Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesince, taraflar arasında kira akdine dayalı bir kullanım söz konusu olmadığı ve HMK'nın 4/a maddesi kapsamında kalan bir talep bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, HMK'nın 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda, davacı ve eski eşi arasında protokol yapılarak dava konusu taşınmazın yarı hissesinin davacı adına tescil edileceği ve taşınmazın tahliye edileceğinin kararlaştırıldığı, tahliye edilmemesi halinde evin yarı hissesine karşılık aylık 250 TL kira bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığı, yeni eşin taşınmazda oturmasına rağmen davacıya ödeme yapılmadığı iddiasıyla ödenmeyen kira alacağının tahsilini talep etmektedir. Dosya kapsamından adı geçen protokolün davacı ile eski eşi arasında yapıldığı, taşınmazın davalı tarafından kullanılmakta olduğu anlaşılmaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı 3.kişi, İstanbul 9.İcra Müdürlüğünün 2000/8993 sayılı takip dosyasından, 28.06.2006 tarihinde haczedilen enkazın kendisine ait olduğunu belirterek, İİK”nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan haczin kaldırılmasını istemiştir....

      Dava, İ.İ.K.nun 121. maddesine göre davacı alacaklının icra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak iştiraklı borçlu ...'ın miras bırakanı Mehmet Aycan adına elbirliği mülkiyetine göre kayıtlı olan ve parça taşınmaz da paydaşlığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece taşınmazların satılması suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan ..., ... ve borçlu ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre, davalıların hükmün esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, hükmün satış bedelinin dağıtımına ilişkin bentde "mahkemece infaza müdahale edecek şekilde davalı" ...'...

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.01.2011 gününde verilen dilekçe ile İ.İ.K 121. maddesi gereğince alınan yetki belgesine dayalı ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki davalı nezdinde bulunan hesapta mevcut paranın davalı banka personelince izinsiz olarak çekildiği iddiasına dayalı tazminat davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı banka vekili tarafından 24.02.2016 havale tarihli dilekçe ile duruşma istemli olarak temyiz edilmiş ise de temyiz harcı yatırılmamıştır. Her ne kadar davalı vekilince müvekkili Banka'nın çoğunluk hissesine TMSF'nin sahip olduğu, bu nedenle fon bankası niteliğinde bulunduğu ve harçtan muaf olduğu savunulmuş ise de 4389 sayılı Kanun'un 14/5-c maddesi uyarınca hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bankaların Fon tarafından borçlarının üstlenilmesi halinde harçtan muafiyet söz konusu olup, hisseleri Fon'a devreden bankaların borçların kendiliğinden üstlenilmesine ilişkin bir hüküm olmadığı gibi, dosya kapsamında davalı Banka'nın borçlarının Fon tarafından üstlenildiğine dair herhangi bir belge de bulunmamaktadır....

            Mahkemece satıştan elde edilecek paradan davalı borçlunun hissesine düşen kısmın takip dosyasına ödenmesine şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiş; ancak belirtilen bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7.maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şeklinde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün; üçüncü bendine yer alan ''Satış bedelinden davalı ...'a isabet edecek satış bedellerinin Konya 14. İcra Müdürlüğü’nün 2010/946 Esas sayılı takip dosyasına ödenmesine'' ibaresinin çıkarılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 23.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm sonucunun üçüncü bendi kaldırılarak yerine “Satış bedeli üzerinden alınacak binde 11,38 harcın, davalı Hazine hissesine düşen kısım çıkarıldıktan sonra geri kalan harcın tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında paydaşlardan alınmasına" ibaresinin eklenmek suretiyle düzeltilmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 19.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili aleyhine davalı yanca bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, tarafların kardeş olduklarını, takibe konu bononun annelerinin davalının evinde bakılması kaşılığında müvekkilinin hissesine düşen miktarda davalıya teminat olarak verildiğini, bono bedelinin davalıya tanıklar huzurunda ödendiğini, bononun aslı yerine fotokopisinin verilerek müvekkilinin aldatıldığını, bedelsiz kalan bononun icra takibine konulduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 01.08.2008 vadeli 100.000,00 TL bedelli bonodan dolayı şimdilik 8.000,00 TL lik kısmı için borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bononun bizzat davacı tarafından imzalanarak verildiğini, davacının iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                  Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak Türk Medeni Kanunu’nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m.605/2 ). Mirasbırakanın ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Bu nedenle mirasbırakanın ödemeden aczinin kanıtlanabilmesi için mirasbırakının malvarlığının aktif ve pasifi belirlenmelidir....

                    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "kök muris .....’in ölümünü takiben terekesinin tüm mirasçılarının ya da temsilcilerinin katılımıyla taksim edilip edilmediği, taksim edilmişse hangi tarihte taksim edildiği, her bir mirasçıya hangi mevkiden taşınmaz mal verildiği, taşınmaz mal verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiği ve davaya konu taşınmazların taksimde hangi mirasçının hissesine karşılık bırakıldığı, her bir taşınmazda kimin hangi tarihten beri zilyet bulunduğu, mirasçılar arasında miras payının devrinin söz konusu olup olmadığı olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanması” gereğine değinilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu