Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

iştiraki, deniz kazaları, deniz taşımaları), sigorta (hayat, mal, sorumluluk ve deniz sigortaları) ve ilişkilerinden ve sigorta sözleşmesinden kaynaklanan prim alacaklarına ilişkin davalar ile 6098 sayılı TBK'nın 520 vd. maddelerinde düzenlenen simsarlık (tellallık) sözleşmesinden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar,'' şeklinde sayılan işlerinden olduğu gözetildiğinde bu daireler tarafından bakılmak üzere HMK 352. maddesine göre dosyanın görevli daireye gönderilmesi gerekmiştir....

Zira Dairemize ait iş bölümü kurallarının 1. maddesinin hatırlatma bölümünde "b) Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup, bu sözleşmeden kaynaklanan haksız eylem nedeniyle açılan davalar sonucu verilen hüküm ve kararların istinaf inceleme görevi 6. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır," şeklindeki hüküm dikkate alındığında da yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklı haksız fiil talepli bu davanın istinaf incelemesinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'ne ilişkin iş bölümü kurallarının 32. maddesinde "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar" bakımından yani sözleşme ilişkisinden kaynaklanan ve özel olarak bir dairenin görev alınında kalmayan davaların 6....

ın eylemine iştirakinden) mahkûmiyetine, ırza geçme suçundan beraatine ( sanık ...'ın eylemine işitakten), aralarında evlenme akdi olmaksızın evlenmenin dini merasimini yapma suçundan mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanık ...'ın ırza geçme ve hürriyeti tahdit suçlarından beraatine, ırza geçme suçundan (sanık ...'ın eylemine iştirakten) mahkûmiyetine, kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, aralarında evlenme akdi olmaksızın evlenmenin dini merasimini yapma suçundan mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanık ...'nin hürriyeti tahdit ve ırza geçme suçlarından beraatine, kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, sanık ...'...

    'nın vekaletine sahip olduğu, vekaletin bankalarda para çekme ve yatırma, şubelerde ve elektronik ortamda EFT yapma , faaliyet konusu alanlarda mükellefin tüm işlerini yapma, mükellef adına ticari mal alma ve satma, bedellerini tahsil etme, fatura fiş ve makbuzları tanzim ve imzalama yetkilerine dair olduğu, bu yetkilerin ve davacının işvereni adına bankadan para çektiği hususunun sahte fatura düzenleme fiiline iştirak edilmesi hususunu ispatlamaya yeter olduğu tespitlerine yer vermekte ise de, davacının mükellefin yanında çalışan olması, SGK bildirisinde iş tanımının mutemet olarak yapılması karşısında ilgili vekaletle verilen yetkilerin ticari hayat içeriğinde olağan olduğu, öte yandan yine işvereni adına davacının bankalarda para çekmesi işleminin de yine iş hayatı içerisinde olağan sayılması gereken bir davranış olduğu göz önüne alındığında, sadece anılan tespitlerle davacının sahte belge düzenleme fiilinde iştirakinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir...

      A.Ş’nin iştirakinden söz edilemeyeceği gözetilerek idari para cezasına yönelik itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle mercii İstanbul Anadolu 9. Sulh Ceza Hakimliğince itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 9. Sulh Ceza Hakimliğinin 07/12/2016 tarihli ve 2016/3988 değişik iş sayılı kararının CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, kabahatli hakkında uygulanan 20.01.2016 tarih, 10462 numaralı idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezasının kaldırılmasına, 18/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        ın maktüle yönelik eylemine iştirakinden bahsetmedikleri ve otopsi raporunda maktülün kafasında ölümüne neden olan yaranın dışında başkaca bir travma bulgusunun da tespit edilmediği dikkate alındığında, kardeşi Ulaş'ın peşinden olay yerine gelen sanık ...'ın maktülü kasten öldürme suçuna iştirak ettiği yönünde yeterli delil bulunmamasına bağlı olarak beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, bozmanın lehe mahiyetine göre sanığın TAHLİYESİNE, Üye ...'nin sanık ...'ın TCK'nun 39. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği yolundaki karşı oyu ile oyçokluğuyla 31/05/2016 gününde karar verildi. KARŞI OY: Sanık ...'...

          “Madde 64- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz. Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir....

            Hukuk Dairesi iş bölümünün 1. maddesinde; "6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer alan ticari işletme, ticaret sicili ve unvanı, haksız rekabet, ticari defterler, acente, şirketler (anonim, limited, kollektif ve komandit),kıymetli evrak (poliçe, bono, çek ve diğerleri), yolcu ve eşya taşıma, deniz ticareti (gemi, donatma iştiraki, deniz kazaları, deniz taşımaları), sigorta (hayat, mal, sorumluluk ve deniz sigortaları) ve ilişkilerinden ve sigorta sözleşmesinden kaynaklanan prim alacaklarına ilişkin davalar" şeklindeki düzenlemeler yer almıştır. Bu düzenlemeler karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'ne aittir. HMK 352/1 maddesinde ''Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir.'' hükmü öngörülmüştür....

            Gücünde Kararname’ye koşut olarak yapılan düzenleme 4956 sayılı Yasa ile eklenen ek geçici 18. madde ile getirilmiş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, 02.08.2003 tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurup 20.04.1982- 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgeleyen ve bu sürelere ilişkin prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeyen sigortalıların belgeledikleri sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği, 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların sigortalı olma niteliğini taşımaları halinde sigortalılık başlangıç tarihleri ile hak ve yükümlülüklerinin 04.10.2000 tarihinde başlayacağı hüküm altına alınmıştır. 5510 sayılı Yasa'nın “sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 7. maddesi ile “sigortalı bildirimi ve tescili” başlıklı 8. maddesinde, gelir vergisi yükümlüsü olanlar ile şahıs şirketlerinden kolektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma...

            Gücünde Kararname’ye koşut olarak yapılan düzenleme 4956 sayılı Yasa ile eklenen ek geçici 18. madde ile getirilmiş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, 02.08.2003 tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurup 20.04.1982- 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgeleyen ve bu sürelere ilişkin prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeyen sigortalıların belgeledikleri sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği, 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların sigortalı olma niteliğini taşımaları halinde sigortalılık başlangıç tarihleri ile hak ve yükümlülüklerinin 04.10.2000 tarihinde başlayacağı hüküm altına alınmıştır. 5510 sayılı Yasa'nın “sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 7. maddesi ile “sigortalı bildirimi ve tescili” başlıklı 8. maddesinde, gelir vergisi yükümlüsü olanlar ile şahıs şirketlerinden kolektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma...

            UYAP Entegrasyonu