009 tarihi arasındaki 203 günlük süreyi kapsayabileceği değerlendirilerek, davacının el koyma nedeniyle oluşan gerçek zararının belirlenmesi bakımından Muş şoförler ve otomobilciler odasından alınan 14.04.2010 tarihli yazıya göre bir günlük kazanç kaybının 50 TL olabileceği düşünülüp buna göre hesaplanacak 10.150 TL’nin ve el konulan aracın 203 gün süreyle yediemin parkında bekletildiği gözetilerek ......
Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine dosya ve eklerinin yeniden incelenmesi sonucunda; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 6487 sayılı Kanunla değiştirilen Geçici 6.maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları 13.03.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 tarih, 2013/95 Esas 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden ve buna göre 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden, karar düzeltmeye gelen davalının sıfatı dikkate alındığında mahkemece maktu harca hükmedilmiş olması nedeniyle bu hususun da bozulması gerektiği anlaşıldığından davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 13.01.2015 gün ve 2014/9998 Esas 2015/269 Karar sayılı...
Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/1375 Esas – 2010/160 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacılara ait tanker ve çekiciye hırsızlık suçundan 02.08.2010 tarihinde el konulduğu, yapılan yargılama sonunda beraatlerine hükmedildiği, beraat hükmünün 14.04.2010 tarihinde kesinleştiği, tel koyma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanuna tabi olduğu anlaşılmakla; Davacının 39.500 TL maddi, 10.500 TL manevi tazminatın el koyma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece, el koyma işleminin 01 Haziran 2005 tarihinden önce gerçekleşmiş olması nedeniyle davanın 466 sayılı Kanuna tabi olduğu ve 466 sayılı Kanunda el koymadan kaynaklı tazminat sebebinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp...
Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/69 Esas, 2015/726 Karar sayılı ceza dosyasında davacının 5607 sayılı kanuna muhalefet suçundan 56 KD 162 plakalı ticari aracına 08.12.2014 tarihinde el konulduğu, 25.06.2015 tarihinde tasfiye edildiği, yapılan yargılama sonunda beraatine ve söz konusu aracın tasfiye edilmesi nedeniyle tasfiye bedelinin sanığa verilmesine karar verildiği, kararın 22.06.2017 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmiş kararın davacı asile tebliğ edilmediği, elkoyma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı, davacının aracına haksız el koyma nedeniyle manevi tazminat şartları oluşmadığını, davacının 56 KD 162 plaka sayılı ticari minibüsüne haksız el koyma ve tasfiyeden dolayı davacının ticari minibüsünü kullanamadığı sabit olduğundan maddi tazminat talebinin kısmen kabulüyle; davacının gelir vergisi beyannamelerindeki gelirinin asgari ücretin altında olması sebebiyle Yargıtay örnek kararında...
Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekilinin karar düzeltme istemi üzerine dosyanın yeniden tetkikinde; kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak açılan davada taşınmaza fiilen el konulup konulmadığına ilişkin keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiği, benzer şekilde açılan komşu parsellere ilişkin davada fiili el koymanın belirlendiğinin anlaşılması karşısında fiilen el konulup konulmadığı hususunun tespiti yönünden bozma yapılması gerekirken hükmün onanmasının yerinde olmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 19/03/2015 gün ve.......
Davacı, 201/52080 payına tekabül eden kamulaştırmasız el koyma karşılığını dava etmiştir. Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazda davacı Ahmet A....'...
Haksız el koyma nedeniyle manevi tazminat şartlarının oluşmayacağı gözetilerek davacı lehine manevi tazminata hükmedilmemesinde isabetsizlik görülmemiştir, Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasına konu petrol kaçakçılığı suçundan yürütülen soruşturma kapsamında el konulan davacı şirkete ait asfalt ürününe ilişkin olarak, dairemizce gidilen görüş değişikliğine göre, el koyma tarihinden iade tarihine kadar geçen süre için el konulan ürünlerin el koyma tarihindeki bedeli üzerinden hesaplanacak kanuni faiz miktarının maddi tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi yerine el konulan ürünlerin iki ayda bir el değiştireceği ve her el değiştirmede 102,20 TL kâr elde edeceği yönündeki bilirkişi raporunda tespit edilen toplam 1.022,00 TL...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27.maddesi uyarınca açılan acele kamulaştırma nedeni ile değer tespiti ve taşınmaza el koyma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: talebinin reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı ek kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R - Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27.maddesi uyarınca açılan acele kamulaştırma nedeni ile değer tespiti ve taşınmaza el koyma istemine ilişkindir.Mahkemece, acele el koyma kararın kaldırılmasına davacının el koyma talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.Niteliği gereği acele el koyma davaları delil tespiti niteliğinde olup, anlaşmazlığı çözümleyen nihai bir karar mahiyetinde olmadığından, temyizi kabil kararlardan değildir.Açıklanan nedenlerle...
Ceza Dairesinin 21/02/2012 tarihli ve 2012/2631 sayılı ilamıyla kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ve el konulan eşyaların iadesine karar verildiği, el konulan kumaşların ise ceza yargılaması devam ederken değer kaybı ve bozulmalar nedeniyle zarar oluşmaması için Erenköy Gümrük Müdürlüğünce düzenlenen 20.09.2007 tarih ve 1722 sayılı işlemle 5607 sayılı Kanun kapsamında yapılan 06.02.2008 tarihli ihale ile 24.000,00 TL bedelle satıldığı anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporunda kumaşların el koyma tarihindeki değeri 50.294,65 TL olarak belirlenmiştir. Tasfiye bedeli olarak ise davacıya işlemiş yasal faizi ile birlikte 32.544,52 TL olarak 08.03.2013 tarihinde ödenmiştir. Somut davada, davacının talebi el konulan kumaşların ceza yargılaması sırasında ihale ile satılarak tasfiyesi sonucu elde edilen bedelin davacıya iadesinden sonra karşılanmayan zararın davalıdan tazmini istemine ilişkindir....