TMK. nun 197/2. maddesine göre; “birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır”.Aynı kanunun 200.maddesine göre de; “koşullar değiştiğinde hakim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemleri kaldırır “ hükümleri mevcuttur. Somut olayda, önceki nafakanın 20.07.2010 tarihinden itibaren geçerli olarak hükmedildiği ve aradan bir yıl geçtikten sonra nafaka artırım davası açıldığı anlaşılmakla, davacı tarafın ihtiyaçlarının artması, ülke ekonomisindeki gelişmeler, paranın satın alma gücünün azalması hususları gözönünde bulundurularak, TMK'nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilip az da olsa nafaka miktarı artırılarak hüküm kurulması gerekirken, nafaka artırım talebinin tümüyle reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece; davacı kadının ayrı yaşamada haklı olmadığı ve taraflar arasında herhangi bir boşanma davası olmadığı gibi kesinleşmiş ilam da bulunmadığı, tarafların halen evli olduğu ve evlilik birliğinin sona ermediğinden bahisle davacı kadın ve müşterek çocuk için tedbir nafakası taleplerinin reddine, karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.TMK'nun 197.maddesine göre, "Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.1)Tanık anlatımlarından davalı kocanın başka bir kadınla yaşayıp hamile bıraktığı beyan edilmektedir....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.Yargılama sırasında tanık olarak ifadelerine başvurulan davacının yakınlarının davalının davacıyı anne evine getirip bıraktığı tekrar götürmek istemediği, davalı ile birlikte yaşayan oğlu ve gelininin davacıyı istemediklerini ifade etmişlerdir.Öyle ise mahkemece, bu tanık ifadeleri esas alınarak ve davacının ayrı yaşamada haklı olduğu kabul edilerek yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre de, her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir....
Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır".Yine aynı yasanın 197.maddesinde de "...Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır".Ancak nafaka, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, çocukların yaşına ve özellikle davalının maddi gücü dikkate alınarak belirlenir....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir. Yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları, tarafların evlendikten sonra davalının ailesi ile birlikte yaşadıklarını, davalının babasının davacıyı dövdüğünü, evden kovduğunu, davalının da bu duruma ses çıkarmayıp, davacıyı korumadığını, bu olaydan sonra da davacının baba evinde kaldığını, kocasının kabul etmediğini beyan etmişlerdir....
Davacı, boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı kurmak istediği halde, davalının buna engel olduğunu ve konuta kendisini almadığını, halen kardeşlerinin yanında kaldığını ileri sürdüğüne, evlilik birliği devam ettiğine göre; dava, konutun tapu kütüğüne şerh konulması isteği yanında, Türk Medeni Kanununun 197'nci maddesinin (2.) ve (3.) fıkrasında yer alan "konut ve ev eşyasından yararlanmaya" ilişkin önlem alınması isteğini de içermektedir. O halde delillerin bu çerçevede değerlendirilerek, hasıl olacak neticesine göre karar verilmesi gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru bulunmamıştır....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.Somut olayda; tarafların sosyo-ekonomik durumlarının araştırılması sonucu dava tarihi itibariyle davalının öğretim üyesi olarak çalıştığı üniversiteden 2567 TL ücret aldığı, davacının müzik öğretmenliği son sınıf öğrencisi olduğu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda tarafların sosyo-ekonomik durumlarına uygun hakkaniyet gereği bir nafakaya karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2012...
Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı Yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Somut olayda; davalının bir hanımla gönül ilişkisi yaşadığı sabit olup, davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır. Davacının ev hanımı olduğu, gelirinin bulunmadığı, davalının ise astsubay olduğu, lojman kirası ödediği anlaşılmaktadır. Tarafların ekonomik - sosyal durumları, ihtiyaçları, nafakanın niteliği, ortak çocuk Masal'ın 27/01/2012 doğumlu olması, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alındığında, davacı ve ortak çocuk için takdir edilen tedbir nafakası miktarları fazla olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda boşanma davası reddedildikten sonra davalının davacıyı eve kabul etmediği, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu, davacının ev hanımı olduğu, babaevinde kaldığı, davalının ise orman işletme müdürlüğünde memur olduğu, lojmanda kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun ....maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken az miktarda tedbir nafakası takdir edilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir....