Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İpotek tesisine ilişkin işlem tarihinde konutun tapu kütüğünde “aile konutu olduğuna” ilişkin şerhin bulunmadığı tartışmasızdır. Bu durumda, lehine ipotek tesis edilen davalı iyiniyetli ise, kazanımı korunur. (TMK. m.1023) Kanunun, iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, aslolan iyiniyetin varlığıdır. Ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. (TMK. m.3) Lehine ipotek tesis edilen şirket bir finans kuruluşudur. Yapılan işlemin hukuki niteliği itibarıyla bir takım araştırmalar yapmak durumundadır. İpotek tesisine konu taşınmazın mesken niteliğinde olduğunu bilmektedir. “Buranın aile konutu olduğunu bilmediğine” ilişkin bir savunması da yoktur....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının işbu davayı açma hakkı ve aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, aile konutu şerhinin varlığının o taşınmazı doğrudan aile konutu haline getirmediğini, taşınmazın aile konutu niteliğinde olmadığını, gerek ipotek tarihinde gerekse de daha sonradan söz konusu taşınmazda davacı ile eşinin ikamet etmediğini, davacının eşinin çektiği kredinin niteliği gereği sübvansiyonlu olması ve tarımsal krediyi de içermesi hasebiyle eş rızasının aranmayacağını, satış ilanının da hem borçluya hem davacıya tebliğ edildiğini, takibin hiçbir aşamasında ve ihale tarihine kadar süresinde meskeniyet iddiasında bulunulmadığını, taşınmaz satışının durdurulması hususunda tedbir talebinde de bulunulmadığını ve satış işleminin hiçbir surette şikayet edilmediğini, tapu kaydına şerh koydurduğu tarihte davacının ipotekten, icra dosyasından haberdar olduğunu, tüm takyidat ilgililerine tebligat yapıldığını, zarar unsuru bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini...

    Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunu devredemez. Bu işlem "ancak diğer eşin açık rızası alınarak" yapılabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak da verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık" olması gerekir. TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir. Bu sebeple taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Nitekim TMK'nın 194. maddesinin uygulanabilmesi için, taşınmazın aile konutu niteliğini haiz olması gerekir....

    Dava aile konutu sebebiyle taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın davalı eş adına tapuya tescili davası ve tapuya davacı lehine aile konutu şerhi verilmesi davasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinde; "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur." denilmektedir....

    talep edildiğini, işbu mesken müvekkilinin aile konutu olduğunu, hacze konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğunu, söz konusu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutundan kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteme isteğine ilişkindir. Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürülebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "Aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer, diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır....

      Davacı kadın tarafından açılan taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine ilişkin talebin incelenmesinde; yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğu, ancak yargıma sırasında taşınmazın icra yoluyla tahliye edilmesi ile aile konutu vasfını kaybettiği görülerek, taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine dair açılan dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm yerinde olmakla, davacının bu yöndeki istinaf talebi reddedilmiştir. Davacı kadın tarafından açılan kiracısı bulunduğu evin kira sözleşmesinin tarafı olarak kabul edilmesi ve bu kapsamda tahliye taahhüdü ile takibin iptali istemli hakimin müdahalesi istemine ilişkin talebin incelenmesinde; TMK 194....

      Aile konutu TMK'nın 194. Maddesinde düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek, veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacaktır. Böylece kural olarak eşlerin birbirleri ve 3. Kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi TMK felsefesi içinde kabul edilmişken, aile konutu ile bu kurala ayrı bir istisna getirilmiş, aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması esası kabul edilmiştir. Düzenleme ile malik olmayan eşe aile konutu ile ilgili tapu kütüğüne şerh verilmesini isteme hakkı tanınmıştır. Huzurdaki davaya konu olayda davalı banka tarafından dava konusu taşınmazda ipotek tesisi için davacının muvafakatinin alma yönünde girişimleri olduğu göz önünde bulundurulduğunda dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğini bilmedikleri kabul edilemez....

      Evlilik, ölümle veya boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin "aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer ve diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulduğuna göre artık bu şerh, ortaklığın giderilmesine engel teşkil eder. Tapu kaydındaki aile konutu şerhi terkin edilmediği müddetçe ortaklığın giderilmesine karar verilmesi mümkün olmadığından (Yargıtay 14. HD 13/01/2020 tarih ve 2016/12589 E. 2020/266 K) Somut olayda; dava konusu taşınmazın 15 nolu bağımsız bölüm olduğu, Çorum 2. Aile Mahkemesi 2018/731 E sayılı dosyası ile bu taşınmazın davalı T8 ile vefat eden eşinin aile konutu olduğunun tespitine karar verilmiş olduğu anlaşılmakla, mahkemece ilgili dava dosyasının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, kararın kesinleşmiş olması halinde yukarıda açıklanan ilkelere göre karar verilmesi gerekirken taşınmazın satışı hatalı olmuştur....

      O halde TMK 194 maddesinde yer alan aile konutu ile ilgili tasarruf işlemlerini diğer eşin rızasına bağlayan şart, sadece malik olan eşin iradesine bağlı olan işlemlerde geçerli olabilmesi gerekir. TMK 194 maddenin getirdiği sınırlama aile hayatını korumak amacıyla eşlerin ortak bir paydada buluşması amacını taşımaktadır. Bu kanun maddesinin rızai olmayan işlemler için yorumlanması kanunun özüne ve ruhuna aykırıdır. Yargıtay görüşüne göre de borcu olan eşin borcundan dolayı aile konutunun haczedilmesi halinde söz konusu konut, aynı zamanda borçlunun haline münasip evi ise, buradaki haczedilmezlik iddiasının dayanağı o taşınmazın aile konutu olması değil, İİK 82 maddesi gereğince borçlu ve ailesinin haline münasip evi olmasıdır. (Yargıtay 12 H.D 2019/13405- 2020/286 E-K sayılı kararı) Aile konutu olan haline münasip evin haczedilmezlik şikayeti hususunda ise hacizden etkilenen ve aynı çatı altında yaşayan eşe şikayet hakkı tanınmamıştır....

      UYAP Entegrasyonu