Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tıpkı malik olmayan ve aile konutu şerhi verdiren eşin “öldüğü” tarihte hem aile konutu niteliğinin kendiliğinden kaybı ile şerhin “ölüm tarihi” itibarıyla kendiliğinden yolsuz hale gelmesi gibi. Boşanma kararı ölüm, gaiplik ve hükümsüzlük gibi evliliği sonlandıran sebeplerden olmakla evlilik birliğinin sona ermesi sebebiyle aile konutu şerhinin “kaldırılması” istenebilir. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 571) Ancak aile konutu şerhinin kaldırılması istemi “mahkemeye” değil de ilgili “Tapu Sicil Müdürlüğüne” malik olan eş tarafından yapılabilir/yapılmalıdır. Tapu Sicil Müdürlüğü malik olan eşin talebi halinde terkin işlemi yapmak “zorunda” iken aile konutu maliki olan eşe terkini sağlamak için gereksiz yere bir de “dava açma” külfeti yüklenemez....

    İntifa hakkı, tapu sicilinde yapılan resmi işlem ile (tesisen) iktisap edilebileceği gibi doğrudan doğruya da (aslen) iktisap edilebilir. 3678 sayılı Kanununun yürürlüğe girdiği 23.10.1990 tarihinden önce vuku bulan miras intikallerinde önceki Medeni Kanunun 444. maddesi uyarınca sağ kalan eşe intifa hakkını tercih etmesi olanağı tanınmıştır. Sağ kalan eşin, intifa hakkını tercih etmesi halinde intifa hakkı; menkullerde teslime, taşınmazlar üzerinde ise tescile gerek kalmaksızın doğrudan doğruya kazanılan, diğer bir anlatımla aslen iktisap edilen bir haktır. Bu hakkın tapuya tescili için de mirasçılar arasında sözleşme ilişkisi kurulmasına gerek yoktur. Dava konusu 10 parsel sayılı taşınmaz tapuda ... İşeri mirasçıları adına kayıtlıdır. ... İşeri, 06.05.1982 tarihinde vefat etmiş, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1982/449 - 436 sayılı 28.07.1982 tarihli veraset ilamına göre de; davacı ... mirasta 1/2 intifa hakkını tercih etmiştir. ......

      KARŞI OY Davacı tarafından aile konutu olarak özgülenen taşınmazın tapu kaydı üzerinde var olan aile konutu şerhinin “boşanma sebebiyle” kaldırılması istenildiği ve bu sebeple “aile konutu şerhinin kaldırılmasına” karar verildiği ve eşler arasında kural mal rejiminin (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (= TMK. m. 202 f.I, 218-241) geçerli olduğu konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır Çekişme nedir?; Dava konusu olup aile konusu olarak özgülenen taşınmazın tapu kaydı üzerine “evlilik birliği sürerken” aile konutu şerhi konulmuştur. Eşlerin “dava açılmadan önce” kesinleşen karar ile boşanmaları üzerine davacı eş tarafından aile konutu şerhinin kaldırılması için “boşandığı eşi” aleyhine temyiz konusu dava açılmıştır. Başka bir anlatımla davacı ve davalı “dava tarihinde” evli değillerdir....

        Aile Mahkemesinin 2007/17 esasında devam eden boşanma davası bulunduğunu, davacının üzerinde intifa hakkı bulunan evde davalı gelininin oturmasına evlilik birliğinin devamı süresince rıza gösterdiğini ancak davalı ile oğlu arasındaki anlaşmazlık üzerine davalının evi terk ettiğini, bir süre sonra davalının eve geri dönmesi üzerine oğlunun evden ayrıldığını, o tarihten itibaren davalının evi kullanmasına rızası bulunmadığını, bu konuda kendisine noterden ihtarname gönderdiğini belirterek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etmiştir. Davalı cevabında, dava konusu evde davacının zımni muvafakati ile bedelsiz oturduğunu, evin aile konutu olduğunu, davacının oğlu tarafından bu evin aile konutu olarak kullanıldığı sırada boşanma davası açıldığını, davanın reddini savunmuştur....

          İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması, mümkün görülmediği takdirde katılma ve değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Aile konutu ve ev eşyası" başlıklı 240. Maddesin de aynen; " Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir....

            AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/10/2019 NUMARASI : 2018/794 ESAS - 2019/733 KARAR DAVA KONUSU : |Aile Konutu KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı istinaf başvurusu üzerine dosya duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin ele alındı, incelendi; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; "...müvekkilinin eşinin vefat ettiğini, davaya konu taşınmazın müvekkili ve eşi tarafından aile konutu olarak kullanıldığını, diğer davalılarında mirasçı olduklarını, aile konutunun satılması ve müvekkilinin tahliyesi sağlanarak mağduriyetinin sözkonusu olduğunu, taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine ve şerh konulmasına karar verilmesini" talep ve dava etmiştir....

            Mahkemece yapılan yargılama sonucu; TMK.nun 240. maddesinde sağ kalan eş eski yaşantısını devam ettirebilmesi için ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek ve yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir denildiği, aynı maddenin 3. fıkrasında ise, " haklı sebeplerin varlığı halinde sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemi ile intifa veya oturma hakkı yerine konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir" hükmüne yer verildiği, TMK.nun 240/3. maddesinde belirtilen haklar olan intifa veya oturma hakkı ya da bunların yerine konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınması isteği sağ kalan eşe tanınmış olup, seçimlik hakkı sahip olan eş bunlardan birini seçebileceği, somut olayda dosyanın tümü itibariyle yapılan değerlendirmesinde; muris ile davacının muris ölünceye kadar evlilik birlikteliğine dava konusu taşınmaz üzerinde sürdürdükleri, davacının dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu olarak...

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.01.2014 gününde verilen dilekçe ile sağ kalan eşe ev ve eşyalarının üzerinde müstakilen mülkiyet hakkı tesisi ve tescili talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacının ev eşyalarına yönelik talebin reddine, ev üzerinde mülkiyet hakkı tesisi yönünden mahkemenin görevsizliğine dair verilen 28.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.05.2019...

              DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Şerhi Konulması-İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması ve ipoteğin kaldırılması taleplerinde bulunmuş, ilk derece mahkemesi tarafından bu talepler kabul edilerek dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulmasına ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş, davalı banka tarafından karar istinaf edilmiş, ilgili bölge adliye mahkemesi tarafından bankanın yanlış ada ve parsele yönelik hüküm kurulduğuna ilişkin istinaf itirazı kabul edilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş, aile konutu şerhi konulmasına ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş ve banka tarafından temyize başvurulmuştur. Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarındandır (HMK m.114/l-d)....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...ipotek alacaklısı banka taşınmazın aile konutu niteliğini bilerek, ipotek tesisi sırasında taşınmaz maliki olmayan eşin muvafakatini sağlamak için yazılı belge almıştır. Her ne kadar muvafakatnamedeki imzanın davacı kadına ait olup olmadığı anlaşılamasa da, ipotek tesisi için eşin rızasını alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın aile aile konutu niteliğini bildiği açıktır ve artık eşin açık rızasını geçerli bir şekilde alma yükümlülüğü altındadır. Tacir olan banka, Kanunun (TMK m. 194) açık rıza alınmasını istediği bu konuda kendisine sunulan muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken eşe aidiyetini belirlemek ve sözleşmenin hakim tarafı olarak objektif özen yükümlülüğünün bir gereği olarak imzanın sıhhatini denetlemek zorundadır....

                UYAP Entegrasyonu