Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi'ne ilişkin iş bölümü kurallarının 32. maddesinde "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar" bakımından yani sözleşme ilişkisinden kaynaklanan (TBK.nın 285 vd.maddeleri gereği bağışlama sözleşmesi) ve özel olarak bir dairenin görev alınında kalmayan davaların 6. Hukuk Dairesi'nce yapılması gerektiği noktasında genel bir iş bölümü hükmü de mevcuttur. Bu nedenlerle istinaf incelemesi görevinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu, Dairemizin görev alanı dışında kaldığı sonuç ve kanaatine varılmış, 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi uyarınca; Dairemizin görevsizliği ile dosyanın Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi, 6. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Vekilin selahiyetinin kapsamı ve yetkileri ve icazet ile ilgili düzenlemeler açıklandıktan sonra dava konusu olaya dönüldüğünde, davacı şirketin vekili olan ... isimli şahıs tarafından davacıya ait alacağın bir bölümünün bağışlanmasına ait işlemin davacıyı bağlayıp bağlamadığı değerlendirildiğinde; vekilin bağışlama yaptığı ve bu konuda kendisine özel yetki verilmediği hususu tartışmasızdır. Bu işlemden sonra bağışlama için davalı yanca işleme icazet verilip verilmediği konusunda davacıya bir uyarı yapılmamıştır. Ayrıca davacı şirketin BK’nın 38’nci maddesi doğrultusunda işleme icazet verdiğine dair dosyaya bir belge de ibraz olunmamıştır. O halde bağışlama için özel yetki gerektiği, bağışlamayı yapan vekile bu konuda özel yetki verilmediği ve sonradan davacı bağışlamaya onay da vermediğinden davalı bağışlamaya dayanarak ödemeden kaçınamaz....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ, TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava bağışlama sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 14. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,28.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      şeklinde bir şerh veya bilgiye ulaşılamadığı, katılanın senedin aksini ispat edecek yazılı bir delilinin olmadığı, bu nedenle taraflar arasında borç para vermeden kaynaklanan bir hukuki ilişkinin bulunup bulunmadığı, bu alışverişten kaynaklı katılanın sanıklara bir bono verip vermediği, vermiş ise bu bononun bedelsiz kalıp kalmadığı konusunda şüphe oluştuğu ve sanıkların savunmasının aksine mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak kesin delil elde edilemediği anlaşılmakla; sanıklar hakkında verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat hükmünün kanuna aykırı olduğuna ve eylemin suç teşkil ettiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 15/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Aile Mahkemesince; davacının talebinin mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi (mehri müeccel) niteliğinde mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp genel hükümlere dayalı (TBK m. 286 vd) bir alacak talebi niteliğinde olduğu, davaya genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarından biri davacıya evlilik nedeni ile hediye edilecek olan mehir senedinde gösterilen ve fakat teslim edilmediği iddia edilen mallara ilişkindir. Borcun kaynağı mehir senedi olduğuna göre uyuşmazlığı çözme hususunda görevli mahkemenin aile mahkemeleri olduğu gibi mehir senedinde yazılı malların teslim edildiği açıkça belirtildiğinden görev yönünden reddine, görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir....

        Davacının davaya konu aracı davalıya bağışladığına ilişkin bir bilgi veya belge olmadığı gibi, bağışı gösteren davranış veya iradenin varlığı da dosya kapsamından anlaşılamadığına göre, davaya konu aracın, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde, davalı tarafından satın alınarak adına tescil edildiği dolayısıyla davacının bu araç üzerinde edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı bulunduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK 285/3). Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....

            HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava; kooperatif üyeliği yoluyla edinilen taşınmaz hakkında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir....

              Bu nedenle ...’ye yapılan satışın bağışlama niteliğinde olduğu gözetilerek iptâli gerekir. Nevar ki, ...’de 30.03.1998 tarihinde taşınmazı...’e satarak devretmiş ve elinden çıkarmıştır. Bu nedenle davalı ... bedelle sorumlu tutulmalıdır. O halde mahkemece yapılacak iş, taşınmazın ...’nin elden çıkardığı 30.03.1998 tarihindeki gerçek değerinin bilirkişiden ek rapor alınarak saptamak, takipteki alacak ve ferileriyle sınırlı kalmak üzere saptanan gerçek değerin davalı ...’den tahsiline karar vermekten ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle hükme varılması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bent uyarınca kabulüyle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 05.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                -TL.karşılığı hibe motorini vermeyi taahhüt ettiğini, taahhüde güvenen müvekkilinin 3.kişilere ait taşınmaz üzerinde davalı lehine teminat ipoteği ve intifa hakkı tesis ettiğini, davalının bağışlama taahhüdünü yerine getirmediğinden sözleşmenin feshedildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, bağışlama taahhüdü borcu nedeniyle şimdilik 10.000.-TL.nin, davalının sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi nedeniyle oluşan zarar olarak 5.000.-TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, akdolunan sözleşme uyarınca davacının edimlerini yerine getirmediğini, müvekkiline borcunun bulunduğu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu