Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıbın söz konusu olması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacaktır. Ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ayıbın tespiti halinde alıcının sözleşmeyi fesih hakkı da bulunduğundan yani uyuşmazlık fesih sonucunu da doğurabileceğinden ticari satışlarda ayıp ihbarının TTK'nın 18. maddesinde öngörülen usulde ve şekilde yapılması ispat bakımından önem arzetmektedir. Yani davacı taraf süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı belgeler ile ispat etmelidir. Bilirkişi tespiti ile somut olayda, satım konusu ürünlerde ayıp bulunmadığı, davalı tarafça işe uygun malzeme alınmadığı, alınan malzemenin özellikleri ile kontrolünün yapılmadığı tespit edilmiştir....

    Maddesi incelendiğinde ise alıcının devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olduğu, alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılacağı, davacının iddiaları doğrultusunda davaya konu emtiadaki iddia edilen ayıbın nevisinin açık/aşikar ayıp olmakla davacının süresinde gerekli muayeneyi yapmadığı ve ihbarda da bulunmadığı, TTK 18/3 gereğince ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağının kanun tarafından belirlendiği ancak davacı tarafından isbat yükü üzerinde olmakla süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunun ispat olunamadığı, davaya konu emtianın --- tarihinde davacıya eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim edildiği , taraflar arasındaki arabuluculuk sürecinin --- başladığı ve anlaşamama olarak neticelendiği, huzurdaki davanın ise ---- tarihinde açıldığı anlaşılmakla, süresinde ayıp ihbarı...

      Davalı tarafça ayıp ihbarında bulunulduğu iddia olunan mail ise 12/09/2018 tarihli olup, davalının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı, malı ayıplı olarak kabul etmiş sayıldığı anlaşılmakla, davalının ayıp savunmasına itibar edilmemiştir. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 26/04/2018 tarihli faturaya konu ürünün teslim edildiği tarafların kabulünde olup, takibe konu diğer faturalar yönünden ise davalı tarafça ödeme dekontları sunulduğundan davanın 26/04/2018 tarihli fatura bedeli olan 9.403,94 TL yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafça davalının temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faize yönelik talebin reddine, alacak faturaya dayalı olup, belirlenebilir olduğundan asıl alacak üzerinden % 20'si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."...

        Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 14.12.2002 ilâ 24.12.2002 tarihleri arasında davalıya teslim olunan mamulün ayıplı olup olmadığı ve ayıplı ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Mahkemece TTK’nın 25.maddesinde gösterilen sürede ayıp ihbarının yapılmadığı gerekçesiyle dava sonuçlandırılmıştır. Oysa uyuşmazlık BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklandığından BK’nın 359.maddesi uyarınca iş sahibi, işlerin mutad cereyanına göre imkânını bulur bulmaz o şeyi muayene ve kusurları varsa bunları müteahhide bildirmeye mecburdur. Dava konusu olayda teslim olunan malların miktarının fazla olması ve muayenenin zaman alması karşısında ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerektiği gibi ayıp ihbarının yapılması şekle tâbi olmayıp şahitle de ispatlanması mümkün olup, dosyada ifadeleri alınan şahitlerin açıklamalarından ayıp ihbarının süresinde yapıldığı da anlaşılmaktadır....

          Mahkemece, aracın 12.4.2011 tarihinde teslim edilmesine rağmen iş makinesine ilişkin ilk arıza belgesinin 27.4.2011 tarihli olması nedeniyle davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, iş makinesindeki ayıbın “gizli ayıp” niteliğinde olup olmadığı konusunda mahkemece bir inceleme yapılmamıştır. Öte yandan araçtaki arızanın yetkili servise bildirilmesi hâlinde de ayıp ihbarının usulüne uygun şekilde yapıldığının kabulü gerekir. Ayrıca dosya içeriğindeki garanti belgesine göre, malın tesliminden itibaren 1 yıl veya 2000 saat boyunca meydana gelen arızaların garanti kapsamında olduğu da kabul edilmiş olup, davanın açıldığı tarih ise 8.7.2011’dir. Mahkemece bu yönler gözetilerek ayıp ihbar külfetinin yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

            Hukuk Dairesi'nin 23/06/2015 tarihli 2015/2748 Esas-2015/3608 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; davaya konu noksan ve kusurlu işlerin gizli ayıp niteliğinde olduğu kabul edilebiliyorsa, bu durumda sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Yasası'nın 126/4. maddesi yollamasıyla 125. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu süre eserin teslimi ile başlar. Mahkemece, olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresinin, ayıpların niteliğine yukarıdaki yasal düzenlemelere göre değerlendirilerek dava ve ıslah tarihleri itibariyle zamanaşımının dolmuş olup olmadığınnın tespiti ile karar verilmesi gerekirken açık ayıp-gizli ayıp ayrımı yapılmaksızın zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun dairemizce kabulü gerekmiştir....

              Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK'nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır....

                , likit, yanı unsurları borçlu tarafından kesilen ve ticari defterlerine kaydettiği faturalar ile önceden bilinen bir alacak olması ve kötü niyetle itiraz etmesi sebebiyle İ.İ.K. mad, 67/2 uyarınca % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine ve takibin devamına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

                Davacı adına kayıtlı araçta davaya konu edilecek nitelik arz eden bir ayıp/gizli ayıp söz konusu olmayıp, misli ile değişim için gerekli teknik ve yasal koşullar oluşmadığından bedel iadesi talebi haksız ve hukuka aykırıdır. Öncelikle ayıp ihbarı süreleri geçmiş olduğundan davanın usulden reddini talep ediyoruz. Bu talebimizin kabul edilmemesi durumunda dava konusu aracın ürün veya hizmet kaynaklı ayıplı olmaması, davacı tarafından var olduğu iddia edilen arızanın kullanım koşullarından kaynaklanması nedenleriyle gizli ayıp iddiası haksız ve hukuka aykırı olan davacının dayanaktan yoksun ve kötü niyetli davasının esastan reddine, tüm yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesi yönünde karar verilmesini.." talep etmiştir. Davalı ......

                  Somut olayda; aracın km'siyle satış tarihinden evvel oynandığı ve aracın bu hali ile davacıya satıldığı dosya içeriği ile sabit olup, söz konusu ayıp, mahiyeti itibariyle gizli ayıp kapsamında kalmaktadır. TBK 219/1 maddesi uyarınca alıcı, varlığını bilmediği ayıplardan dahi sorumludur. Bu bağlamda mahkemenin aracın gizli ayıplı olarak davacıya satıldığı yönündeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile sözleşmeden dönülmesi ve bedel iadesine ilişkin seçimlik hakkını değiştirerek , ayıp oranında indirim bedeli talep etmiştir. Yukarıda belirtilen Yargıtay uygulamasına göre mahkeme de gerekli gördüğü durumlarda hakkaniyet gereği seçimlik haklardan bedel iadesi veya ayıpsız misli ile değişim yerine ayıp oranında indirim bedeline resen hükmedebilmektedir. Ayıp oranında indirim bedelinin ise istikrar kazanmış Yargıtay içtihatları uyarınca nispi metoda göre hesaplanması gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu