Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda, dosya kapsamındaki tanık anlatımlarına göre, tarafların ayrı yaşadıkları, davalının müşterek çocuğun ve evin giderleri ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmesi ve davacının asgari ücret düzeyinde geliri bulunmasının nafakanın miktarını belirlemede etken olacağı düşünülmeksizin eş için tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
Mahkemece; tarafların ayrı yaşadıkları, davacının çalıştığı ve düzenli maaşı olduğunun anlaşıldığı, bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak, davacının nafaka talebi yerinde görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Ancak; somut olayda; davacı ayrı yaşamda haklılığını kanıtlayamazsa dahi, yanında bulunan müşterek çocuk için nafaka talep edebilir. O halde mahkemece; TMK 4. maddesi gereğince tarafların mali ve sosyal durumları gözönünde bulundurularak hakkaniyete uygun miktarda müşterek çocuk için nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davanın tamamen reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Aynı yasanın 197/2.maddesine göre de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yaralanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Somut olayda, davacı (kadın), ayrı yaşamada haklı olduğu iddiasıyla (davalı kocanın, bir başka kadınla gayriresmi evli olduğunu ve çocuklarının bulunduğunu belirterek), tedbir nafakası istemektedir. Davalı ise, davacı ile evli olduğu halde başka kadınla birlikteliğinden çocukları bulunduğunu kabul etmektedir. Gerçekten de getirtilen nüfus kayıt tablosunda davalının başka kadından çocukları bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı kadın, ayrı yaşamakta ve nafaka istemekte haklıdır....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile tedbir nafakasının aylık 325 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere (elektrik,su,telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK. md. 186/son). Somut olayda; evlilik birliğini kurma görevi, reddedilen boşanma davası ile kusurlu durumda bulunan davalı kocaya düşer. Reddedilen boşanma davasından sonra davalı koca tarafından evlilik birliğinin kurulması konusunda herhangi bir çaba sarfedilmediği gibi barış girişiminde de bulunmamıştır. Tarafların halen ayrı yaşadıkları, evlilik birliğinin tekrar kurulamadığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü gerekir....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda; dinlenilen tanık anlatımlarından davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Zira dinlenilen davacı tanıklarının taraflar arasında dargınlık olmakla birlikte davalının müşterek evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşıladığını ve tarafların aynı evde yaşamaya devam ettiklerini beyan etmişlerdir. Dosya kapsamında davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle ispat edilemeyen davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
un Düşüncesi :Mahkemece dairemiz bozma kararına uyulmak suretiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordaki açıklamalardan, spor eşyasından çok nişan tahtası ve oklardan oluşan bir oyun seti olduğu anlaşılan ithal konusu eşyanın, daha ziyade spor eşya ve malzemenin yer aldığı 95.06 pozisyonunda değil, ismen sayıldığı 95.04 pozisyonunda yer aldığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemi yazılı gerekçe ile iptal eden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı ...'...
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile aylık 250,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir. 4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) Davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere (elektrik,su,telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz....