Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/12/2021 NUMARASI : 2020/110 ESAS, 2021/366 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Murisin Ödenen Borcundan Kaynaklı, Mirasçılar Arasındaki Rucuen Alacak İstemli) KARAR : Çarşamba 2....

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin bütün, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalıların mirasçılık hisseleri oranında murisin borcundan dolayı sorumlu olacakları belirtilerek; davalıların sorumlu oldukları miktarlar hesaplanmış, mahkemece de bu miktarlar üzerinden tahsili cihetine gidilmiştir. Oysa, Dairemizin, ilk bozması olan 30.10.2006 tarih ve 2006/14149 E.-2006/13691 K.sayılı ilamında belirtildiği gibi, murisin borçlarından mirasçılar şahsen (TMK'nun md.699) ve müteselsil olarak (TMK'nun md.641) sorumludurlar. Bu nedenle, murisin borcundan kaynaklı davanın tüm mirasçılara yöneltilmesi gerekmez....

    Çünkü mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahiptirler ve terekeye ait bütün mal ve haklar üzerinde birlikte tasarruf edebilirler.(TMK m. 640, 702). (b) Tereke ile ilgili olup konusu para alacağı olan davaların bütün mirasçılara (mirasçıların hepsine) karşı açılması zorunlu değildir; bir mirasçıya karşı da alacak davası açılabilir. Çünkü mirasçılar murisin borçlarından müteselsilen sorumludur (TMK m.641) ve alacaklı müteselsil borçluların birinden borcun tamamını isteyebilir (TBK m.163). (Bakınız: Prof. Dr. Baki KURU, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, s.116-117.) Hal böyle olunca, murisin para borcundan dolayı mirasçılardan biri olarak müteselsilen sorumlu olan ve hakkında icra takibi yapılan davacının kendisini savunmak için kendi başına ve diğer mirasçılara ihtiyaç duymaksızın menfi tespit davası açmasında hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır....

      İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T3 vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu alacağa ilişkin diğer davalılar yönünden miras payları oranında sorumluluğa hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, dava konusu alacak davalıların murisi Halise Yamurluklu'nun vefatından önce Ali Er adlı şahsın çekmiş olduğu krediye kefil olması nedeni ile doğmuş murisin terekesine ait bir borç olduğunu, terekeye ait borçların sorumluluğunda TMK.nun ilgili hükmü gereğince üçüncü kişilere karşı bütün varislerin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, ancak birbirlerine karşı sorumluluklarının ise miras payları oranında olup, iş bu davada alacağın muris borcundan kaynaklı olduğunu, yani tereke borcu olduğu hususunda tartışma olmadığını, ancak mahkemenin gerekçeli kararında davacı yönünden alacak miktarını sadece davalı T3 üzerinde bırakarak karar ve hüküm kurmuş olmasının hatalı olduğunu, tereke borcu olduğu hususunda tartışma olmamasına rağmen diğer...

      rayiç değeri olduğu, rayiç değerin ise 12.180,00 TL ye tekabül ettiği; davalı mirasçının veraset ilamındaki pay dağılımına göre murisin borcundan 1/3 oranında sorumlu olduğu gerekçesiyle, davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, terditli talebinin kısmen kabulü ile 4.060,00 TL nin dava tarihi olan 09/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

        Oysa davacı, ölen davalı murisin mirasçısı olarak murisin borcundan sorumlu olduğuna göre, davacının talep ettiği miktardan davacının miras payına karşılık gelen miktar düşülerek kalan miktara hükmedilmesi gerekir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda birinci bent gereğince temyiz eden davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 1.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          İcra Müdürlüğünün 2013/7258 E. sayılı dosyası ile yapılan takibe istinaden davacının icra takip tarihi itibariyle davalılardan tüketici kredisinden kaynaklanan 8.393,81 TL'si asıl alacak 57,22 TL işlemiş faiz, 2,86 TL'si BSMV, kredi kartı borcundan kaynaklanan 272,15 TL'si asıl alacak, 0,22 TL'si işlemiş faiz, 0,01 TL BSMV olmak üzere toplam 9.726,27 TL alacağının bulunduğu, murisin vefatından sonra keşide edilen ihtarnamelere hiçbir itiraz ve beyanda bulunmadan ihtarnameleri tebliğ aldığı, hayat sigortasının ayrı dava konusu olduğu sonucuna varılarak davacının davasının kabulü ile inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kredi kartı ve tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, itirazın iptali davası 21/11/2014 tarihinde açılmıştır....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki dava, kasko sigortasından kaynaklı rucuen alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 07.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              .-2015/9800K. sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından borçlu ... hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinin kesinleşmesinden sonra adı geçen borçlunun ölümü üzerine muhtıra tebliğ edilmek suretiyle kendilerine yönelinen mirasçıların,murisin ölümü tarihinde aczinin açıkça belli olduğunu,bu halde TMK.'nun 605/2. maddesi hükmü uyarınca mirasbırakanın mirasını reddetmiş sayıldıklarından murisin borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurdukları görülmektedir. İİK.'...

                Bu hüküm çerçevesinde, mirasın hükmen reddi bir süreye tabi olmayıp, mirasçılar, alacaklılara karşı açacakları tespit davası ile terekenin borca batık olduğunun tespitini her zaman isteyebilecekleri gibi, mirasçılara karşı açılacak davada defi olarak da her zaman terekenin borca batık olduğu ileri sürülebilecektir. Davalılar vekili savunmalarında murisin pasifinin aktifinden fazla olduğunu ve borca batık olduğunu, bu nedenle mirasın hükmen reddi hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunmuş, mahkemece ölüm tarihindeki murisin varlığı hususunda bir takım araştırmalar yapılmış ise de terekenin borca batık olup olmadığı, murisin aciz içinde ise mirasın hükmen reddi şartlarının var olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu