İLK DERECE MAHKEMESİNİN 19.09.2017 TARİHLİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "1- Davacının davasının KABULÜNE, Davalının % 50 kusurlu olduğu anlaşılmakla, davacının davalıdan bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 38.809,32 TL, ödenen geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı isteyebileceği alacağının 26.578,62 TL, yapılan masraflardan kaynaklı isteyebileceği alacağının 1.521,99 TL olduğu anlaşılmakla birlikte taleple bağlı kalınarak; Hak sahibine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinden kaynaklı alacak olarak 7.500,00 TL'nin gelirin onay tarihinden itibaren, Hak sahibine ödenen geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı alacak olarak 2.250,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren, Kurum tarafından yapılan masraflardan kaynaklı alacak olarak 250,00 TL'nin sarf tarihlerinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir....
Somut olayda, davaya konu taşınmazlardan 115 parsel sayılı taşınmazın dava dışı 3.kişiler adına kayıtlı olduğu, ilk derece mahkemesince; " İzmir ili, Dikili ilçesi, Demirtaş Mahallesi 115 parsel sayılı para alacağı borcunun kaynağı olduğu iddia edilen muvazaalı devredilen taşınmazın devir tarihleri nazara alındığında muvazaadan kaynaklı mal kaçırma hususunun dilekçeler teatisinin başladığı an olan geçici hukuki koruma tedbirinin talep edildiği dava dilekçesi ile yaklaşık olarak ispat edilemediği ,muvazaa olgusunun bu aşamada yargılamayı gerektirdiği, davalının kaçacağına, mal kaçırma girişimine, alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemine rastlanmamakla dava konusunun yalnızca para alacağı olması sebebiyle İİK 257.madde hükmünce ihtiyati haciz geçici hukuki koruma tedbiri uygulanmasının hukuki güvenilirlik ilkesini zedeleyeceği gözetilerek ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi" nin usul ve yasaya uygun olduğu, davacı tarafın istinaf sebeplerinin geçerli olmadığı anlaşılmıştır...
Öte yandan ihtiyati tedbir kararı geçici nitelikte olup, durum ve şartların değişmesi ile her zaman değiştirilebilir. Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK'nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuş, "yaklaşık ispat" kavramından bahsedilerek kabul edilmiştir. Yaklaşık ispat durumunda hakim, o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Yaklaşık ispatta tam ispat aranmamakla beraber basit bir iddia da yeterli kabul edilemez. Yine kural olarak ihtiyati tedbir kararı; davacının yaklaşık olarak alabileceği katkı, katılma alacağı, değer artış payı alacağı ve faiz gibi ferilerinin toplam miktarını karşılayacak biçimde değerlendirilerek verilir....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortalının geçmiş sağlık durumunu kasten beyan etmiş olması sebebiyle davanın reddinin gerektiği, sigorta sözleşmesi imzalanırken alınan beyan formunun tüm sayfalarının imzalandığı ve muris tarafından sorulara hayır şeklinde cevaplandığı, kusur oranında kusur oranında indirim yapılması gerektiği, alacak hesabında riziko tarihinin esas alınması gerektiği ifade edilerek kararın kaldırılması istemi ile istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE: Dava; Hayat Sigorta sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Ceza Dairesinin 26/12/2016 tarihli ve 2016/3363 esas, 2016/4424 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A, geçici 6 ve geçici 4. maddeleri gereğince hükümlünün Adana 18....
Mahkemece 19/09/2022 tarihli ara kararı ile, ''İhtiyati haciz, nitelikçe geçici bir hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:Dava, kasko poliçesindeki hukuksal koruma klozundan kaynaklı tazminat davasıdır.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/1-l maddesi uyarınca "(1) Bu Kanunun uygulanmasında; (...) l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, (...) ifade eder."6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4....
Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız eylemden kaynaklanan tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici koruma talebinin ihtiyati haciz olduğu açıktır. Bu durumda ilk derece mahkemesince de geçici hukuki koruma tedbiri ihtiyati tedbir olarak değerlendirilip ve bu yönde inceleme yapılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür....
Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar hariç olmak üzere, bu Kanunun; a) 105/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bir yıl’lık süre “iki yıl”, b) 107. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “üçte iki”lik oran “yarısı”, olarak uygulanır.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, Hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilen cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmını kapalı ceza infaz kurumunda geçirdiği, hükümlünün koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalması ve iyi halli olması halinde yeniden denetimli serbestlik tedbirinden faydalanabileceği ve daha öncesinde denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymamakta ısrar etmesinin sonraki cezaları açısından iyi halini ortadan kaldırmayacağı, kaldı ki öncesinde denetimli serbestlik tedbirinden faydalanan hükümlünün ikinci kez denetimli serbestlik tedbirinden faydalanamayacağına dair...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Kararda itiraz yolu açık denmişse de ihtiyati haczin reddi kararına karşı istinaf yolunun açık olduğunu, kaza sonrası müvekkilinin sürekli ve geçici iş gücü kaybına uğrayıp, kazada davalının tam ve asli kusurlu olduğunu, zararın haksız eylemden kaynaklandığını, malların kaçırılma durumu bulunup telafisi imkansız zararlar doğabileceğini, teminatsız olarak ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur. GEREKÇE: İstinaf incelemesine konu iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebi ile açılan davada ihtiyati haciz talep edilmiştir. Bilindiği üzere, ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır....