Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda; dinlenilen tanık anlatımlarından davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Zira dinlenilen davacı tanıklarının taraflar arasında dargınlık olmakla birlikte davalının müşterek evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşıladığını ve tarafların aynı evde yaşamaya devam ettiklerini beyan etmişlerdir. Dosya kapsamında davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle ispat edilemeyen davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

    Aynı yasanın 197/2.maddesine göre de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yaralanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Somut olayda, davacı (kadın), ayrı yaşamada haklı olduğu iddiasıyla (davalı kocanın, bir başka kadınla gayriresmi evli olduğunu ve çocuklarının bulunduğunu belirterek), tedbir nafakası istemektedir. Davalı ise, davacı ile evli olduğu halde başka kadınla birlikteliğinden çocukları bulunduğunu kabul etmektedir. Gerçekten de getirtilen nüfus kayıt tablosunda davalının başka kadından çocukları bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı kadın, ayrı yaşamakta ve nafaka istemekte haklıdır....

      Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda; davacı ayrı yaşamada haklı olduğunun ispatı hususunda tanık deliline başvurmuş, davacı tanığı olarak dinlenen .. davacının komşusu olduğunu, tarafların neden ayrı yaşadıkları hususunda bilgi sahibi olmadığını, davacı tanığı .... ise davacıyı komşusu olması sebebiyle iki yıldır tanıdığını, davacının geliri olmadığını ve komşularının yardımı ile geçindiğini beyan etmiştir. Davacı tanık beyanları ile ayrı yaşamada haklılık olgusunu ispat edememiştir. Bu yönde kabul edilebilir herhangi bir delil bulunmamaktadır....

        Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dinlenen tanık beyanlarından davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu dolayısıyla davacı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; nafaka alacağı hükümle miktar olarak belirlenen ve muacceliyet kazanan bir alacaktır. Bu husus gözetilmeden takdir olunan tedbir nafakasına kararın kesinleşme tarihinden itibaren faiz hükmetmek gerekirken, dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır....

          kaynaklanan 1000 TL'nin tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir....

          un Düşüncesi :Mahkemece dairemiz bozma kararına uyulmak suretiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordaki açıklamalardan, spor eşyasından çok nişan tahtası ve oklardan oluşan bir oyun seti olduğu anlaşılan ithal konusu eşyanın, daha ziyade spor eşya ve malzemenin yer aldığı 95.06 pozisyonunda değil, ismen sayıldığı 95.04 pozisyonunda yer aldığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemi yazılı gerekçe ile iptal eden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı ...'...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, 6136 sayılı Kanuna muhalefet HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: A- Sanık ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde;  Sanık ...’nın evinde yapılan arama neticesinde ele geçen suç eşyasından dolayı hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan açılan kamu davasına 5271 sayılı CMK'nın 238 ve devamı maddeleri uyarınca katılma hakkı bulunmayan müştekinin, katılan sıfatı ile temyiz yetkisini kazanmamış olduğundan temyiz isteğinin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince REDDİNE, B- Sanık ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine,  Ancak; 1- 08.06.2007 tarihli oturumda sanık ...’nun soruşturma...

              işlediğini belirtmiş olması, sanığın da 22.12.2005 tarihinde kollukta ve 23.12.2005 tarihinde Cumhuriyet savcısına verdiği ifadelerinde paspasın üzerinde gördüğü anahtarı alıp kapıyı açtığını, yargılama sırasında paspasın altında gördüğü anahtarla kapıyı açıp içeri girdiğini savunması karşısında; öncelikle müşteki ve sanığın beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmesinden sonra; sanığın anahtarı ne şekilde ele geçirdiğinin, anahtarın saklandığı yeri herhangi bir araştırma yapmadan görebilecek durumda bulunup bulunmadığının belirlenmesi, anlatımlar arasındaki çelişkinin giderilememesi halinde hangi anlatıma ne sebeple üstünlük tanındığı karar yerinde açıklanıp suç vasfının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı biçimde uygulama yapılması, 2- Sanığın yakalandıktan sonra müştekiye karşı hırsızlık fiilinin gerçekleştirdiğini ve pişman olduğunu açıkladıktan sonra, kolluk tarafından herhangi bir arama işlemine girişilmeden, çaldığı ziynet eşyasından...

                Ancak; Sanık ...’un, düğününde takılan ziynet eşyasından bozdurup tanıdığı ...’a 3.000 TL borç para verdiğini, bu paranın 2006 yılı sonlarında ödeyeceğini, olay günü bankaya gittiğinde hesabına gelen parayı bu şahsın göndermiş olabileceğini düşündüğünden nereden geldiğini sormadığını, parayı çekip borçlarını ödediğini, bankadan aranıp hesabına gelen parada yanlışlık olduğunun söylenmesi üzerine harcamadığı 2000 TL’yi hemen geri hesabına yatırdığını, kalan parayı da daha sonra yatırıp müştekiye iadesini sağladığını, dayısının oğlu olan sanık ...’ı aradığında da içinde bankamatik kartı olan cüzdanı çaldırdığını ve cüzdanda kendisinin hesap numarasının da olduğunu söylediğini savunduğunun; 20.11.2006 tarihinde saat 09.59’da hesabına gönderilen parayı aynı gün saat 15.06’da çektikten sonra paranın 2.000 TL’sini 27.11.2006, 100 TL’sini 07.12.2006 ve 750 TL’sini de 15.12.2006 tarihinde banka hesabına geri yatırdıktan sonra 05.01.2007 tarihinde müştekinin hesabına EFT ile iade ettiğinin anlaşılması...

                  Türk Medeni Kanununun 197/2.maddesine göre "Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıyı, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlenmesi alır." 197/3.maddesinde ise "eşlerin biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıda bulunabilir" düzenlemesi yer almıştır. Davada, ayrı yaşamada haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istenilmektedir. Aleyhine boşanma davası açılan eşin, dava süresince ayrı yaşamda haklı olduğu açıktır. Ancak, davanın reddinden sonra ayrı yaşamın sona erdirilmesi ve birliğin tekrar kurulması gereklidir. Burada birliği tekrar kurma görevi boşanma davası reddedilen tarafa aittir. Somut olayda davalının açtığı boşanma davasının feragat nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu