Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.   Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.       ...

    İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda araçta gizli ayıpların mevcut olduğunun belirtildiğini, ayıbın giderilmesi için 15.000,00 TL masraf öngörüldüğünü, ayrıca 2.el değerininde düşeceğinin belirtildiğini, ancak bu yönde bir tutar belirtilmediğini, mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı mal satışı iddiasına dayalı ayıplı malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talepli davadır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle; davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2021/175 Esas KARAR NO : 2021/554 DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 15/02/2018 KARAR TARİHİ : 16/07/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili, davacının ...model... marka aracı dava dışı ...'ye sattığını, alıcının malın ayıplı olduğu gerekçesiyle davacı aleyhine Ankara ...Tüketici Mahkemesinde dava açtığını ve davanın davalı ... Otomotiv... A.Ş.'ye ihbar edildiğini, yapılan yargılama sonunda mahkemece aracın satıcı olan davacıya iadesiyle 43.047,00 TL'nin ...'ye ödenmesine karar verildiğini, davacı tarafından ödenen tutarın aracı davacıya satan davalı ... Otomotiv... A.Ş.'den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Mahkemece, davacının ticari sayılan bir iş yürütmekte olduğu ve dava konusu ticari aracı bu işte kullandığı, buna göre tüketici sıfatının bulunmadığı, dava konusu araçta üretimden kaynaklı açık veya gizli ayıp bulunmadığı, aracın onarım için servise tesliminden sonra makul süre içinde tamirin tamamlanmadığı, ayıplı hizmetin bulunduğu ve bundan davalı ... ... AŞ 'nin sorumlu tutulamayacağı, davacının onarım süresi içinde ticari faaliyetini sürdürmesi için başka bir araç kullanmak zorunda kaldığı, kiralama nedeniyle maddi zararının oluştuğu, dava konusu ayıplı hizmetin davacının kişilik haklarına zarar verici nitelikte olmadığı, manevi tazminat talebinin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine ilişkin talebin reddine, tamir süresinin uzadığı iddiasına dayalı talep yönünden ... AŞ hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, 2.000 TL maddi tazminatın davalı ... ......

        Mahkemece ayıp iddiasına ilişkin olarak söz konusu medikal ürünleri ameliyatlarda kullanan doktordan 02.09.2019 tarihli rapor alınmış ve bu rapor hükme esas alınmış ise de raporu düzenleyen doktorun hastane çalışanı ve ayrıca medikal malzemeyi kullanan kişi olması nedeniyle bu rapor hükme esas alınamaz. Mahkemece medikal konusunda uzman bilirkişi ve mali müşavirden taraf defterleri de incelenmek suretiyle uyuşmazlığı çözecek şekilde rapor alınması gerekirken yetersiz ve eksik incelemeye dayalı rapora dayalı olarak ürünün ayıplı olduğu sonucuna varılarak davanın kabulü doğru görülmemiştir....

          Davalı vekili, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, davacı aleyhine dava dışı şahıs tarafından açılan ve görülen davanında müvekkiline ihbar edilmediğini, malın ayıplı olmadığını, bandın tekstil ambalajında kullanılacağının müvekkiline bildirilmediğini, davacını kusurunun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, ayıp iddiasına dayalı olarak açılan davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığı, süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

            Davalı ..... vekili, öncelikle davanın husumet yokluğu nedeni ile reddini, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin iddialarının aksine üründeki ayıp ve hataların davacı şirketin nakliye ve depolama şartlarının uygun olmamasından kaynaklandığını, ... ...İl ...nün 02/03/2011 tarihli raporunda her ne kadar ...f-maya değerlerinin olması gerekenin altında olduğu belirtilmiş ise de bu değerlerin aşağı olmasının davaya konu sorunların meydana gelmesinde etkili olamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu maldaki ayıbın açık ayıp olduğu, TTK. m. 25/3’de öngörülen 2 ve 8 günlük sürelerde ayıp ihbarında bulunulmadığı, davacının dava konusu malı kabul etmiş sayılması gerektiği, sonradan bu malın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak davalılardan zarar, tazminat ve alacak talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine dair hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Birleşen dava ise, ayıplı mal tesliminden dolayı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamından ve tarafların dosya içeriğinde yer alan yazışmalarından 1. parti malın ayıplı olduğu, ayıbın süresinde satıcıya ihbar edildiği anlaşılmaktadır. İcra takibine konu olan faturada gösterilen 14.700 kg malın da 1. partide ayıplı çıkan malın yerine tazmin amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda asıl dava davacısı satıcı, icra takibinde konu yaptığı mal bedelini isteyemez. Birleşen davaya gelince ise, davalı alıcı malın muayene edilmesi için yaptığı olağan harcamaları satıcıdan isteyemez. Bu nedenle birleşen davanın da reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....

                seramiklerin adliye bahçesine getirilen 2 adet seramik ve dava dilekçesi ekine konulan fotoğraflardan anlaşıldığı üzere davacı vekilinin beyanına göre 68,04m2 beyaz ve 12,90m2 kirli beyaz olduğu ve dava konusu seramiklerin renk olarak birbirlerini tutmadığı için ayıplı olduğu, ayıplı ise gizli ya da açık ayıplı olup olmadığı; Ayıplı olan 12,90m2 seramiğin gözle bakıldığında çok bariz olarak belli olduğundan açık ayıplı olduğu, Ayıplı olduğu iddia edilen seramiklerin bedeli; ayıplı olan 12,90m2 seramik bedeli 12,90 x 254,237 = 3.279,66.-TL + KDV = 3.870,00....

                  Bu durumda mahkemece davaya konu edilen malın üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak, ayıplı olup olmadıkları ve ayıplı ise ayıbın niteliği konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, ayıplı olduğunun saptanması halinde belirtilen yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacı yanca süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı tartışılıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmediği gibi ayıbın tespiti ve niteliği teknik bilgi ve incelemeyi gerektirdiğinden mahkeme hakiminin kendisini bilirkişi yerine koyarak bu konuda değerlendirme yapması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu