Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

BK.nun 192.maddesi gereğince davalı satıcı, zapta karşı tekeffül hükümlerine göre davacı alıcıya karşı sorumludur. Mahkemece, taraf delilleri toplanıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 17.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 3.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak (taşırnmaz alım-satımı kaynaklı) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan .... ili ...ilçesi ...köyü..... mevkiinde bulunan 322 ada, 4 parselde bulunan davalı hissesini 25/07/2005 tarihinde 50.000 TL bedel karşılığı satın aldığını, daha sonra söz konusu hisseye ilişkin olarak dava dışı... tarafından davalıya karşı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açıldığını, dava dışı...'...

      Bu durumda alıcı zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak satıcıdan talepte bulunabilir. Mahkemece mülkiyetin davacıya geçip geçmediği sahtelik nedeniyle davacının zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanıp dayanamayacağı hususları üzerinde durulup toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 03.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        dosyada zapta karşı tekeffül hükümlerine iyi niyetli olmayan malik tarafından dayanılamayacağından davanın reddinin gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir....

          Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen Borçlar Kanununun 189. maddesinde, satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zapt edilmesinden, alıcıya karşı mesul ve zamin olduğu açıklandıktan sonra, devamındaki maddelerde de, (BK.189-193 mad.) bu yükümlülüğün koşulları ve zararın kapsamı konusunda açıklamalar getirilmiştir. Borçlar Kanununun 192. maddesinde, satılanın tamamen zaptı halinde, satımın münfesih addolunacağı ve alıcının, satıcıdan aynı maddenin 1, 2, 3 ve 4. bentlerinde yazılı zararları isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Bu hükümlere göre, satılanın tamamen zaptı halinde alıcı, satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semereler düşülmek suretiyle,... olduğu semenin faizi ile birlikte iadesini isteyebilir....

            Mahkemece, taraflar arasındaki satış sözleşmesi kayıtları ve soruşturma belgeleri nazara alınarak somut olayın özelliği ve davacının dava dilekçesindeki talebi doğru değerlendirilmek suretiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Türk Borçlar Kanunundaki ayıp hükümleri dikkate alınarak bir sonuca varılarak karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, yanılgılı gerekçe ile Borçlar Kanunu'nun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca karar verilmiş olması HMK’nun 26. maddesinde belirtilen taleple bağlılık kuralına aykırı olup, bozma nedenidir. 2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

              Devlet evveliyatı orman olan bir yer hakkında tapu kaydı oluşturmuş ve özel mülkiyete konu olabileceğini tekeffül etmiş ise bunun sonuçlarına katlanmak ve BK 96. maddesi hükmü de dikkate alındığında alıcının gerçek zararını tazmin etmek zorundadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı satıcı zapta karşı tekeffül hükümlerine göre rayiç değerden sorumlu olup, mahkemece davalının taşınmazın rayiç değerinden sorumlu tutulması gerekirken denkleştirici adalet prensibinin uygulanarak davanın kısmen kabulü usu ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması düşüncesinde olduğumuzdan yüce çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına katılamıyoruz....

                Davacı, zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme, taraflarını bağlayan hukuken geçerli bir sözleşmedir. Taraflar lehine hak ve yükümlülükler doğurur. Öyle olunca davacı, taşınmazların dava tarihindeki 2011/9396-17561 rayiç bedelini isteyebilirler. Mahkemece, taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın bozulmasına peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 28.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Şti. tarafından zapta karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde aracı kendisine satan Enes KIZILASLAN'a karşı açılan davanın kabul edildiği, bu nedenle Enes KIZILASLAN'ın aracı kendisine satan davacı şirkete ödemiş olduğu tazminat açısından rücu ettiği ve tarafların arabuluculuk görüşmeleri esnasında anlaştıkları, bu sebeple davacının Enes KIZILASLAN'a 495.900,00 TL ödeme yaptığı, yapılan ödemenin bilirkişi raporu ile tespit edildiği anlaşılmıştır. Eldeki davada; davacının, kendisine müracat eden araç alıcısı Enes KIZILASLAN'a araç satış bedelini ödediği, ödenen bedelin de davacı tarafından aracı satın aldığı kişi olan davalıdan talep edlldiği, somut olayda davalı aleyhine zapta karşı tekeffül sorumluluğunun doğduğu, bu açıdan kendinden sonraki maliğe tazminat ödeyen kişi, kendinden önceki maliğe Borçlar Kanununun 214.maddesi hükümlerine istinaden müracat edebileceğinden davalının sorumluluğunun devam ettiğinin kabulü gerekmektedir....

                  DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Müvekkiline, satış yapılan tarih olan 07/09/2009 tarihinden 2014 yılına kadar herhangi bir bildirim yapılmadığını, müvekkili yönünden yasal sürelerin geçtiğini, zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, rücu edilen alacak talebinin hukuki niteliğinin belirlenmesi gerektiğini, hukuki ayıbın satılanın mutlaka alıcının elinden alınması sonucunu doğurmayacağını, bu durumun satıcının zapta karşı tekeffül sorumluluğuna değil, ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna yol açacağını, kamu hukukuna dayanan bir sınırlamanın varlığının, örneğin ithal edilen bir aracın ithalatında problem olması durumunun hukuki ayıp olarak kabul edilebileceğini, ancak bu ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması, mevcut ayıbın gizli olması ve o malın değerini veya kullanım amacını ciddi surette azatlması veya kaldırması gerektiğini, davacı ile dava dışı İbrahim Erdoğdu arasında Ankara 10....

                  UYAP Entegrasyonu