Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

sayılı kararda; davacı tarafından, öz kaynakları kullanılmak suretiyle inşa edilerek şirket aktifine kaydedilen taşınmazın 1997 yılından satış tarihine kadar çeşitli tarihler aralığında bir kısmının şirket ihtiyacında kullanıldığı, bir kısmının ise kiraya verilerek şirkete gelir elde edildiği, davacının söz konusu taşınmaz satışından başka, taşınmaz alım-satımı faaliyetinde bulunduğuna dair idarece yapılmış bir tespit bulunmadığı anlaşıldığından, sırf ana sözleşmesinde taşınmaz alım-satımı yapılabileceğine dair hüküm bulunması, tek başına, taşınmaz ticareti ile uğraşıldığını göstermeyeceği gibi, bu taşınmazın 2016 yılında satışının yapılması da taşınmaz ticareti ile uğraşılmasına imkan verecek yoğunlukta devamlılık arz eden bir işlem olarak değerlendirilemeyeceğinden, davacı şirketin aktifine kayıtlı taşınmaz satışından elde edilen kazancın %75'inin Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, tesis edilen dava konusu işlemde hukuka...

    İcra Müdürlüğü'nün 2014/1618 sayılı dosyasındaki alacak nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, ayıplı ürün satışından kaynaklı başlatılan takip nedeniyle menfi tespit ve manevi tazminat istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiş, mahkemece davanın kabulü ile ... 9. İcra Müdürlüğü'nün 2014/1618 sayılı dosyasındaki alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) Hükmün kapsamı başlıklı 297. maddesinde; "hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı" düzenlenmesine yer verilmiştir....

      , dava konusu taşınmazın 09/07/2012 tarihinde alındığı, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 2018/219 Esas 2019/2481 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, davalının kişisel malı niteliğindeki taşınmazın satışından elde edilen gelirin davalı tarafından başka bir yerde kullanıldığının davacı tarafça iddia ve ispat edilemediği, hayatın olağan akışına göre kişisel mal niteliğindeki taşınmaz satıldıktan hemen sonra yeni bir taşınmaz alınmasının beklenemeyeceği, piyasa koşulları, tarafların haline münasip bir ev için makul süre araştırma yapabilecekleri gözetilerek davalının kişisel malı niteliğindeki işbu taşınmazın satışından elde edilen gelirin dava konusu taşınmazın alımında kullanıldığının kabul edilmesi gerektiği, buna göre, kişisel mal niteliğindeki taşınmazda keşif yapılmak suretiyle taşınmazın satıldığı tarihteki değeri belirlendikten sonra satışından elde edilen gelirin dava konusu taşınmazın alım tarihi itibariyle güncellenmiş karşılığı belirlenerek bu miktarın dava konusu taşınmazın...

      Davalı aleyhine başlatılan takipte 106.000,00 TL sözleşmeden kaynaklı alacak, 39.911,18 TL ise işlemiş faiz istenilmiştir. Davacı tarafça sunulan dava dilekçesinde 106.000.00 TL asıl alacak harca esas değer göstgerilerek bu değer üzerinden dava harçlandırılmış, konu başlıklı bölümde olmak üzere neticei talep kısmında ise davalının aleyhine başlatılan Konya 12.İcra Müdürlüğü'nün 2019/12227 Esas Sayılı dosyasına yaptığı asıl alacak ile tüm ferilere ilişkin itirazlarının iptali istenilmiştir. Bu halde uyuşmazlığın değeri takip çıkış miktarı olan 145.911,18 TL kadardır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava tapulu taşınmazın harici satışından kaynaklı, ödemenin iadesi ve yapılan masrafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'ne ait olup, görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 19/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava taşınmaz satışından kaynaklı bakiye alacağın tahsiline yönelik itirazın iptaline ilişkindir. Taraflar arasındaki davaya konu 05.04.2012 tarihli protokolde taşınmaz bedelinin ödeme koşulları açıkça belirtilmiştir. Protokolde satış ile ilgili faturanın düzenlenmesinden sonra ödemenin yapılacağına dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Taşınmaz satışının devri resmi olarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca protokoldeki ödemeyle ilgili diğer koşullarda davacı tarafından yerine getirilmiştir. Fatura düzenlenmesi VUK hükümlerine tabi olup, sözleşmeye uygun fatura düzenlenmemesi malın bedelini talep etme hakkını ortadan kaldırmaz. Mahkemece tüm bu hususlar dikkate alınmadan yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 31/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Uyuşmazlığa konu "İstanbul ili Tuzla ilçesi, … Köyü, … ada … parsel, … ada … parsel, … ada … parsel ve … ada … parsel" deki hissenin, … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı, muris muvazaasından kaynaklı tapu iptali ve tescili davasına ilişkin kararına istinaden tapuya tescil edildiği, söz konusu taşınmazların Tuzla Tapu Müdürlüğü'nün … tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile satışının gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı olayda, miras yoluyla yani ivazsız bir şekilde intikal eden taşınmaz satışından elde edilen kazanç 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80. maddesine göre gelir vergisine tabi olmadığından davacı adına değer artış kazancı bildiriminde bulunmadığından bahisle takdir komisyonu kararına istinaden yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu cezalı vergi kaldırılmıştır....

            Yatırım A.Ş. firması da, sermayesinin onda birini aşan bir bedel ile bir taşınmaz devralmasına rağmen, TTK m. 356 hükmüne aykırı şekilde, genel kurul kararı almamış ve ticaret siciline tescil ettirmediğini, iki firma arasında yapılan bu taşınmaz devir işlemi; muvazaalı olduğu kadar TTK m. 356 hükmü ile TTK m. 408 hükmüne açıkça aykırı olarak yapılmış ve geçersiz/batıl/kesin hükümsüz olduğunu, taşınmaz satışından gelen ve ... A.Ş. firmasının kasasına giren 245,5 milyon TL para, şirket kasasında tutulması, nemalandırılması, kar payları varsa genel kurul yapılıp dağıtılması gerekirken, şirket yöneticisi...tarafından şahsi menfaatleri için kullanıldığını,...A.Ş. ile ... A.Ş. arasında gerçekleşen taşınmaz devri, muvazaa nedeniyle geçerli olmadığını, bu geçersizlik dolayısıyla taşınmazın ... A.Ş.’nin malvarlığında kaldığının kabulü gerektiğini, davamızın kabulüne, İstanbul ili, Beşiktaş İlçesi, Bebek Mahallesi, ......

              Poliçenin lehtara verildiği anda gerekli unsurları ihtiva etmemesi hâlinde geçersiz olur. Poliçenin tesliminden sonra, kısmen hasara uğratılması (yırtılması, silinmesi, çizilip karalanması vs) suretiyle esaslı unsurlarından birisini kaybetmesi hâlinde de poliçe geçersiz olur. Şekli unsurları tamam olan ve tedavüldeki senede bazı ilaveler yapılabilir veya bazı kayıtlar silinip, karalanabilir. Senet metni üzerinde yapılan tahrifat poliçe kelimesine, bedele, vade, keşide tarihine, ödeme, keşide yerine, lehtarın ismine vb. ilişkin olabilir. Şeklen geçersiz bir poliçenin eksik unsurlarının sonra tamamlanması veya geçerli bir poliçe metninden bazı unsuların çıkarılması suretiyle değiştirilmesi mümkün olup, eksikliğin tamamlanmasıyla geçersiz senet geçerli hâle gelir bu andan sonra imzalayanlar yeni metin gereğince sorumlu olurlar. Ancak bu hâlde önceki imza sahiplerini sorumlu tutmak mümkün değildir, zira senedin tamamlanması geriye doğru etkili olmaz....

                Esas 2013/4978 Karar sayalı ilamı ile davalı borçlu tarafından hem davalı Mehmet’e hem de bu davalı ile ortak olduğu belirtilen ve Dairemiz ... esas sayılı dosyasında 3. kişi konumundaki ... ’ye taşınmaz sattığı ve taşınmaz bedellerinin bir kısmının, davalı Mehmet ve adı geçen Haciosman’ın ortak olduğu şirket tarafından gönderildiği ileri sürülmüş olmasına rağmen bu savunma üzerinde durulmamış ve borçlu ile adı geçen şirket arasında bu taşınmaz satışının dışında bir ilişkinin bulunup bulunmadığı bu suretle gönderilen paranın taşınmaz satışından başka bir nedenle yapılmış olup olmadığı araştırılmadığı, hal böyle olunca davalı Mehmet’in savunması üzerinde durularak borçlu ile Dairemiz ... esas sayılı dosyasındaki 3. kişi Haciosman’ın birlikte borçludan kaç adet taşınmaz aldığı ve taşınmaz değerleri ile ödenen paraların birbiri ile uyumlu olup olmadığı, borçludan birlikte taşınmaz aldıkları belirlendiği takdirde ve para gönderen şirket ile borçlu Bekir arasında da taşınmazın satışından başka...

                  UYAP Entegrasyonu