Noterliği'nden keşide edilen 07/06/2018 tarihli - ... yevmiye no'lu ihtarname ile ödenmeyen kar payı alacağının ödenmesi hususunun ihtar edildiğini ve keşide edilen ihtarnamede tanınan süre içerisinde davalı tarafça müvekkili davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalının böylelikle temerrüdünün gerçekleştiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili davacı ile davalı şirket arasında kurulan “Adi Ortaklık” nedeniyle davalı şirketin müvekkiline ödemesi gereken “ortaklık tasfiye payı” ve “ortaklık hissesine düşen kar payı” olan 10.000,00-TL.'nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıyla ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Hukuk Dairesi'nin 13/03/2007 gün ve 2006/16176 E.-2007/3493K. sayılı ilamıyla onanmak suretiyle kesinleştiğini, önceki davada kendisinin talebi olmadığı için ortaklığın feshine ilişkin bir hüküm kurulmadığını, sadece dava tarihine kadar hakedişlerinin hüküm altına alınmasıyla yetinildiğini, bu durumda taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin halen devam ettiğini belirterek, 06/01/1998 tarihi ile önceki davadaki keşif tarihi olan 21/04/2006 tarihine kadar olan dönemdeki kar payı alacağı için 6.100,00TL'nin avans faizi ile davalıdan tahsili istemiş; ıslah dilekçesi ile talebini 521.481,89 TL olmak üzere artırmıştır. Davalı, davacının önceki dava tarihi olan 06/01/1998 tarihi itibariyle fesih iradesini ortaya koyduğunu, feshin gerçekleştiğini, önceki davayla davacının payını aldığını, bu davanın ise mükerrer olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir....
Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan tarafın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı ile beraber işletirken daha sonra sona eren adi ortaklık nedeniyle işletmedeki demirbaşların tespiti ve rayiç bedelinin yarısının, adi ortaklığa davacının ödediği sermayenin, kar payı ve tasfiye payı alacağına ilişkin şimdilik 17,500 TL'nın tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında; taraflar arasında adi ortaklık bulunmadığını, davalının hizmet binasını tek başına kiraladığını, önceki işletmeciye ödenen peşin, müvekkili tarafından davacıya bu şahsa ödenmek üzere verildiğini belirterek, davanın reddini dilemiştir....
Ortaklık konusu inşaat 1997 yılında bitirilmiş olup, dolayısıyla BK.nun 535/1 maddesinde öngörülen amaca ulaşıldığı için davacının talebi ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsamaktadır. Dairemiz bozma ilamında da vurgulanan bu husus mahkemece de kabul edilerek davalı tarafından üçüncü şahıslara satılan dairelerin 1997 yılındaki değerleri esas alınarak davacıya isabet eden kar payı belirlenmiştir. Mahkemenin satılan dairelere ilişkin olarak belirlediği kar payı doğru ise de ortaklık malı olan ve halen davalı adına kayıtlı bulunan dükkanında 1997 tarihindeki değerinin tasfiyeye esas alınması olanaksızdır. Ortaklığın amacı gerçekleşmiş ise de, taraflar arasındaki adi ortaklık henüz fesih ve tasfiye edilmemiştir. Bu itibarla halen davalı adına kayıtlı bulunan dükkanın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin tasfiyeye esas alınması gerekir. Ne var ki, davacı temyiz dilekçesinde ve aşamalarda dükkanın dava tarihindeki değerinin esas alınması gerektiğini de bildirmiştir....
Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca, adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda;mahkemece her ne kadar hatalı değerlendirme ile davalılar ......... Şti ile ... arasında düzenlenen 31/12/2011 tarihli "Ortak Girişimin Feshi'' başlıklı belge nazara alınmak suretiyle davalıların adi ortaklığı 31/12/2011 tarihinde oybirliğiyle sona erdirdikleri, ortaklığı oybirliğiyle tasfiye edip ibralaştıkları, davalı-borçlu şirketin ortaklıktan herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığı, adi ortaklığın ortaklarca oybirliğiyle tasfiye edilmesi karşısında artık tasfiyenin ve borçlu şirketin kar ve tasfiye payının belirlenmesi yoluna gitmenin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de,eldeki dosya ile ...... 1. .........
Bu durumda, davacının kar payına istinaden çeşitli firmalardan tahsil ettiği 12.023,00.-TL'yi (yada mahkemenin takdir edeceği miktarı) davalı şirkete iade etmesi gerektiği kanaatlerimizi görüşünüze sunarız. Nihai takdir ve değerlendirme sayın mahkemenize aittir.." şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; 1-Dava adi ortaklık nedeniyle kar payı alacağı davasıdır. 2-Davacı taraf davalı şirket ile "Ortaklık Protokolü ..." başlıklı bir adi ortaklık sözleşmesi imzaladığını ve bu sözleşme ile davalının da dahil olduğu adil ortaklığın oluştuğunu, fakat aradan geçen sürede adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı dağılımının yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00TL alacak talebinde bulunmuştur. 3-Davalı tarafça ortaklık protokolü başlıklı belgenin geçerliliğinin bulunmadığını, tarafların daha sonra bu iradelerini sona erdirdiklerini, davacının davalıya bağlı işçi olarak maaş karşılığı çalıştığını, İzmir ......
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/530 esas sayılı dosyası ile bir alacak davası açıldığını ve bu davanın hala derdest olduğunu, adi ortaklığa dayanan alacak davalarında alacak isteminin aynı zamanda tasfiye istemini de kapsamakta olduğunu, zira tasfiye yapılmadan alacak talebinin sonuçlandırılamayacağının Yargıtay içtihatlarıyla da yerleşmiş durumda olduğunu, bu davada fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 11.000,00 TL ortaklık ve kar payı ile 1.491,50 ceza şart talep edildiğini, kar payı talebinin ıslah yoluyla artırılarak 47.881,71 TL daha eklediğini ve böylece toplam ortaklık ve kar payı isteminin 58.881,71 TL'ye yükseldiğini, bu yargılamanın davasında nihai olarak taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi aşamasına gelindiğini, açıklanan nedenlerle davanın HMK m.166 gereğince tarafları ve konuları aynı olduğundan aralarında bağlantı bulunması nedeniyle Ankara .......
Dava, adi ortaklıktan kaynaklanan kâr payı alacağı istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 620. maddesinde; "Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleşmeyi üstlendikleri sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır. Maddenin lafzından anlaşıldığı üzere, adi ortaklık en basit tanımı ile iki ya da daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Doktrinde adi şirket – ortaklık, sözleşmeyle kurulan ve bir müşterek amacın elde edilmesine hizmet eden kişi birliği olarak tanımlanmaktadır. ------- Bu tanımlardan-------şeklinde belirtilebilir. Kişi Unsuru: Adi ortaklık bir kişi birliği olmakla, temel unsuru kişidir. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere adi ortaklık ilişkisinin kurulabilmesi için, iki ya da daha fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelmesi gerekmektedir....
Dava, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın tespiti ile bu ortaklıktan kaynaklana kar payı alacağı istemine ilişkindir. Dosya kapsamında davacı taraf davalı ile aralarında, 2008 yılında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ancak davalının ortaklıktan kaynaklanan hesap verme ve kar payı dağıtma yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek eldeki davayı açmış, davalı taraf ise işbu davada davacı ile aralarında bir adi ortaklık kurulduğunu kabul etmiş olup, adi ortaklığın kuruluğu tarih ile ilgili farklı beyanlarda bulunmuş olmasına karşın 10.08.2010 tarihinde......Savcılığına vermiş olduğu beyanında ise davacı ile aralarında yaklaşık birbuçuk yıl önce ortaklık kurulduğunu belirtmiştir. Buna göre, taraflar arasında 2008 yılında, ... isimli otelin işletilmesi konusunda adi ortaklık kurulduğunun tespiti hususunda bir isabetsizlik bulunmaktadır....
Somut olayda; davacı ... ile davalılardan ... arasında aktar dükkanının işletilmesi amacıyla adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu sabit olup, eldeki asıl davanın kar payının tahsili istemiyle açıldığı; her ne kadar, kar payının diğer ortaktan tahsili isteminde bulunabilmek için ortaklığın tasfiyesi gerekmese de; davaya konu adi ortaklığın iştigal konusu olan aktar dükkanının 27/11/2018 tarihi itibariyle kapatılmış olması nedeniyle ortaklık amacının gerçekleşmesinin imkansız hale geldiği, işbu tarih itibariyle ortaklığın fiilen sona erdiği, ortaklığın sona ermesinin zorunlu ve kaçınılmaz bir hukuki sonucu olarak da kendiliğinden tasfiye aşamasına girdiği anlaşılmaktadır....