Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, 4.643,12 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Tüm dosya kapsamından taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır ki, bu husus mahkemenin de taktirindedir. Davacı, davalı ile aralarında, 16.09.2011 tarihinde adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ancak davalının ortaklık bedelinin ödenmeden ortaklığın sona erdildiğini ileri sürerek adi ortaklığın fesih ve tasfiye ile koyduğu sermaye payının iadesini talep etmiş olmakla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; adi ortaklığın tasfiyesi hükümleri (TBK'nun 620 ve devamı maddeleri) gereğince ve 642.maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir....
alacak, birleşen dava adi ortaklık sözleşmesi uyarınca adi ortaklık katılım payı olarak verildiği ileri sürülen bedelin tahsili talep edilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/555 sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 28/10/2021 tarihinde tesis edilen ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi; DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 13/08/2009 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye göre yurt dışında yaşayan müvekkilinin ortaklık payı olarak davalıya 340.000 İsveç Kronu, 1.051,40 gram altın ve 2.500,00 Euro ödeme yaptığını, sözleşmeye göre adi ortaklıktan elde edilecek gelirin yarı yarıya paylaşılacağını, davalı tarafından aradan geçen 11 yılın sonunda adi ortaklığın kar miktarının 700.000 TL olarak gösterildiğini, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, davalının bu süreçte pek çok menkul ve gayrimenkul edindiğini , bir kısım işlemlerini başka şahıslar ve şirketler üzerinden yürüttüğünü, sermaye olarak konulan katkı payı...
örnekler içerisinde olduğunu, davalının ortaklıktan çıkmak için kullandığı, pay çokluğuna sahip olmasına rağmen kar payı dağıtımı yapılmasını engellediğini, şirketin mali durumunu işçilik, sigorta, vergi vb. şirket borçlarını dahi ödemeyecek duruma getirdiğini, neticeten; müvekkili haklı sebeple davalı ortaklığından çıkarılmasını, müvekkilinin ortaklıktan ayrılma akçesinin esas sermaye payının gerçek değerine göre bilirkişi marifetiyle hesaplanarak davalı şirketten tahsilini, müvekkilinin kâr payının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak davalı şirketten tahsilini, yargılama giderleri ve karsı vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir" şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dava, adi ortaklıktan kaynaklı alacak talebine ilişkindir....
Hal böyle olunca; mahkemece, davalı T1'ın iş akdine tabi olarak çalıştığı dönem ile adi ortaklıktaki dönemin de karşılaştırılması suretiyle ve yukarıda değinilen hususlar ışığında inceleme yapılarak, 6098 sayılı TBK.nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmak suretiyle TBK.nun 642 ve devamı maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanmasıyla uyuşmazlığın çözümlenmesi ve adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu sebeple davalı istinafının kabulü ile kararın HMK 353/1- a-6. maddesine göre kaldırılması gerekmişir....
e satıldığı, davacı tarafından 14/03/1997 ve 08/04/1997 tarihlerinden daha önce çıkartılan hisse senetlerinin yerine yeni hisse senetlerinin matbu edildiği, üç adet hisse senedinin zayi olduğu, bunların yerine geçen 061, 063, 065 numaralı hisse senetlerinin bulunduğu, bu nedenle davacının davalı şirkete sermayedar olup toplam 3 adet hisse senedi ile pay sahibi olduğu, pay defterinin tasdik tarihi 1974 yılı olup, tek hisse bedelinin 5.000 TL olmak üzere beş hissenin 25.000 TL bedel ile davacıya verildiği, bu yılda toplam sermaye tutarının 29.500 TL olduğu hisse senetlerine düşülen ve sermaye artışlarına ilişkin olan şerhlerden anlaşıldığı ve 1974 yılına ilişkin herhangi bir demirbaş, öz kaynak tespiti yapılmadığından davacının hisse payı sermaye ile oranlanmış ve davacının kuruluş esnasındaki hisse payı % 0,085 olarak tespit edildiği, dava konusu hisse senetlerinin iktisap yılı olan 1974 yılından dava tarihine kadar kâr payı talep etmeyen davacı tarafından son beş yılın kârını talep edebileceği...
Delillerin Değerlendirilmesi İle Hukuki Sebepler ve Gerekçe: Dava, Adi Ortalığın tespiti ile tasfiyesinden kaynaklı kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Denizli 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/12/2020 tarih ve 2020/212 Esas, 2020/343 Karar sayılı görevsizlik kararı istinaf edilmiş olmakla, Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/06/2020 tarih 564 ve 586 sayılı kararı gereğince güncellenen "daireler arası iş bölümü" uyarınca verilen hüküm ve kararların istinaf kanun yoluna başvuru incelemesinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince yapılması gerektiğinin düzenlendiği, dairemizin görevsiz olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı verilerek dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Niteliği gereği, adi ortaklıklar kişi ortaklıklarına dahildir, ortakların şahsı belirleyicidir. Adi ortaklık sözleşmesi iç ilişkide karşılıklı güvene ve iyiniyete dayanmaktadır. Ortaklar öteki sözleşmelerden tamamen farklı olarak, emeklerini ve sermayelerini ortak bir amaç için birleştirdiklerinden, aralarında sıkı bir işbirliği kurulmakta ve güvene dayanan bu işbirliği ilişkisi nedeniyle ortaklar birbirlerinin vekili gibi, ortaklık işlerinden dolayı özenle hareket etme, ortakları zarara uğratmamakla yükümlü tutulmuşlardır. Eldeki davada; kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile inşaatın yapılıp tamamlandığı ve taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....
Davacı asıl davada; davalıya ait iş yerinde 01.05.1993 tarihinden itibaren mermer ustası olarak çalıştığını, ucuz işçi çalıştırmak isteyen davalının 01.10.2005 tarihinde kendisini işten çıkardığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, kıdem, fazla çalışma vd. alacakları için toplam 1.500 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiş; 30.04.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.450 TL işçilik alacağı yanında beş yıllık kar payı alacağı 50.000 TL ile beş yıllık ortaklık payı alacağı 50.000 TL olmak üzere toplam 101.450 TL'nin tahsilin istemiş; 02.09.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle de işçilik alacakları taleplerini toplam 105.316,25 TL'ye yükseltmiştir. 2. Davacı, bozmadan sonra asıl dava ile birleştirilen davada; asıl davada alınan 02.10.2010 tarihli bilirkişi raporu ile kar payının 90.480 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek, bakiye 40.480 TL kar payının davalıdan tahsilini talep etmiştir. II. CEVAP 1....