Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 06.02.1996 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin Tapu Kanununun 26. maddesinden yararlanılarak tapuya şerh edilmediği, kayıtlardaki haczin 09.01.1997 tarihinde işlendiği görülmektedir. Davada dayanılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edilmediğinden davacı üçüncü kişilere karşı güçlendirilmiş hak iddiasında bulunamaz. Başka bir deyişle hukuki duruma aleniyet kazandırılmadığından taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan haklar üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir hale gelmemiştir. Mahkemece yapılan bu saptama bir yana bırakılarak davanın reddi yerine istek hüküm altına alındığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararı BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, 29.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    Noterliğinin 15/07/2004 tarih ve 19103 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile 2 numaralı bağımsız bölüm olan dükkandaki hisselerini davalılardan ... haricindeki mirasçılar olan ...,..., ..., ... adına vekaleten kendi adına asaleten vekilleri ...'tan; yine Antalya 8. Noterliğinin 20/12/2006 tarih ve 36060 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile 1 numaralı bağımsız bölümde vaat borçlusuna isabet edecek hisselerin tamamını vaat borçlusu ...'tan satın aldığını, bedeli nakten ve peşinen ödenen satış vaadi konusu taşınmazların müvekkillerince dükkan olarak kullanıldığını, yüklenicinin binayı bitirmiş olmasına rağmen, arsa sahiplerinin yükleniciye düşen bağımsız bölümlerin devrini yapmaktan kaçınmaları nedeniyle yüklenicinin arsa sahiplerine karşı açtığı davada Antalya 8....

      Noterliğinin 29/08/1994 tarih 18634 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazlardaki davalıların murislerinden intikal eden miras hak ve hisselerini ve gerekse şahsen sahibi bulundukları hisselerin tamamını satış vaadi alacaklısı davacılara satmayı vaat ettikleri ancak taşınmazların zilyetliklerinin de devredilmediği görülmektedir. Satış vaadine konu taşınmazlarda davalıların müşterek mülkiyet halinde paydaş oldukları ,bir kısmının ise elbirliği mülkiyetine haiz(iştirak halinde) olacak şekilde davalılara ait miras hisselerinin dava dışı farklı bir mirasçıya aktarıldığı anlaşılmaktadır....

      ın ise ... tarafından satışı vaadedilen bu payı noterlikçe düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile eşit oranda davacı ... ve birleştirilen dava davacısı...'na toplam 2.000.000,00ETL bedel ile satışını vaadettiği, dosya içerisindeki tedavüllü tapu kaydının incelenmesinde... oğlu ...'ın dava konusu 298 parsel sayılı taşınmazda hiçbir zaman pay sahibi olmadığı, öte yandan davalı ...'ın ise dava konusu taşınmazda 23.03.2004 tarihinde hükmen tescil suretiyle; 05.07.2013 tarihinde ise satış suretiyle toplam 57/3584 pay sahibi olduğu, satış vaadi sözleşmesinin imzalandığı tarihte satış vaadinde bulunanın malik olması gerekmediği ve eldeki davaya konu satış vaadi sözleşmesinin noterlikçe usulüne uygun olarak yapılmış geçerli bir satış vaadi sözleşmesi olduğu ve ifa olanağının bulunduğu gözönünde bulundurulduğunda davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan, dosya içerisindeki ... 2. Noterliği'nin 17.01.2017 tarihli, 0736 yevmiye No'lu mirasçılık belgesine göre davalı ...'...

        Noterliğinin 09.06.2009 tarih ve 011580 yevmiye No'lu düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış ve vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, ... ile yapılan satış vaadi sözleşmesi gereğince müvekkiline verilmesi gereken dairenin ... Aras Şirketi tarafından toprak sahipleri adına verilmesinin teklif edilmesi üzerine, ......

          Noterliğince düzenlenen 19.06.2003 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile Fatma Çökük adına kayıtlı taşınmaz hisselerini bedelini ödeyerek satın aldığını, satın alınan taşınmazların tapu devrinin gerçekleştirilmesi için açtığı tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verildiğini ileri sürerek, satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazlardaki Fatma Çökük’e ait hisselerin rayiç bedellerinin tespiti ile davalılardan tahsilini istemiş, 19.02.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile taşınmazların dava tarihindeki rayiç bedelleri olan 121.266,11 TL'nı talep etmiştir. II. CEVAP Davalılar; davaya konu satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle davanın reddini dilemişlerdir. III. MAHKEME KARARI Mahkemenin 31.03.2016 tarihli 214/212 Esas, 2016/174 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. IV....

            Davacı ile Davalı arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca taşınmazların davacıya satılıp teslim edildiği, daha sonra bu taşınmazların asli müdahil ...’na Noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi ile satıldığı, ...’nun ise bu taşınmazları dava dışı ... ...’e yine Noter aracılığıyla düzenleme şeklinde yapılan satış vaadi senediyle sattığı uyuşmazlık konusu değildir. Ne varki, Davalı’nın dava konusu taşınmazları dava dışı üçüncü şahıslara sattığı ve dava dışı ... ...’ün açmış olduğu alacak davasının reddedildiği ve kararın onanarak 15.12.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı bu kararın kesinleşmesi üzerine, ... ...’ün akidi olan ... na başvurduğunu, ... ...’nun da kendisine müracaat ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Bu durumda davacının davasını kendi akidi bulunan davalıya yöneltmesinde hukuki yararı bulunmaktadır. Öte yandan asli müdahil ... da, müdahil dilekçesinde, dava dışı ... ...’ün kendisi aleyhine ... 3....

              (Telefoncu) vekili, 26.12.1988 tarihli satış vaadi sözleşmesinin hile ile temin edilmiş belge olduğunu, sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....

                ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/01/2022 NUMARASI : 2019/324 ESAS - 2022/11 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : K A R A R TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Oğulcan Kılıç'ın müvekkilinin yakın akrabası olup, Silivri 2.Noterliğinden tanzim ve tasdikli 02.05.2019 tarihli, 12783 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile malik sıfatıyla İstanbul- Silivri-Semizkumlar mahallesi adresinde bulunan, tapuda 5094 parsel numarasında kayıtlı 1 nolu bağımsız bölüm işyeri niteliğinde taşınmazın %50 hissesini bedelini de peşin alarak müvekkiline satış yaptığını, davalının yine sözleşmenin 4.maddesinde “......

                uğramadığını, sözleşmede taşınmazların en geç 30/09/2012 tarihinde teslim edilmesi kararlaştırılmış olmasına rağmen teslimin gerçekleştirilmediğini, müflis şirkete ihtarname tebliğ edildiğini, taraflar arasınada düzenlenen ve ekte sunulan 22/05/2012 tarihli mutabakat belgesinde görüleceği üzere müflis şirketin satış vaadi sözleşmelerinde yer alan taahhütleri hariç olmak üzere 28.382,35 TL alacağının bulunduğunu ikrar ettiğini, müflis şirketin sözleşme gereğince yükümlülüklerine yerine getirmemesi ve cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödememesi üzerine müvekkil şirket tarafından müflis şirket aleyhine Büyükçekmece....İcra Müdürlüğünün .....esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müflis şirket tarafından bu takibe haksız olarak itiraz edildiğini, akabinde taraflar arasında 02/10/2015 tarihli sulh, ödeme, ibra ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi aktedildiğini, protokol ile müflis şirketin müvekkili şirkete takibe konu tutar kadar borçlu olduğunu kabul ettiğini, müflis şirketin...

                  UYAP Entegrasyonu