Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 520. maddesinde tanımı yapılan simsarlık sözleşmesinden kaynaklı alacak isteğine ilişkindir. Mahkemece, her ne kadar, taraflar arasında düzenlenen "Emlak Görme Belgesi"nin taraflara karşılıklı borç yükleyen yazılı simsarlık sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceği, bir an aksi düşünülse dahi satıcı ve davacı arasında bir sözleşme bulunmadığı için emlak görme belgesindeki hükümlerin haksız şart teşkil ettiği, eğer satıcı ile davacı arasında bir sözleşme varsa tazminatın ondan istenmesi gerektiği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Taraflar arasında düzenlenen ve imzası davalı tarafça inkar edilmeyen 16.04.2014 tarihli sözleşme taşınmaz satımına yönelik tellallık sözleşmesi olup geçerlidir....
Simsarlık sözleşmesinin geçerliliğinin bir şekle bağlı olmadığı, ancak TBK 520/3. maddesinde taşınmazlar hakkındaki simsarlık sözleşmesi için geçerlilik şekli kabul edilmiş olduğu, buna göre taşınmazlar hakkındaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağı, söz konusu şartın ispat şartı olmayıp geçerlilik şartı olduğu, TBK' nun 12/2. maddesi uyarınca geçerlilik şekline uyulmaksızın yapılan sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı, Somut olayda yazılı biçimde akdedilmiş bir simsarlık sözleşmesi bulunmadığı, bu nedenle davacının tellallık sözleşmesinden kaynaklanan alacağını ispat edememiş olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi uyarınca, davacı takip alacaklısı aleyhine takibinde haksız ve kötü niyetli olması durumunda kötüniyet tazminatına hükmedileceği, davacı tarafın simsarlık sözleşmesinden kaynaklı 60.000,00- TL alacağı olduğunu savunmuş olup bu meblağın tanıkla ispat sınırının üzerinde olduğu, ayrıca geçerlilik şekli olan yazılı şekilde yapılmış bir tellallık...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan emlak konisyonunun tahsili istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 30.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, simsarlık(tellaklık) sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. HSK'nın 564 ve 586 sayılı İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri işbölümüne ilişkin kararı gereğince "6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer alan ticari işletme, ticaret sicili ve unvanı, haksız rekabet, ticari defterler, acente, şirketler (anonim, limited, kollektif ve komandit), kıymetli evrak (poliçe, bono, çek ve diğerleri), yolcu ve eşya taşıma, deniz ticareti (gemi, donatma iştiraki, deniz kazaları, deniz taşımaları), sigorta (hayat, mal, sorumluluk ve deniz sigortaları) ve ilişkilerinden ve sigorta sözleşmesinden kaynaklanan prim alacaklarına ilişkin davalar ile 6098 sayılı TBK'nın 520 vd. maddelerinde düzenlenen simsarlık (tellallık) sözleşmesinden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar,"a ilişkindir....
Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlık, simsarlık sözleşmesinden kaynaklı olup, temyiz itirazlarını inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE 11.01.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı tarafından simsarlık sözleşmesinden kaynaklı 50.000 TL alacağın 40.000 TL'sinin tahsili amacıyla davacılar hakkında takip başlatılmış, takibin kesinleşmesi üzerine, davacılar tarafından menfi tespit talepli dava açılmıştır. TBK'nın 520/son maddesi uyarınca, taşınmazlar hakkındaki simsarlık sözleşmelerinin yazılı yapılması geçerlilik koşuludur. Tarafların sözleşmeye ne ad verdiklerinin önemi yoktur. TBK'nın 521/1.maddesi uyarınca simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır....
MAHKEMECE: " Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır. Tarafların delilleri toplanmış olup, somut olayda taraflar arasında her ne kadar tellalık sözleşmesi yapılmış ise de; davacı tanığı Erdem Yanıkloğlu'nun yeminli anlatımlarına göre davacının, dava dışı taşınmazı satan müteahhit ile davalıyı karşılaştırdığını, pazarlık yaptıklarını, davalı alıcının pazarlığa yanaşmadığını, daha sonra davalının kahan gayrimenkul sirketine gittiğini, aradan zaman geçtiğinde davalıyı aradığında sözü edilen şirketle dava konusu dubleks daireyi satın almak için anlaştığını, ertesi gün tapuya gideceğini söylediği belirtmiş, tanığın işbu anlatımı karşısında satıcı ile alıcı arasında geçerli bir satış sözleşmesinin kurulmadığı sonucuna varılmıştır....
CEVAP: Davalı vekili; şartları bulunmadığı halde davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında adi yazılı bir simsarlık sözleşmesi akdedilmediğinden davacının simsarlık ücretine hak kazanabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında yazılı bir biçimde akdedilmiş herhangi bir simsarlık sözleşmesinin mevcut olmadığını, kanunda simsarlık sözleşmesi için öngörülen yazılı şeklin ispat değil, geçerlilik şartı olduğundan davacının simsarlık ücretine hak kazanabilmesinin söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki elektronik posta yazışmalarının da simsarlık sözleşmesinin unsurlarını kapsamadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; simsarlık sözleşmesinden kaynaklı alacak isteminden ibarettir....
İcra Müdürlüğünün 2016/26040 Esas sayılı dosyasında 16.08.2016 tarihli olarak 50.000 TL, 7.500 TL asıl alacak ile birlikte ferileri toplamı 59.070,68 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip konusu alacağın 50.000 TL'lik kısmının komisyon sözleşmesinden doğan komisyon alacağı 7.500 TL'lik asıl alacak kısmının ise 10.07.2016 tarihinde satıcı adına alıcı tarafa ödenen komisyon sözleşmesinden doğan kapora alacağı şeklinde açıklandığı, davalı tarafça icra takibine karşı yasal süre içerisinde itiraz edildiği, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır....