-TL tutarındaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verildiğini, müvekkiller açısından yasal dayanağı bulunmayan haksız ve mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte olduğunu, talep sonucu incelendiğinde davacının sözleşmeden dönmesinin de söz konusu olmadığı anlaşılmakta olduğunu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da ön ödemeli konut satışlarında (taşınmaz satış vaadi bu kapsamdadır) satış bedelinin iadesinin ancak sözleşmeden dönme şartına bağlanmış olduğunu, davacının sözleşmeden hak düşürücü süre içerisinde dönmediği gibi kendisine karşı hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilden taşınmazın tapusunu aldığını, müvekkil T3, diğer davalı Selimoğlu A.Ş.'...
Dava, satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğüne şerh edilmesi istemine ilişkindir. Bilindiği gibi, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60 ve 89. hükmü gereğince tapu sicil müdürlüklerinde ve noterlerde düzenlenme şeklinde yapılabilir. Biçimine uygun düzenlenmiş satış vaadi sözleşmelerinin tapu kütüğüne şerhi ise Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi uyarınca tapu kütüğüne şerh edilebilir. Ayrıca, bu hususta Tapu Kanununun 26. maddesinde de hüküm vardır. Gerek Medeni Kanununun düzenlenmesi gerekse anılan 26. madde uyarınca biçimine uygun düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesinin varlığı yeterli olup sözleşmede sözleşmenin tapuya şerh edileceğine dair bir hükme yer verilmesi gerekmez. Tapu Sicil Müdürlüğüne ibrazı ve taraflardan birinin yazılı istemi yeterlidir. Demek oluyor ki, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin hükmen tapuya şerhine ilişkin dava açmak gerekmez....
Noterliği' nin 01.05.2001 tarih ve 02995 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinin düzenlenmesine ilişkin, anılan Noterliğin 2001 ve 2003 yıllan arasındaki işlemleri ile ilgili olarak noterlik ve çalışanlar hakkında ciddi bir "usulsüzlük" iddiası bulunduğunu ve işbu iddiaya binaen yapılan soruşturmalar ve kovuşturmalar olduğunu, bu soruşturma ve kovuşturmaların henüz sonuçlanmamış olması, usulsüzlük iddialarının halihazırda giderilmemiş olması sebebiyle dava konusu olan ilgili noterlikçe düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesinin geçerliliğinin en temelinden etkileyecek olan bu iddiaların altında bir işlem yapmanın sağlıklı olmayacağının açıkça ortada olduğunu, bir diğer yandan dava konusu satış vaadi sözleşmesinin akdedildiği görünen tarihte dava konusu taşınmaz olan 1946 numaralı parselin mülkiyetine ilişkin hukuki ihtilafların bulunduğunu, işbu ihtilaflı taşınmazın satış vaadine konu edilmesi işleminin hukuki geçerliliğinin irdelenmesi gerektiğini, davacı tarafın iddia ettiği 01.05.2001...
Somut uyuşmazlıkta, dayanılan satış vaadi sözleşmesi yine taraflar arasında adi yazılı şekilde düzenlenen 31.07.2001 tarihli sözleşmeden sonraki bir tarih taşıdığından ve satış vaadi sözleşmesiyle 31.07.2001 tarihli adi yazılı sözleşme arasında bir bağlantı kurulmadığından, artık adi yazılı sözleşme hükümlerine değil 26.12.2001 tarihli biçimine uygun satış vaadi sözleşmesi hükümlerine değer tanınmak gerekir. Mahkemece yapılan bu saptama bir yana bırakılarak, davanın yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmadığından, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılardan ..., satış vaadi sözleşmesi yapılmadan önce vekillikten azledildiğini, azilden sonra satış işlemini yaptığını, alıcı davacının da durumu bildiğini, satış vaadi sözleşmesinin hükümsüz olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Davalı malik ... de davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı ...'ün yetkisiz temsilci olarak düzenlediği satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil davasının reddine, tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş; hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dosya içerisindeki belge ve delillere göre; malik ...’in, dava konusu taşınmazların satış yetkisini veren 25.9.1995 tarihli vekaletname ile davalı ...’ü vekil tayin ettiği, 26.9.1995 tarihli azilname ile bu defa gördüğü lüzum üzerine ...’ü vekillikten azlettiği, 9.10.1995 tarihli noterden düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile vekil ...’ün dava konusu taşınmazın davacı ...’ye satışını vaat ettiği anlaşılmıştır....
