Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Keza, 30/10/2009 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir....

    Bu hal satıcının zabta karşı tekeffül sorumluluğuna değil, ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna yol açar. Kamu hukukuna dayanan bir sınırlamanın varlığı; örneğin, ithal edilen bir aracın ithalatında problem olması hukuki ayıp olarak kabul edilebilir. Ancak bu ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması, mevcut ayıbın gizli olması ve o malın değerini veya kullanım amacını ciddi surette azaltması veya kaldırması gereklidir. Satıcının bu yükümlülüğünün ortaya çıkması için alıcının satılanı muayene etmesi ve iddia olunan ayıpları satıcıya ihbar etmesi gereklidir. Bunun aksine davranan alıcının ayıba karşı tekellüf hükümlerinden faydalanma olanağı yoktur....

    Keza, 29/12/2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 29/12/2010 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden ,kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

      BK’ nun 189. maddesinde; satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes’ul ve zamin olacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Bu hükme göre ayıp ister subjektif bir haktan, ister objektif bir hukuk kaidesinden doğsun, satıcı devrini kabul ve taahhüt ettiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Bu nedenle, devredilen hak, herhangi bir sebepten devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı sorumludur. Davacının 3. kişilere yaptığı ödemenin satıcının sorumluluğu ilkeleri doğrultusunda yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı, zapta karşı tekeffül hükümlerine göre davacının üçüncü kişilere yaptığı ödeme nedeniyle davacıya karşı sorumludurlar....

        Tüm bu nedenlerle; ilk derece mahkemesince zapta karşı tekeffül hükümleri kapsamında davacının davasının sübuta erdiği gözetilerek davanın kabulü ile davalının Antalya 3.İcra Müdürlüğünün 2019/2727 Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının iptali ve takibin devamına , asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde davanın reddi cihetine gidilmesi isabetli görülmemiştir....

        Satıların zaptı nedeniyle satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu mahkemenin ve sayın çoğunluğun kabulündedir. Ancak, davacının zararını belirlerken taşınmazın rayiç değerinin mi yoksa ödenen paranını denkleştirilmesi suretiyle belirleneceği hususu üzerinde durulmalıdır. Dairemizin süreklilik kazanan inançlara göre denkleştirici adalet ilkeleri ancak geçersiz satışlarda söz konusu olabilir. Oysa somut olayda davacı bir kamu kurumu tarafından oluşturulan tapuya ve tapu siciline güvenerek taşınmazı resmi ve geçerli bir şekilde iktisap etmiştir. Tapu kaydının yolsuz oluşturulması ile taşınmaz satışının resim ve geçerli şekilde yapılması ayrı kavramlardır. Davacının, yörenin coğrafi durumunu en iyi bilmesi gereken ve idari yoldan tapu oluşturmaya yetkili belediyeye ve oluşturulan tapu kaydına güvenmesinden daha doğal birşey yoktur. Böyle olunca davalı zaptedilen taşınmazın rayiç değerinden sorumludur. Aksinin kabulü Devlete ve hukuka olan güveni zedeler....

          Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek görevsizlik kararı verilerek dosya sulh hukuk mahkemesine gönderilmiş, görevli mahkemece; davalı kiracının yetkili malik ile kira sözleşmesi imzaladığı ve enerji teminini artık davacıdan sağlamadığı, davacının alacak talep etme hakkı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında 11.01.2008 tarihli gsm yer tahsis sözleşmesinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiraya verenin sözleşmeye konu şeyin maliki olması zorunlu değildir. Kira sözleşmesi feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir. Ancak bir üçüncü kişinin kiralanan üzerinde, kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, söz konusu hukuki ayıbı gidermek ve kiracının bu yüzden uğradığı zararları tazmin ile yükümlüdür. Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu 6098 sayılı TBK.’nun 309 (818 sayılı BK.’nun 253.) maddesinde düzenlenmiştir....

            Satıcının borçlarından bir tanesi de BK’nın 189 ile 193. maddelerinde düzenlenen zapta karşı tekeffül borcudur. Mülga 818 sayılı BK’nın 189. maddesinde zapta karşı teminat: “Bayi, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından bey'in akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden müşteriye karşı mesul ve zamindır.” şeklinde tanımlanmıştır. Satıcının bu borcu ile ilgili olarak öğretide “zabta karşı tekeffül satılan malın bir üçüncü kişinin iddia ettiği üstün bir hak yüzünden alıcının elinden alınmasından veya iddia olunan bu hak sebebi ile alıcının mülkiyet hakkını gereği gibi kullanmamasından dolayı satıcının sorumlu olmasıdır” şeklinde tanımlanmaktadır (Tandoğan H., Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C.1/1, 4....

              Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının spor salonu için davalılardan satın aldığı spor aletlerinin arızalı ve ayıplı çıkması nedeniyle uğramış olduğu zararın tazmini talebine ilişkin olduğu satıcı ile alıcı arasındaki satış sözleşmesinin taraflarına karşılıklı hak ve borç yüklediği, bu sözleşme uyarınca satıcının, davaya konu spor aletlerini, amacına uygun bir şekilde davacıya ait spor salonuna monte etmek, garanti süresi içerisinde teknik bakımlarını yapmak yükümlülüğünde olduğu, satıcının eseri usulüne uygun bir şekilde teslim borcundan sonra, bu borcunun yerini ayıba karşı tekeffül borcunun aldığı, mal teslim olunsa dahi fen ve sanat kurallarına uygun ve zamanında teslim edilmemiş ve de bu haliyle alıcının beklentilerini karşılar özellikleri taşımıyorsa bunun sonuçlarına satıcının ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle katlanmak durumunda olduğu gerekçesiyle ,davanın kabulüne 11.282,50 TL tazminatın davalılardan...

                Mahkemece, davalıların eser sözleşmesinin kefili olduğu, zapta ve ayıba karşı tekeffül dolayısıyla ortaya çıkan tazminat yükümlülüğünden sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile dava dışı ... İnş. ve Malz. Pvc. Alü. Doğ. Tur. Nak. San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 19.09.2002 tarihli sözleşmede, davacıya ait inşaatların PVC doğrama ve sair işlerinin ... Ltd. Şti. tarafından yapılması kararlaştırılmış, bu davada davalı olan ... ile ... “müteselsil kefil ve müşterek borçlular” sıfatıyla sözleşmeyi imzalamıştır. Yüklenici ... Ltd. Şti. aleyhine İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açılan davada 7.160,00 TL eksik ve ayıplı imalât bedelinin tahsiline karar verilmiş, karar Daire'mizce onanmak suretiyle 22.01.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Ancak borçlu hakkında yapılan takip sonuçsuz kalınca davalılar aleyhine takibe geçilmiş, itiraz üzerine eldeki dava açılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu