Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eldeki davada davacı şirket vekalet sözleşmesinden kaynaklı alacak isteminde bulunmuştur. Davacı şirket, 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici vasfını taşımamaktadır. Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların 6502 sayılı yasa kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı, tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kaldığına göre davaya bakma hususunda genel mahkemeler görevlidir. Öyle olunca mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri sorulup toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

    Dava konusu taşınmazın 16.02.2016 tarihinde satılmış olduğu hususu da göz önüne alındığında 30.09.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklı olarak davacının simsarlık ücreti talep etmesi mümkün kabul edilmemelidir. Diğer davalı M,Ziya Denizoğlu, simsarlık sözleşmesini kendi adına değil, şirket yetkilisi sıfatı ile imzaladığından ona karşı husumet yöneltilmesi de mümkün değildir.Dolayısı ile ilk derece mahkemesinin ona karşı açılan davayı pasif husumetten reddetmesinde de herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'NIN 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir....

    Dava konusu taşınmazın 16.02.2016 tarihinde satılmış olduğu hususu da göz önüne alındığında 30.09.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklı olarak davacının simsarlık ücreti talep etmesi mümkün kabul edilmemelidir. Diğer davalı M,Ziya Denizoğlu, simsarlık sözleşmesini kendi adına değil, şirket yetkilisi sıfatı ile imzaladığından ona karşı husumet yöneltilmesi de mümkün değildir.Dolayısı ile ilk derece mahkemesinin ona karşı açılan davayı pasif husumetten reddetmesinde de herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'NIN 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir....

    MAHKEMESİ Uyuşmazlık, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. ....02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun ....maddesiyle ... Yasasının ....maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının ... ....... Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle ... ....... Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 04.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :İtirazın İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm taşınmaz simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve inkar tazminatı isteğine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.04.2013 (Pzt)...

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/431 Esas KARAR NO: 2022/459 DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 05/07/2021 KARAR TARİHİ: 02/06/2022 ----göre ----yargılama yetkisini kullanan bağımsız -----, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: I.İDDİA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı ---- arasında ----akdedildiğini, ----- ile akdedilmiş olan bu sözleşme kapsamında düzenlenmiş olan -----tarihli faturaya ödeme yapılmadığını, ------ borcunu ödeyeceğine ilişkin olumlu dönüş alınamadığını, arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk görüşmeleri sonucunda taraflar arasında olumlu bir anlaşmaya varılamadığını, haklı davanın kabulü ile borçlunun kurumsal abonelik sözleşmesinden doğan borcunun ifasına karar verilmesini, asıl alacağın fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile beraber ödenmesine, dava yargılama giderleri ve sair tüm masrafların davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir...

          Davacı, simsarlık sözleşmesinden doğan ücretin tahsili talebi ile eldeki davayı açmış; davalı, satışın gerçekleşmemesi nedeni ile davacının ücrete hak kazanamadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, alıcı ile satıcıyı bir araya getiren davacının tarafların anlaşması ile edimini yerine getirdiği, kredinin çıkmaması nedeni ile satışın gerçekleşmemesinde kusurunun bulunmadığı ve bu nedenle ücrete hak kazandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesi, "...simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 521. maddesinde ise simsarın, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanacağı düzenlenmiştir. Böylece simsar, sözleşme konusu hizmetin bir akdin kurulmasıyla sonuçlanması durumunda ücrete hak kazanmaktadır....

            Somut olayda; uyuşmazlığın Yasa da geçtiği tanımıyla simsarlık sözleşmesinden kaynaklı olduğu davalının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olup, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Bu noktada dikkate alınması gereken tarih dava tarihi olup, dava tarihi itibari ile uyuşmazlığa konu hususun 6502 sayılı Tüketici Kanununda açıkça yer alması karşısında davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekirken sözleşmenin 6502 sayılı yasa öncesi imzalandığı belirtilerek davaya Genel Mahkeme sıfatı ile bakılması usul ve yasaya aykırıdır. O halde mahkemece, o yerde müstakil tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, müstakil tüketici mahkemesi yoksa Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla yargılama yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir. 2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

              Taraflar arasında TBK'nın 520 vd. maddeleri düzenlenen simsarlık sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı şirketin tacir olduğu açık olup, TTK'nın 4. maddesi anlamında mutlak ticari davalardan sayılmayan simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan nisbi ticari davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerekir. Davalının tacir veya tüketici olmadığı anlaşıldığından davaya bakmaya tüketici veya asliye ticaret mahkemeleri görevli değildir. TTK'nın 4. maddesi anlamında mutlak ticari davalardan sayılmayan simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerekir. O halde mahkemece, yapılan inceleme ve görevsizlik kararı yerinde olduğundan davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar verilmiştir....

              Tellallık (simsarlık) sözleşmesi mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 404-409 maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520-525 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı "...simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, "Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir" şeklinde anlaşılmalıdır. Simsarlık sözleşmesinin unsurları şu şekildedir: a) Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir....

                UYAP Entegrasyonu