Noterliğinde 11.12.2017 tarihli ve ... yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin sözleşme hükümleri kapsamında, ödeme planına uygun bir şekilde gerekli ödemeleri davalıya yaptığını, ancak davalının müvekkili şirkete taşınmazların devrini gerçekleştirilmediğini bunun üzerine müvekkil tarafından davalıya keşide edilen 04.02.2019 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmenin haklı olarak tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin sözleşmenin 14. maddesinde ön görülen alıcının satış vaadi sözleşmesinden dönme hakkı kapsamında sözleşmeden döndüğünü, anılan maddede belirtilen tutarların ödenen bedelden mahsup ederek kalan bedelin iadesini talep ettiğini, davalının bu talebi karşılıksız bırakması üzerine, sözleşme hükümleri uyarınca mahsup edilmesi gereken tüm kalemler düşürülerek belirlenen 1.300.267,37 USD asıl alacak ve ferileri üzerinden davalı aleyhine İstanbul ... İcra Dairesi'nin ......
Noterliğinin 07/08/2018 tarih 24780 yevmiye nolu ihtarı ile 25/12/2014 tarih ve 12710 nolu devre mülk satış vaadi sözleşmesi düzenlediklerini, sözleşme gereği davalı şirkete 10.500,00 TL ödediğini, ancak davalı edimini yerine getirmediğinden bahisle, 25/12/2014 tarih ve 12710 nolu devre mülk satış vaadi sözleşmesi feshine, davalı şirkete ödemiş olduğu 10.500,00 TL'nin ödeme tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tarafına iadesine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2021/9609 Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptalini istediği icra takibinde alacak sebebi olarak; Bulgurlu, 2405, 2403, 2399 adalardaki ödenen hisse satış bedellerinin ifa edilememesinden dolayı iadesi yazdığını, dava dilekçesinde de; Bulgurlu, 2405, 2403, 2399 adalardaki hisseler için taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığı ve icra takibinin sözleşme kapsamında bedel iadesi için olduğu açıklandığı, davacıların alacağına ve icra takibine dayanak olduğunu belirttiği sözleşmenin Üsküdar 1. Noterliği 14.08.2015 Tarih, 15640 Yevmiye Nolu Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi olduğunu, dava dilekçesinde de alacağın sebebinin satış vaadi sözleşmesi doğrultusunda ödenen bedelin iadesi olduğunu, müvekkillerinin satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığını, Üsküdar 1....
Birleşen davada davalılar vekili, davacı şirket ile satış vaadinden doğan haklarını müvekkili şirkete devreden diğer davalı arasında İzmir 21. Noterliği’nin 15.12.2017 tarihli ve 42568 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin imzalandığını, davalı ...'ın bu sözleşmeden doğan haklarını İzmir 21....
HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Taşınmaz Satış Vaadine Dayalı Olarak Alacak istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı tarafça taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak alacak talebinde bulunulmaktadır. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2021 tarihinden itibaren geçerli 431 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 6. Hukuk Dairesi iş bölümünün 14. maddesinde; "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," ve 15. maddesinde; "Kararı veren mahkemenin sıfatına, nitelendirmesine ve sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, geçersiz sözleşmeden kaynaklanan (sebepsiz zenginleşmeden) (TBK m. 77 ila 82) davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenlemeler yer almıştır....