İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre," .. teknik bilirkişi heyetinin kök ve ek raporu ile davacı yüklenicinin sorumluluğunda olmayan nedenlerle verilen toplam 431 günlük ek sürenin engellerin (kiracıların tahliyesi, projenin onayı, keşif, İzban izni) ortadan kalkması ve işin tamamlanması için yeterli olduğunun tespit edildiği, oysa davacının bu ek süreyi de aşarak geçici kabul talebinde bulunduğu, Koruma Kurulundan gelen yazı cevabı dikkate alındığında davalı idare tarafından tadilat projesinin kurula sunulma tarihinin 09.03.2017 tarihi olduğu, halbuki dava konu iş yönünden geçici kabulün 22.08.2016 tarihinde yapıldığı, geçici kabuldeki eksikliklerin ise 13.10.2016 tarihi itibariyle tamamlandığı, dolayısıyla işin geçici kabulünden yaklaşık 6 ay sonra davalı idare tarafından Koruma Kuruluna onay için sunulan tadilat projesinin dava konusu iş ile ilgisinin bulunmadığı, Koruma Kurulunun başka bir iş ile ilgili olan tadilat projesinin...
İhtiyati tedbir, geçici bir hukuki korumadır. Geçici hukuki koruma ise, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır.. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....
İhtiyati tedbir, geçici bir hukuki korumadır. Geçici hukuki koruma ise, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır.. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....
İhtiyati tedbir, geçici bir hukuki korumadır. Geçici hukuki koruma ise, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile ortaya çıkmaktadır.. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK.nun 353/(1)-b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 3- Davacıdan alınan istinaf karar harcı yeterli olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 4- İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 6- İşbu kesin kararın hukuki bilgilendirme hakkı kapsamında taraflara İLK DERECE MAHKEMESİNCE TEBLİĞİNE, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile olmak üzere geçici hukuki koruma kararı olduğundan HMK.nun 362/(1)-f.maddesi itibariyle kesin olarak karar verildi....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının ------- ----olarak çalıştığını geçici/kesin kabullerden sonra tüm hak ve alacaklarını aldığını, davacıya teminat alacağının iade edildiğini, davacının---bulunmadığını,------ davacı müvekkili şirketin keşif miktarının %20'si oranında artış ---- hakkının bulunduğunu, davacının kesin hak ediş yapılması için üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır. Davacı vekili -----dilekçesiyle açılan davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir. Davalı --------- dilekçesinde tarafların sulh olması nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinin olmadığını beyan etmiştir. 6100 Sayılı HMK.'nın 309. maddesinde "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır....
Geçici hukuk koruma kararlarının temel özelliklerinden olan geçici hukukî koruma kararlarının maddi hukuk bakımından herhangi bir sonuç doğurmaması, geçici nitelikte olması ve dava niteliğinde bulunmaması, yaklaşık ispatın aranması, geçici hukuki koruma kararlarının değiştirilip, ortadan kaldırılabilmesi nihaî kararlardan ziyade ara karar niteliğinde olmasının sonucudur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 21.02.2014 tarih, 2013/1 esas ve karar sayılı içtihadı birleştirme kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere, geçici hukuki korumalar nihaî karar niteliğinde olmamasına karşılık önemi dolayısıyla ve hak arama özgürlüğü kapsamında bu kararlara karşı kanun yolu açılmıştır. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince ; taraflar arasında 03/05/2016 tarihli ... numaralı ... tescil numaralı, 06/05/2016 tescil tarihli finansal kiralama sözleşmesi akdedildiği, kira bedellerinin vadesinde ödenmemesi nedeniyle Beyoğlu ......
Geçici hukuk koruma kararlarının temel özelliklerinden olan geçici hukukî koruma kararlarının maddi hukuk bakımından herhangi bir sonuç doğurmaması, geçici nitelikte olması ve dava niteliğinde bulunmaması, yaklaşık ispatın aranması, geçici hukuki koruma kararlarının değiştirilip, ortadan kaldırılabilmesi nihaî kararlardan ziyade ara karar niteliğinde olmasının sonucudur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 21.02.2014 tarih, 2013/1 esas ve karar sayılı içtihadı birleştirme kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere, geçici hukuki korumalar nihaî karar niteliğinde olmamasına karşılık önemi dolayısıyla ve hak arama özgürlüğü kapsamında bu kararlara karşı kanun yolu açılmıştır. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince ; taraflar arasında 03/05/2016 tarihli 18583 numaralı 164287592 tescil numaralı, 06/05/2016 tescil tarihli finansal kiralama sözleşmesi akdedildiği, kira bedellerinin vadesinde ödenmemesi nedeniyle Beyoğlu 38....
durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, 2- Sanığın tekerrüre esas alınan mahkumiyetinin uyuşturucu kullanma suçundan verilen denetimli serbestlik tedbirinden ibaret olup tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nun 50/5 maddesi uyarınca "uygulamada asıl mahkumiyetin bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbir" olduğu gözetilmeden yazılı şekilde "2 ay süreyle belli yerlere gitmekten yasaklanması" seçenek tedbirinden ibaret mahkumiyet hükmünün tekerrüre esas alınması, 2-6352 sayılı Kanunun 100.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 324/4.maddesi gereğince terkin tutarı altında kalan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılması gerektiğinin gözetilmemesi, 3-Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürülüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas-2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53.maddesindeki bazı ibarelereni iptal edilmesi nedeni ile 5237 sayılı TCK'nin 53.maddesinde belirtilen hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı...