Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, dosyadaki Adli Tıp Kurumu raporuna göre murisin işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu, muris tarafından yapılan işlemin saklı payları zedeleme kastıyla yapılmadığı, murisin davalı hesabına virman yaptığı 2.200.000,00 TL'den davacının miras hissesine düşen miktarın davalı tarafından davacıya ödendiği, murisin henüz tasarruf edilmeyen taşınmazlarının bulunduğu, cenaze ve defin giderleriyle murise ait taşınmazların vergi borçları da davalı tarafından karşılandığından tenkise tabi bir tasarrufun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, mirasta denkleştirme olmazsa tenkis nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir. Mirasçılar murisin malvarlığı içerisinde bulunan hak ve malları hakkı olmadan elinde bulunduran kişilere karşı bunları geri alabilmek amacıyla dava açabilirler....

    ne ödenmesi gerektiğinin tespitine; her iki hayat sigorta poliçelerinden doğan 15.000,00 TL vefat teminatı bedelinden murisin her iki tüketici kredisi borçları olan 3.600,00 TL'nin davalı sigorta şirketince bankaya ödenmesi gerektiğinin tespiti ile (3.600,00 TL mahsup edildiğinde) bakiyesi olan 11.400,00 TL'nin vefat tazminatı olarak davalı ...nden yasal faiziyle birlikte tahsiline; davacıların murisine kullandırılan her iki tüketici/ihtiyaç kredileri nedeniyle davalı ... Bankası A.Ş'ne borçlu olmadıklarının tespitine; hayat sigortası poliçeleri nedeniyle murisin ölüm tarihi olan 05.09.2O12 tarihinden sonra mirasçılar tarafından davalı bankaya ödenmemesi gereken ancak bankanın icra tehdidi ile tüketici kredileri borcu olarak ödenen 1.976,10 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı ... Bankası A.Ş.'nden istirdadına karar verilmesini talep etmiştir....

      Maddesi hükmüne göre alacak 10 yıllık zaman aşımına tabidir....

      Somut olayda; davaya konu su aboneliğinin davalıların murisi adına kayıtlı olduğu, murisin ise 1999 yılında vefat ettiği, bu tarihten sonraki tüketimlerin ise dava dışı 3. kişiler tarafından yapıldığı ancak 3. kişilerin tüketimleri davalıların murisi adına olan abonelik üzerinden yaptıkları hususu tarafların da kabulündedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; aboneliği iptal ettirmedikçe aynı abonelik üzerinden 3. kişilerin kullandığı su bedelinden abonenin ya da mirası reddetmemiş olan abonenin mirasçılarının sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır. Murisin, borcundan mirasçıların sorumluluklarını düzenleyen 4721 Sayılı TMK'nun ilgili hükümlerini inceleyecek olursak; 4721 Sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 599. maddesine göre; “Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar....

        Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir....

        Çünkü mirasçılar murisinin boçlarından müteselsilen sorumludur ( TMK md. 641 ) ve alacaklı alacağının tümünü mirasçıların ( müteselsil borçluların) birinden veya birkaçından isteyebilir. ( TBK md. 163). Bu durumda davalı konumundaki mirasçılar arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Bu durumlar karşısında, murisin yaptığı borçlanmadan kaynaklanan alacağın tahsili için bir veya birkaç mirasçı hakkında, icra takibine geçilebilir ve itiraz üzerine itiraz eden mirascı aleyhine itirazın iptali davası açılabilir....

          Mahkemece; mirasçılar arasında terekeden kaynaklanan borç nedeniyle zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğu, icra takibinin tüm mirasçılara karşı yöneltilmesi gerektiği, ortada geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; murisin su kullanım borcundan dolayı mirasçısına karşı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Murisin, borcundan mirasçıların sorumluluklarını düzenleyen 4721 Sayılı TMK'nun ilgili hükümlerini inceleyecek olursak; 4721 Sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 599. maddesine göre; “Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak Uyuşmazlık Sigorta Şirketi tarafından ödenen zararın rucuen tahsili istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay ( 17. ) Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              ın 29.10.2011 tarihinde öldüğünü, geriye mirasçı olarak davacıların kaldığını, murisin borcundan kaynaklı olarak davalı tarafından davacılar aleyhine Aydın 3. İcra Dairesinin 2015/30362 E. sayılı dosyasıyla ilamlı takip başlatıldığını, miras bırakanın terekesinin borca batık olduğunu beyanla mirasın hükmen reddinin tespitini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında görülen kamulaştırma bedel tespit ve tescil davası ile ilgili olarak davalı idarenin rücuen alacak hakkının doğduğunu, alacağın tahsili amacıyla davacılar aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, davacıların faiz yönünden takibe itiraz ettiklerini, asıl alacağa itirazlarının bulunmadığını, gerek kamulaştırma bedel tespit ve tescil, gerekse icra hukuk mahkemesinde görülen davada muris ...'...

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -KARAR- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı Kararı'nın dayanağı olan 2797 sayılı Yargıtay Yasası'nın 6545 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 14/2-a bendinde, daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme de gözetilerek temyizin kapsamının esas alınacağı öngörülmüştür. Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; sigorta hukukundan kaynaklı rucuen alacak istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Yüksek 17. Hukuk Dairesi'nin görevi kapsamındadır. Bu durumda, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu