Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, kararın temyiz incelemesi Yüksek 3. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. Ne var ki, anılan Yüksek Dairece daha önce dosya Dairemize gönderildiğinden, iş bölümü uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Kurulu'na gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 19.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava konusu olayda, ortaklık konusunu oluşturan iş tamamlanmış ise de, taraflar arasındaki adi ortaklık fesih ve tasfiye edilmediğinden zamanaşımı süresi henüz başlamamıştır ve bu nedenle olayda zamanaşımı süresinin dolduğundan da söz edilemez. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün mal varlığının belirlenip ortaklarının birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/530 esas sayılı dosyası ile bir alacak davası açıldığını ve bu davanın hala derdest olduğunu, adi ortaklığa dayanan alacak davalarında alacak isteminin aynı zamanda tasfiye istemini de kapsamakta olduğunu, zira tasfiye yapılmadan alacak talebinin sonuçlandırılamayacağının Yargıtay içtihatlarıyla da yerleşmiş durumda olduğunu, bu davada fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 11.000,00 TL ortaklık ve kar payı ile 1.491,50 ceza şart talep edildiğini, kar payı talebinin ıslah yoluyla artırılarak 47.881,71 TL daha eklediğini ve böylece toplam ortaklık ve kar payı isteminin 58.881,71 TL'ye yükseldiğini, bu yargılamanın davasında nihai olarak taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi aşamasına gelindiğini, açıklanan nedenlerle davanın HMK m.166 gereğince tarafları ve konuları aynı olduğundan aralarında bağlantı bulunması nedeniyle Ankara .......
İcra Müdürlüğü'nün 2014/68 E. sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın ana para yönünden 3.947,43 TL'lik kısmının iptali ile 11/06/2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline; fazlaya ilişkin istemin reddine; icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava; adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir. Adi ortaklık sözleşmesi; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmeler olup, (TBK. 620/1 md.) bu sözleşme türü Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir ve taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz....
tespitine, adi ortaklık ilişkisinde davalıya sermaye payı olarak fazla ödendiği tespit edilen 57.071,23 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak şirket adına ödeme yapan davacı ...'...
Davacı taraf şifai anlaşma ile Adi ortaklık kurulduğunu iddia etmiş davalıda adi ortaklık sözleşmesinin sadece ... da bulunan restaurant için kurulduğunu, diğer restaurantlara davacının ortak olmadığını, davacı ile herhangi bir adi ortaklık sözleşmesi kurulmadığını savunmuştur. Taraflar arasında TBK'nın 620. maddesi uyarınca adi ortaklık ilişkisinin yazılı şekilde sadece ...'da bulunan restaurant için kurulduğu anlaşılmıştır. Davacı her ne kadar ... ve ... de bulunan restaurantlar için şifai olarak ortaklık ilişkisi kurulduğunu iddia etmiş isede ; davalı tarafından adi ortaklık ilişkisi ... dışında bulunan restaurantlar için kurulduğu inkar edildiğinden ... da bulunan şube dışındaki restaurantlar için adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir....
Davacı taraf şifai anlaşma ile Adi ortaklık kurulduğunu iddia etmiş davalıda adi ortaklık sözleşmesinin sadece ... da bulunan restaurant için kurulduğunu, diğer restaurantlara davacının ortak olmadığını, davacı ile herhangi bir adi ortaklık sözleşmesi kurulmadığını savunmuştur. Taraflar arasında TBK'nın 620. maddesi uyarınca adi ortaklık ilişkisinin yazılı şekilde sadece ...'da bulunan restaurant için kurulduğu anlaşılmıştır. Davacı her ne kadar ... ve ... de bulunan restaurantlar için şifai olarak ortaklık ilişkisi kurulduğunu iddia etmiş isede ; davalı tarafından adi ortaklık ilişkisi ... dışında bulunan restaurantlar için kurulduğu inkar edildiğinden ... da bulunan şube dışındaki restaurantlar için adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir....
Bu saptama nazara alındığında, taraflar arasındaki sözleşme, “Adi Ortaklık Sözleşmesi” olup, mahkemece, hatalı değerlendirme yapılarak, taraflar arasındaki sözleşmenin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi olduğu ve resmi şekle tabi olduğu gerekçesine yer vermiştir. TBK'nın adi ortaklığa ilişkin 620 ve onu izleyen maddeleri gereğince adi ortaklığın kurulabilmesi için yazılı şekil gerekli olmayıp, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir. Bu durumda, mahkemece, asıl ve birleşen davaların, taraflar arasında ve geçerli olan adi ortaklık sözleşmesi hükümleri çerçevesinde incelenerek bir karar verilmesi, yine asıl davada tarafların haklılık durumları ve adi ortaklık sözleşmesi ile kararlaştırılmış ise paylaşım oranı saptanarak bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı İmsaş Ltd....
Dosya kapsamında davacı taraf davalı ile aralarında, 2008 yılında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ancak davalının ortaklıktan kaynaklanan hesap verme ve kar payı dağıtma yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek eldeki davayı açmış, davalı taraf ise işbu davada davacı ile aralarında bir adi ortaklık kurulduğunu kabul etmiş olup, adi ortaklığın kuruluğu tarih ile ilgili farklı beyanlarda bulunmuş olmasına karşın 10.08.2010 tarihinde......Savcılığına vermiş olduğu beyanında ise davacı ile aralarında yaklaşık birbuçuk yıl önce ortaklık kurulduğunu belirtmiştir. Buna göre, taraflar arasında 2008 yılında, ... isimli otelin işletilmesi konusunda adi ortaklık kurulduğunun tespiti hususunda bir isabetsizlik bulunmaktadır. Bu kapsamda çözümlenmesi gereken husus, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinde, talep konusu dönemler için dağıtılması gereken kar payı bulunup bulunmadığı ve bu kar payının ortaklar arasında dağılımının yapılıp yapılmadığı noktasındadır....
nun 29/01/2012 tarihinde vefat etmesi ile, Türk Borçlar Kanunu'nun 639/2 maddesi gereğince, ortaklık kendiliğinden son bulacağı için, artık tasfiye aşamasına geçilmesi gerekecektir... ...Somut olayda, mahkemece, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin varlığının kabul edilmesine rağmen; sadece, dava konusu taşınmazların tapusunun iptali ile yetinilmiş, ortaklığa dahil diğer malvarlıkları, alacak ve borçlar dikkate alınmamış, tasfiye işlemi yapılmamıştır....