WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asıl davada davalı vekili, husumet itirazında bulunmuş, taraflar arasında veya davalı ile ... şirketi arasında herhangi bir ticari ilişki, borç bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davalı taraf davaya cevap vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede, davalı ... Bilişim... Ltd. Şti ile birleşen davalı ... Ticaret Ltd. Şti.’nin farklı tüzel kişilikler oldukları, asıl davanın davalısı ... Bilişim ... Ltd. Şti.’nin sözleşme veya ticari ilişki tarafı olmaması nedeniyle pasif husumet dava şartının gerçekleşmediği, dava dışı ... şirketi ile birleşen davalı ... Ticaret Ltd. Şti. arasında ticari ilişki olduğu, incelenen davacı kayıtları, alacak temlik belgeleri, fatura suretleri Gümrük müsteşarlığı belgelerine göre birleşen dosya davalısı olan şirketin dava dışı ......

    Nitekim, gerçek vekaletsiz görmede görenin hukuki durumu TBK’nın 526. ve 528. maddeleri arasında “işin görülmesi”, “sorumluluk” ve “ görenin ehliyetsizliği” başlıkları altında farklı esaslara bağlanmış iken; gerçek olmayan vekaletsiz görme ise TBK md. 530’da düzenlenmiştir. Gerçek vekaletsiz görme ile gerçek olmayan vekaletsiz görmenin unsurları aynı olmasına rağmen, her iki ayrımda görenin hukuki durumu farklı sonuçlar öngörmektedir. Bunun sebebi, görenin gerçek vekaletsiz görmede sahibinin menfaatine ve onun varsayılan iradesine uygun görmesinden, buna karşın gerçek olmayan vekaletsiz görmede ise görenin sahibinin menfaatine ve onun varsayılan iradesine uygun görmemesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin "gerçek olmayan vekaletsiz görme" olduğu değerlendirilmiştir. Gerçek olmayan vekaletsiz görmede, başkasının işini görme iradesi aranmaz....

    Davalı, süresinde zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın sebepsiz zenginleşme zamanaşımı bir yıllık süre geçtikten sonra açıldığından bahisle zamanaşımı nedeniyle davanın reddi kararı verilmiş, hüküm, süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, vekaletsiz görme nedeniyle alacak isteminden ibarettir. Vekaleti olmadan sahibinin menfaatına yapılmış olan işte, işi yapan kimse halin icabına göre zaruri ve faydalı bulunan masraflarını faizi ile isteyebilir (B.K.413). İş görenin vekaletsiz görmeden kaynaklanan alacak hakları işi görülenin haksız iktisabı sayılmaz. Bu alacak hakları Borçlar Kanununun 126.maddesinde sayılanlardan da değildir....

      Fikret EREN, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 4.Baskı, Ankara, 2014, Sayfa 831) O halde somut davada davacı ile davalı şirket arasında tartışmasız olarak kabul olunan hususlar dikkate alındığında taraflar arasında bir vekaletsiz görmenin olduğu, bu vekaletsiz görme çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirket lehine ve davalı şirket menfaatine yapıldığı, bir anlamda davalı şirketin yapılan ödeme nispetinde ve şeklen zenginleştiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK m.526 ve devamı hükümlerinde düzenlenen vekaletsiz görmede, bir kimsenin yani verenin görme iradesiyle bir başkasının yani sahibinin izni bulunmaksızın bir müdahale etmesi söz konusu olup bu durum gören ve sahibi lehine hak ve borç doğurucu haller oluşturmaktadır. Bu suretle sahibi ile gören arasındaki kanuni bir borç ilişkisi meydana gelmektedir....

        Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 25/03/2015 NUMARASI : 2014/419-2015/69 Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, vekaletsiz görmeden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Davalı taraf ise cevap dilekçesinde zaman aşımı definde bulunmuş, aktif ve pasif husumet itirazlarını ileri sürmüştür.Her ne kadar mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, olayın oluş şekli ve taraflar arasındaki ilişki gözönüne alındığından taraflar arasında vekaletsiz görme ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Vekaletsiz görme TBK'nın 526. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup başkasının hesabına gören o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlü kılınmıştır. Aynı Kanunun 529. maddesinde ise “İş sahibi, işin kendi menfaatine yapılması halinde, görenin durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masraflarını faiziyle ödemek, gördüğü dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür.” denilmiştir.İş görenin vekaletsiz görmeden kaynaklanan alacak hakları işi görülenin haksız iktisabi sayılmaz. Bu alacak hakları TBK'nun 147....

            Davacı işveren tarafından vergi borçlusu olan davalı işçi adına vergi borcunun yasa gereği ödenmesi işlemi Türk Borçlar Kanunu uyarınca vekaletsiz işgörme niteliğinde olup yapılan bu ödemeler nedeniyle davalı işçiden talep edeceği alacak T.B.K 146. maddesi uyarıncı 10 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Bu husus emsal nitelikteki dosyalara ilişkin ge Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 8 HD 'nin 2021/2003 E - 2021/1883K sayılı - Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2018/4676 E- 2021/505 K sayılı ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2020/263 E -2020/307 K sayılı ilamları içerikleri ile de sabittir. İlk derece mahkemesi tarafında dava zaman aşımının vekaletsiz görme hükümlerine göre 10 yıl olarak belirlenmesinde ve davanın kabulü yönünde hüküm kurulmasında hata bulunmamaktadır....

            Dosyanın gönderildiği Manisa Asliye Ticaret Mahkemesince ise uyuşmazlık, vekaletsiz görme hükümlerine göre açılan itirazın iptali istemi olduğu, davacının kredi sözleşmesinin kefili olmadığından sözleşmenin tarafı olmadığını, kredi borcunu davalılar adına üçüncü şahıs olarak ödeyip vekaletsiz görme hükümlerine göre ödediği parayı davalılardan talep ettiği, uyuşmazlığın Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı, ayrıca dava nispi ticari dava olmadığı gerekçesi ile karşı görevsizlik kararı verilmiştir. 1-HMK'nun 2. Maddesinde "(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.", HMK'nun 21....

              Davalılar vekilinin vekaletsiz görme alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 526. maddesinde, vekaleti olmaksızın başkasının hesabına işgören kişinin, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlü olacağı düzenlenmiştir. Buna göre, vekaletsiz görme hükümlerinin uygulama alanı bulabilmesi için öncelikle, görenin başkasının hesabına hareket ediyor olması gerekmektedir. Davalı ...’ın savunması ve tüm dosya kapsamının birlikte incelenmesinde, davalının taşınmazı uzun yıllardır malik olduğu düşüncesi ile kullandığı, bu iddia ile ... Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/38 Esas sayılı dosyası kapsamında tapu iptali ve tescili talebinde bulunduğu, davalı ...’ın dava konusu taşınmazı kendi hesabına tasarruf ettiği anlaşılmaktadır....

                Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari niteliğinde olması veya ticari karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari sayılan bir işin diğeri için de ticari sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır....

                  UYAP Entegrasyonu