Sözleşme tarihinde yürürlükte olan BK'nın 49. maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğratılan kimse kusur varsa zararın tazminini ve bu kapsamda manevi tazminatın ödetilmesini isteyebilir. Yasada yer alan bu hüküm mal varlığına dair zarar halini kapsamamaktadır. Mal varlığına yönelen bir eylem BK'nın 49 ve MK'nın 24. maddelerinde korunan kişisel hakların ihlalinden doğan bir eylem niteliğinde değildir. Somut olayda işin sözleşmeye uygun olarak yapılmamış olması nedeniyle manevi tazminat talep edilmiş ise de mal varlığına yönelen bir eylem nedeniyle davacının manevi tazminat isteyemeyeceği gözetilerek isteminin reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, ayıplı mal satışından kaynaklı sözleşmenin feshi, ödenen bedelin iadesi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ: Davalı vekili, zamanaşımı ve yetki itirazlarını tekrar ettiklerini, davalı müvekkiline yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını, araç kaydındaki kısıtlama tarihinin 30/09/2014 tarihi olduğunu, davalı müvekkilinin aracı 07/11/2014 tarihinde satın aldığını, yerel mahkemece hiçbir belgeye dayanmayan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını bildirerek istinaf itirazında bulunmuştur. GEREKÇE: Taraflar arası uyuşmazlık, ayıplı mal satışından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine yöneliktir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Somut olayda, ıslah ile dava konusu asıl alacak 11.926,00 TL nin tahsili talep edilmiş, Mahkemece talebin 8.364,00 TL'lik kısmının kabulüne karar verilmiş olup istinafa reddedilen alacak miktarına göre hüküm tarihi itibariyle HMK'nın 341/2. maddesinde yazılı kesinlik sınırı 8.000 TL'nin altında olduğundan, davacının maddi tazminat yönünden istinaf kanun yolu başvurusunun kesin karara karşı yapılması sebebiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının manevi tazminat yönünden istinaf isteminin incelenmesinde; Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; satılanın ayıplı olması malvarlığı zararı dışında davacının kişilik hakkına haksız saldırı da teşkil etmemektedir. Bu durumda mahkemenin manevi tazminat talebinin reddine ilişkin karar gerekçesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde,müvekkili olan davacının davalıdan akaryakıt satın aldığını, ancak akaryakıtın ayıplı olması nedeni ile aracının arızalandığını beyan ederek,şimdilik 278 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Mahkemece, davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Amaç başlıklı 1.maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde "Bu kanun, 1.maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir.Anılan kanunun 3.maddesinde ise “Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak...
nun 194 ve 198. maddeleri gereğince alıcının satılandaki ayıbı satıcıya derhal ihbar etmediği, dolayısıyla zararın kesin olarak tespitine kendi kusuruyla sebebiyet verdiği, davacı tarafından davalıya iade edilen mallarda bu iadelerin tamamının ayıplı mal ve davalı tarafça satılan kenar bantlarından kaynaklandığı tespit edilememiş olup bütün iadelerin bu sebepten kaynaklandığı davacının kendi kusuru tutum ve davranışları nedeniyle ispatlanamadığı, bu nedenle Mahkemece zararın varlığı da açık olduğundan takdiren 20.000,00 TL maddi tazminata hükmetmek gerektiği, tüzel kişi olan davacı şirketin uğradığı zararların maddi olarak tazmini mümkün olduğundan salt ayıplı mal satım ve tesliminin ticari saygınlığa ve itibara saldırı sayılmayacağı kanaati ile manevi tazminat talebinin reddi gerektiği, davacı alacağı ile davalı alacağı aynı ilama konu olduğundan takas ve mahsubunun mümkün olduğu, karşı davacı-davalı alacağı davacı alacağından daha az olduğundan mahsup suretiyle bakiye miktarın tahsilinin...
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın ayıplı konut satışından kaynaklanan alacak istemine ilişkin olmasına, tarafların tacir olmamasına göre, dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 02.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Gelinen aşamada davacıların ayıp iddialarının yapılan teknik inceleme ile yerinde olmadığı, ana davada maddi tazminat şartının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Birleşen davada ise her ne kadar manevi tazminat talep edilmişse de, manevi tazminatın mal varlığı haklarının dışında şahıs varlığına ilişkin hakların zedelenmesi durumunda gündeme gelebileceği, olayımızda davacının mal varlığı hakkına dayanarak manevi tazminat talep ettiği, bu haliyle manevi tazminatın şartlarının olayımızda mevcut olmadığı, kabule göre ise ana davada tartışıldığı üzere dava konusu araçta ayıbın mevcut olmadığı bu haliyle de yine manevi tazminatın tahsili şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla ana ve birleşen dava hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-ANA DAVANIN VE MAHKEMEMİZ DAVA DOSYASI İLE BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava; ayıplı mal satışından dolayı amortisman ve faturasız iadeden doğan zararların tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili; müvekkilinin, davalıya araç satışı yaptığını, davalının daha önceden davacı aleyhine gizli ayıplı mal satışı nedeni ile açmış olduğu alacak davası yargılaması sonunda verilen kararda; satılan aracın davacıya iadesine, araç bedelinin davalıya temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiğini, araç iade edilene kadar 2 yıl 6 ay 20 gün kadar davalı yanca kullanıldığını ileri sürerek bu nedenle aracın yıpranma değer kaybı ve faturasız iadeden doğan zararının tazminini talep ve dava etmiştir....
nın 47. maddesindeki şartların da somut uyuşmazlıkta bulunmadığı gerekçesiyle manevi tazminat talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 17.746,01 TL alacağının temerrüt tarihi olan 03/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının ayıplı ürün satışı nedeniyle tazminat, kar kaybı ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....