Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anılan yasal düzenlemeye göre ileri sürülen istinaf sebepleri aşağıda sırasıyla incelenmiştir: 1.Davalı vekili dava konusu alacak icra takibi başlatılmadan ödenmiştir, istirdat için paranın icra takibi sırasında ödenmesi gerekir, bu nedenle söz konusu alacak istirdat davasına konu olamaz, dava reddedilmelidir iddiasındadır. Somut olayda, davacı şirket tarafından davalı vekilinin davacı vekili sıfatıyla açtığı davada 05/12/2015 tarihinde vekilin hesabına 24.005,38 TL yatırıldığı ve söz konusu paranın dosya borcu olduğu açıklanmıştır.Davalı vekilinin ahzu kabz yetkisi vekaletnamede bulunmaktadır.Gerçekten de söz konusu miktar icra takibi başlatılmadan ödenmiştir.Olayın ileri sürülmesi taraflara , hukuki nitelendirme mahkemeye aittir.Olayın gelişimi gözetildiğinde İcra İflas Kanunun 72....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın fabrika ve ekipman kirasına ilişkin alacak davası niteliğinde olmasına ve menfi tespit veya istirdat istemine ilişkin olmamasına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 24.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İcra Müdürlüğü’nün ... esas sayılı dosyasına yaptığı ödemenin kendilerinden haksız tahsil edildiği iddiasından kaynaklı olarak menfi tespit ve istirdat davasıdır. ... 18. İcra Müdürlüğü’nün ... esas sayılı sayılı dosyasının mahkememizce celp edilmiş ve incelenmesinde: alacaklısı ... tarafından, borçlu ..., aleyhine 1.525,16-TL asıl alacak, 2.250,00-TL asıl alacak, 3.191,46-TL asıl alacak, 2.250,00-TL asıl alacak, 2.250,00-TL asıl alacak olmak üzere toplam 11.466,62-TL'nin icra takip tarihi olan 02/12/2016 tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %10,5 oranında faiz işletilmek kaydı ile tahsili talebi ile 02/12/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır....

      Hukuk Dairesi'nin, 2012/2713 Esas, 2012/6119 Karar sayılı ve 18.10.2012 tarihli ilamı ile de ''mahkemenin nitelendirmesine göre uyuşmazlığın kambiyo hukukuna dayalı alacak (istirdat) istemine ilişkin olduğu'' belirtilerek, dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir. Bu kez, Yüksek 11. Hukuk Dairesi'nin 2012/2713 Esas, 2012/6119 Karar sayılı ve 18.10.2012 tarihli ilamı ile ''uyuşmazlığın kambiyo senedine dayalı istirdat istemine ilişkin olduğu'' belirtilerek, dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 19. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir. Dava dosyası 19. ve 23. Hukuk Dairelerinin görevsizlik kararları ile 11. Hukuk Dairesine geldiğinden, görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın doğrudan Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerekirken Dairemize gönderilmesi doğru olmamıştır....

        İş Mahkemesi ... esas, 2010/287 karar sayılı ilamıyla kurum işleminin iptalinin ve kesilen aylıkların tekrardan bağlanmasının sağlanması karşısında, davacı kurumun istirdat istemine ilişkin davasının reddine ve Kurumca talep edilen alacak miktarına göre davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile uyuşmazlık hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 23.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi...

          Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davanın sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı, davacının istirdat davası açma imkanı varken 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat davası açmadığı anlaşıldığından, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....

            İİK’nun 72/7. maddesi uyarınca istirdat davası, borçlunun borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödediği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabileceği, bu sürenin zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, bunun sonucu olarak mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, icra takibine konu dosyaya 05/02/2016 tarihinde 350,00 TL, 22/03/2016 tarihinde 400,00 TL tahsilat yapıldığı, istirdat davasının, alacağın tahsil tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açılması gerekirken hak düşürücü süre geçirildikten sonra son tahsil tarihinden yaklaşık 2 yıl 6 ay sonra 22/08/2018 tarihinde istirdat talebi itibariyle, İİK’nın 72/7. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi tarafından hak düşürücü süre nedeniyle istirdat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, istirdat talebine konu miktarı aşacak şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 19....

            ve muhasebe kaydının bulunmadığını, müvekkil Belediyenin 20.001,60 TL asıl alacak, 491,55 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 20.493,15 TL toplam alacak yönünden borçlu olmadığının tespitini, haksız ve icra tehdidi altında müvekkil kurumdan tahsil edilen 12.300,00 TL bakımından davanın istirdat talebi olarak kabulünü, takip konusu alacağın tahsil edilmeyen kısmı yönünden taraflarınca yatırılacak %15 oranında teminat karşılığında icra takibinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasını, davalı yaptığı takipte kötüniyetli ve haksız olduğundan dava konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Çünkü davalının davacıdan talep edebileceği asıl alacak tutarı 6.241,68 tl olup, davacı bu tutarı davadan önce icra dosyasına ödemiştir. ödeme ile de bu asıl alacak yönünden davacının borcu sona ermiş, davalının da bu asıl alacak yönünden alacağı kalmamıştır. Dolayısı ile dava tarihi itibari ile karşılıklı alacak-borç ilişkisi kalmadığından sadece davacının takibe konu ettiği alacağı kaldığından, davalının ise dava tarihi itibari ile davacıdan takip nedeniyle bir alacağı bulunmadığından davacının takas hakkını kullanmasına imkan bulunmadığı anlaşılmış olup bu talebi kabul görmemiştir. Davalı her ne kadar icra takibindeki 11.232,18 tl tutar içinde işlemiş faizinde bulunduğu belirtmişse de icra takibinde söz konusu hususta bir açıklama bulunmadığı, ve toplam tutarın asıl alacak olduğunun bildirildiği görüldüğünden bu itirazı reddedilmiştir. Açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuşur....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, inşaat işiyle uğraşan müvekkili şirketin eski binayı yıkıp, yeniden inşaat yapmak üzere tüm malikleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, taşınmaz için yıkım izni almak üzere işlemlere başlandığında, Bedaş’tan ilişik kesme yazısı istendiğini, binadaki abonelerden tesisat sahibi ...’ın elektrik borçları nedeniyle ilişik kesme yazının verilmemesi üzerine, toplam 7.830.-TL borcun istirdat talebi saklı tutularak ödendiğini belirterek, ödenen meblağın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu