Motorlu Araçlar Sanayi Ticaret A.Ş. aleyhine 04/12/2013 gününde verilen dilekçe ile ön izin sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/05/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyanın incelenmesinde, davalı şirket ile dava dışı idare arasında imzalanan ve davacının işgalci olarak belirtildiği ön izin sözleşmesinin iptali amacıyla, davacı tarafından idare aleyhine idare mahkemesinde açılmış bir dava olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Şu halde, davacı tarafından idari yargı yerinde davaya konu ön izin sözleşmesinin iptali davası açılmış ise, dava dosyası ile ilgili bilgi ve belgelerin dosya arasına alınması, daha sonra incelenmek üzere gönderilmesi için dosyanın geri çevrilmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ -KARAR- Dava, kira sözleşmesinin iptali ve elatmanın önlenmesine ilişkin olup, mahkemece kira sözleşmesinin iptali ile elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 13.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 05.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali birleştirilen dava ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil ve tespit isteğine ilişkindir. Sözleşmenin iptali davasının kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen karar davalı ve birleştirilen dosyanın davacısı tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki, sözleşmesinin iptali davasıdır. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 21.01.2013 tarihli ve 2013/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 08.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Devre mülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin ve imzalanan evrakların iadesi istemine ilişkin olarak açılan davada ... 4. Tüketici ve ... 3....
Davalı ... vekili, müvekkilinin 26.12.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığını, borcun bu tarihten önce kullandırıldığını, sadece 25.07.2008 tarihli limit arttırım sözleşmesinin müvekkili tarafından imzalandığı, limit artırım sözleşmesinin geriye yürümeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı duruşmalara katılmamış ve davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalı ...'ın kefalet limitinin 25.000 TL olduğu, 25.07.2008 tarihli limit artırımı sözleşmesinin 26.12.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası olduğu, dolayısıyla limit artırımından önce kullanılan kredilerden dolayı da ...'ın sorumlu bulunduğu, diğer davalı ...'...
- K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 15.02.2006 tarihli sözleşme uyarınca müvekkili firma tarafından 40.000 ton kömürün iki parti halinde davalı tarafın bedeli akreditif ile ödemek üzere satıldığını, ancak davalının borçlarını ödememesi üzerine sözleşmenin 12.maddesi uyarınca müvekkilinin Londra’da İngiliz Hukuku’na göre tahkim yoluna gittiğini ve hakem yargılaması sonucu 04.02.2008 tarihli nihai kararla müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun belirlendiği ve bu kararın kesinleştiğini, iş bu yabancı hakem kararının Türkiye’de icra olunabilmesi için MÖHUK.nun 60.maddesi uyarınca dava açılması gerektiğini belirterek hakem kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın çek karnelerinin davacıya verildiği dönemde yürürlükte bulunan Çek Kanunu gereğince karşılıksız çıkacak her bir yaprak için 600,00 TL‘yi kanunen ödemekle yükümlü olduğundan 4 yaprak için toplamda 2.400,00 TL’yi davacıdan teminat olmak üzere depo edilmesini isteme hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davacının çek yapraklarıyla ilgili menfi tespit davasının reddine; alacak davası yönünden, bankaların aracılık ettiği kredi işlemleri, muhabir işlemleri ve akreditif işlemleri ile kullandırdığı teminat mektupları için komisyon, istihbarat, ekspertiz, protesto, tetkik-kontrol-muayene, koruma, ardiye ve depolama gibi hizmetler karşılığında ise masraf ve ücret alabileceği, bunu alabilmek için ise bu işlemlerin fiilen gerçekleşmesinin gerektiği ancak dosya içerisinde alınan komisyonla ilgili işlemlerin fiilen gerçekleştiğine dair bilgi ve belgenin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabülüne karar...
Davalı vekili, müvekkili olan şirketin distribütör olarak husumet ehliyeti bulunmadığını, söz konusu makinanın...... tarafından akreditif açılmak ve bedel.... firmasına ödenmek suretiyle yurt dışından bizzat ithal edilip teslim alındığını, satım akdinin tarafı olmayan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, esasa ilişkin olarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sigorta konusu malın satışının..... ile.......... arasında gerçekleştiği, davalı distribütörün satış sözleşmesine dahil olmadığı, distribütörün üreticiyi temsil etmeyeceği ve malı kendi adına ve hesabına satmakla yükümlü olduğu, davalı şirketin taraf olmadığı bir sözleşmeden dolayı sorumluluk altına giremeyeceği anlaşıldığından davacı sigorta şirketinin rücu hakkının malı satan... firmasından talep etmesi gerektiği, davalı şirkete rücu edemeyeceği, davalının davada pasif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili şirketin sektörde söz sahibi iken 2008 yılından itibaren şirkette gerileme olduğunu ve zarara uğradığını, şirketin bu hale gelmesinde davalının payının büyük olduğunu, zira her fırsatta şirket yönetimine hakaretler ederek dürüstlük kuralına uymadığını, 10/02/2010 tarihinde yönetim ve denetim kurullarının seçiminde denetçiler tehdit edildiğinden görev alamadıklarını, davalının şirket ana sözleşmesine aykırı olarak mahkemeye başvurarak şirkete kayyım atanmasını istediğini, davalının müvekkili şirket aleyhine propaganda yaptığını, şirketin çalıştığı bankalara battığı yönünde asılsız beyanlarda bulunulduğunu, şirketin 2008 yılından bu yana organsız kalması ve şirketin kayyıma bırakılmasından dolayı zarar ettiğini, şirketin yeni yatırımlar yapamadığını, bankaların akreditif...
Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre şüphelilerin tamamının ifadesi alınmadan, şikayet dilekçesinde ileri sürülen 30/08/2012 tarihli protokole ek olarak sunulan akreditif belgesinde yer alan 327.250 Euro alacağın lehdarı konumundaki MTS Kırma Eleme Ltd Şti.'nin MTS Grup Ltd. Şti. ile aynı firma olup olmadığı ile aralarında gerek hukuki gerekse ticari organik bir bağın bulunup bulunmadığı, Faya Mühendislik A.Ş.'nin sahiplerinin/ortaklarının kim olduğu ile MTS Grup Ltd. Şti. ve Metesan Ltd....