Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Somut olaya gelince; satış vaadi sözleşmesiyle davalıların murisi ... dava konusu taşınmazdaki murisinden intikal edecek hissenin satışını vaat etmiş olup, tapu kaydının incelenmesinde dava konusu taşınmazın 345/9726 hissesinde ... murisi ... mirasçılarının elbirliği halinde malik oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin henüz ifa olanağı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

    Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Uyuşmazlığa gelince; satış vaadi sözleşmesi ile davalı taraf 11 parsel sayılı taşınmazdaki murisinden intikal edecek hissenin satışını vaat etmiş olup, ... kaydının incelenmesinde dava konusu taşınmazın 18/32 hissesinde muris ... mirasçılarının elbirliği halinde malik oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin henüz ifa olanağı bulunmadığından, erken açılmış bir dava söz konusu olduğundan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

      Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus, sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığıdır. Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaat etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak, elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle yapılan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Dava konusu olaya gelince, dava konusu 776 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 4/16 paya, davacıların mirasbırakanı ...ile davalının mirasbırakanı ...'...

        Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunlu ise de satış vaadi borçlusunun tapulu taşınmazın maliki olması gerekmez. Taşınmazın tapuda bir üçüncü kişi adına kayıtlı olması sözleşmenin geçerliliğine etkili değildir. Zira taşınmaz satış vaadi sözleşmesi borç doğuran akit olduğundan borç altına girenin malik olması koşulunu aramaya gerek yoktur. (YHGK 10.02.1960 t. 6- 188 K) Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği hiçbir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez. Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vadedilene devretmekle yükümlüdür....

        ve ...’in 22.12.1998 tarihli vekaletname ile Çeşme ilçesi ... köyündeki tüm gayrimenkullerin satışı için ...’yı vekil ettiği, vekil ... ...’nın 14.12.2000 tarihli harici satış vaadi sözleşmesi ile müvekkillerine ait Çeşme ilçesi ... köyündeki tüm gayrimenkulleri davacıya sattığı, satış bedeline karşılık 50.000 ABD doları aldığı, taşınmazların tapuda devir işleminin yapılmadığı dosya içeriği ile sabittir. Davacının dava dilekçesinde belirttiği 14.12.2000 tarihli satış vaadi sözleşmesi gereği ...’dan aldığı 5.4.2001 vadeli 50.000 ABD doları miktarlı bonodaki keşideci imzasının ...’ya ait olmadığı bilirkişi incelemesi ile sabit olmuşsa da, bu husus davacının sözleşmeden kaynaklanan haklarını talep etmesine engel teşkil etmez. 14.12.2000 tarihli sözleşmede Ender ve ... Tüzmen vekilinin gayrimenkul satışı için davacıdan 50.000 ABD doları aldığı açıkça yazılıdır....

          ın müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında icra takibi yaptıklarını ancak borçlunun kendisine ait taşınmazları alacaklıdan mal kaçırmak ve alacağın tahsilini önlemek amacıyla satış vaadi sözleşmesiyle diğer davalı ...'e sattığını öne sürerek satış vaadi sözleşmelerinin iptalini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece davaya konu edilen satış vaadi sözleşmelerinin tapuda terkin edildiği gerekçesiyle konusuz kalan istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm vekalet ücretine ilişkin olarak davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalarda vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki değerinden hangisi daha az ise o miktar üzerinden nispi olarak belirlenir. Alacak miktarı ise asıl alacak ve ferilerinin toplamından ibarettir. Bu ilke gözönünde bulundurularak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir....

            Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle amaçlanan ileride bir taşınmazın satış işlemlerinin yapılmasıdır. Başka bir anlatımla taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaad borçlusu ileride taşınmaz mal mülkiyetini vaad alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. İleride yapılması taahhüt edilen akit ise taşınmaz mal satımıdır. O yüzden taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmelidir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

              İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, taraflar arasında noterden yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince " 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46 Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan Sonlaandırılması sebebiyle Elatmanın Önlenmesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....

                Taraflar arasında daha önce görülüp sonuçlanan 2010/224 esas ve 2010/288 sayılı kararda davanın konusu aynı taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı davalı hisselerine isabet eden ürün bedelinin tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, davacının henüz adına tescil yaptırmadığından aldığı pay yönünden ecrimisil istemesi mümkün bulunmadığı gibi davalıya ihtarname gönderip intifadan men ettirdiğini ispat edemediği için alacak davasının reddine karar verilmiştir. Görülüyor ki, bu karar alacak davasına ilişkin olup eldeki dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ile hacizlerin kaldırılması isteğine ilişkindir. Bu nedenle davanın hukuki sebebi yönünden kesin hüküm sonucunu meydana getirmez. Bu nedenle iddia ve savunma doğrultusunda tarafların delilleri toplanıp, davanın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kesin hükümden söz edilerek davanın reddi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu