Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Causa donandi ilkesi yani kazandırmanın bağışlama sebebiyle yapılmış olması; bağışlayanın bağışlanana kazandırmayı bir ivaz (karşılık) almaksızın, onu zenginleştirme amacıyla yapmasını ifade eder (Yavuz, C.: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 2002, s.222). Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de salt kazandırmanın bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Esasen bu nitelikteki kimi kazandırmalar Türk Borçlar Kanunu’nda örnekleme yoluyla sayılmıştır. Buna göre; “Henüz edinilmemiş olan bir haktan feragat etmek veya bir mirası reddetmek, bağışlama değildir. Ahlâki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz” (Türk Borçlar Kanunu m.285/2-3). Bu gibi kazandırmalarda amaç bağışlama değildir. Sözgelimi “ahlaki bir görevin yerine getirilmesi”, “eksik bir borcun ödenmesi”nde bağışlama (causa donadi) değil, ifa (causa solvendi) amacı güdülmektedir (Yavuz, s. 222-223)....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Temyize konu uyuşmazlık davacı ile davalı ... arasındaki bağışlama akdinden kaynaklanmasına göre, dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle, dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine, 29.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacının düğün merasiminde davalı kadına takılan ziynet eşyalarına ilişkin alacak talepleri yönünden yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın bağıştan rücu nedeniyle Borçlar Kanunu'ndan kaynaklandığı ve bu talepler yönünden görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkindir....

        ye sattığını belirterek, davalılar arasındaki 3.8.2007 tarihli tasarrufun 2008/3 Esas sayılı takip dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptalini talep etmiş, birleştirilen dava ile de aynı tasarrufun 2007/3782 Esas sayılı takip dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptalini istemiştir. Davalılar vekili, davacıya olan borcun davalı ...'nın kardeşi ...adına çektiği banka kredisi ile ödendiğini, satışın da davalı ...'in ağabeyi ...'ya olan borcu nedeniyle yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

          a devrettiğini, söz konusu tasarrufun İİK 278. maddesine göre bağışlama niteliğin de olduğunu, söz konusu tasarrufun alacaklıları ızrar kastı ile yapmış olduğundan İİK 280. maddi gereğince iptale tabi olduğunu, borcun doğum tarihinin tasarruftan önce olduğunu belirterek 15 parsel üzerindeki A1 blok 4. Normal kattaki 10 nolu bağımsız bölüm üzerinde ... 13. İcra Müdürlüğünün 2012/854 sayılı dosyasından alacağı karşılayacak miktarda haciz ve satışına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, müvekkili ile diğer davalı arasındaki tasarruf işleminin bağışlama olmadığını, tam iki taraflı bir satım sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin davalı ...'...

            Hukukumuzdaki sözleşme serbestisi ilkesi gereğince de kocanın yüklenmiş olduğu edimini yahut bağışlama yönündeki vaadini koca dışında bir üçüncü kişinin de üstlenmesine engel bulunmamaktadır. Ancak mehri müeccel, ileriye yönelik bağışlama vaadi niteliğinde olduğundan, koca dışında üçüncü kişinin durumu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 128. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun BK 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK'nın 288. (BK’nın 238.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir.Somut olaya gelince; davacılar tarafından dosyaya sunulan 30.04.2010 tarihli “mehir senedi” başlıklı belgede sayılan mallar arasında çekişme konusu taşınmazların yer almadığı, sözleşmenin ise davacı Habib Güngör ile davalı arasında düzenlendiği anlaşılmaktadır.Bu nedenle dava konusu taşınmazlarla ilgili iddianın 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanması zorunludur....

              Davalı ... vekili, taşınmazın iyiniyetle ve gerçek bedeliyle alındığını, davacının alacağının gerçek bir alacak olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... tebligata rağmen savunma yapmamıştır. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalı borçlu ile çocukları arasında yapılan satış işleminin İİK.nun 278/3-1 madde gereğince bağışlama hükmünde, davalı 4. Kişi Hasan ve ...'in borçlunun amacını ve durumunu bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK.nun 280.madde gereğince davanın kabulüne takip konusu alacak miktarıyla sınırlı olmak üzere dava konusu tasarrufların iptaline, davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiş, hüküm davacı, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK.nun 277. Ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

                Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre,borçlu ile diğer davalı arasında enişte-kayın düzeyinde akrabalık bulunduğundan İİK 278.madde kapsamında yapılan ivazlı tasarrufun bağışlama hükmünde olması nedeniyle iptale tabi olduğu, alacağın gerçek bir alacak olmadığı iddiasının bu davada araştırılamıyacağı, öne sürülen iddianın davacı ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğu yönünde olmadığı,ancak menfi tesbit davasına konu olabileceği, bu konuda açılmış bir dava bulunmadığı, dava devam ederken böyle bir dava açılmış olsa bile açılacak davanın tasarrufun iptali davasından sonra açılmış olması nedeniyle bekletici mesele dahi yapılamıyacağı gerekçesiyle davanın kabülüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

                  Ancak mahkemece borçlu Selim Kürbiz tarafından diğer davalı 3.kişi ...’e yapılan tasarrufun takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde yapılan tasarrufun tamamının iptaline karar verilmiş olması doğru değil bozma nedeni ise de bu yöndeki yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden kararın HUMK.nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekir. SONUÇ :Yukarda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1.bendinin sonundaki "tasarrufunun iptaline" tümcesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine ‘tasarrufun davacı alacaklının ... İcra Müdürlüğünün 2008/12688 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline" tümcesinin yazılarak hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 459,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına 15.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, İİK.nın 278/III-1 maddesi uyarınca baba ve kızı arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde olmasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak tasarrufun iptali davalarında karar harcı davacının takip konusu alacak miktarı ile tasarrufa konu malın gerçek değerinden hangisi daha az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekir. Harç kamu düzeni ile ilgili olmakla resen göz önüne alınır....

                      UYAP Entegrasyonu