Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kat 12 nolu bağımsız bölümün aile konutu olduğunu ve müvekkilinin açık rızası ve bilgisi olmadan davalı eşi Kamil tarafından ihbar olunan banka lehine 19/07/2006 tarih, 8681 yevmiye nolu, 130.000,000 TL bedelli ipotek tesisi edildiğini, davaya konu ipoteğin banka tarafından Mehmet Ali Çelik isimli şahsa temlik edildiğini, temlik alacaklısı Mehmet Ali Çelik'in 17/02/2012 tarihinde Hatay 3....

KARŞI OY YAZISI İstek, aile konutu olarak özgülenen taşınmazın davacı eşin rızası alınmadan yapılan devrinin iptali ile dairenin davacılar adına tescili ve kaydına aile konutu şerhi konulmasına ilişkin olup, devrin iptali isteği Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine dayanmaktadır. Taşınmaz kooperatif adına kayıtlıdır. Kooperatif üyesi olması nedeniyle konut üzerinde hak sahibi olan koca, ölümünden önce 27.8.2004 tarihinde “kooperatif payının devri sözleşmesiyle “ hak sahibi olduğu 13 nolu daireyi davalı ...’ya devretmiş, 14.10.2004 tarihinde de vefat etmiştir. Davacı ile eşi arasındaki evlilik ölümle sona ermiştir. Dava,sağ eş ve çocukları tarafından 28.3.2007 tarihinde açılmıştır. Taşınmazın ölen koca ve eşi tarafından aile konutu olarak kullanıldığı tartışmasızdır....

    Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 18/09/2018 tarih 2017/688 Esas 2018/537 Karar sayılı kararıyla özetle; dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu, aile konutu şerhi bulunmasa da bunu bilebilecek durumda olan bankanın TMK md.1023'den yararlanmasının mümkün olmadığı, TMK md.194 uyarınca davacı eşin açık rızasının bulunmadığı gerekçe gösterilerek ''davanın kabulüne, Hatay ili Erzin ilçesi Yeşilkent mahallesi İsalı mevkii 7282 parselde kayıtlı 8 numaralı bağımsız bölüm üzerine davalı T4 lehine tesis edilen 08/12/2016 tarih ve 4964 yevmiye nolu ipoteğin kaldırılmasına,'' karar verildiği, kararın usulüne uygun olarak tüm taraflara tebliğ edildiği, davalı banka vekilinin süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özet ile; gerek ipotek tesisi esnasında gerekse icra takibine başlanıldığı sırada davaya konu taşınmazın kaydında aile konutu şerhinin bulunmadığını, müvekkili bankanın TMK 1023. maddesi gereğince tapudaki iyi niyetli kazanımın korunması gerektiğini, ipotek işlemleri sırasında taşınmazın...

    TMK 194. maddesine göre; eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir ....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Şerhinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı, temyiz dilekçesinde temyiz harç ve giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını ileri sürerek adli yardım talebinde bulunmuştur. Davalının temyiz harç ve giderlerini karşılayabilecek ekonomik imkanlara sahip olduğu görülmekle, davalının adli yardım talebinin reddine karar verilerek; davalının temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemede; Eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (TMK m. 194/1). Davanın konusu taşınmaz üzerine 24.5.2011 tarihinde aile konutu şerhi konulmuştur. Taraflar arasında evlilik birliğinin hukuken devam ettiği anlaşılmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Üzerindeki İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından "ipoteğin kaldırılması" talebi hakkında verilen hüküm yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava konusu taşınmazın "aile konutu" olarak kullanıldığı tartışmasızdır. Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (TMK m. 194/1)....

        Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK md, 6) ipotek tesisine ilişkin işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde "aile konutu" olduğuna ilişkin bir şerh bulunmamaktadır. Bu durumda davalı bankanın ipoteğe ilişkin kazanımı iyi niyetli ise korunur (TMK md. 1023). Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda asıl olan iyi niyetin varlığıdır. İyi niyetin varlığı asıl olduğuna göre lehine ipotek tesis edilenin kötü niyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğü bunu iddia edene düşer (TMK md. 6). Davacı, lehine ipotek tesis edilen davalı bankanın kötü niyetli olduğunu kanıtlayamamıştır. Şu hale göre tapuya güven ilkesini esas alan Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi koşulları işlem tarafı olan davalı banka lehine gerçekleşmiştir....

          AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/12/2020 NUMARASI : 2020/238 ESAS - 2020/236 KARAR DAVA KONUSU : AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMASI (ÇEKİŞMELİ) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; evlilik süresince aile konutu olarak kullandıkları iki evlerinin olduğunu, davalı eşinin yaşadığı evden anlaşmazlıkları sebebiyle ayrı bulunduklarını, son bir yıldır ortak çocuğun yaşadığı diğer evde ikamet ettiğini, aile konutu olarak kullandıkları evi davalı eşin muavazaalı bir şekilde kendisinin ilk evliliğinden olan öz kızı T3 devrettiğini, taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğini ve bu nedenle iyi niyetli olmadığının açık olduğunu belirterek, taşınmazın davalılardan T3 adına olan kaydının iptali ve davalı eş adına tescili ile tapu kaydına aile konutu şerhinin verilmesini talep ve dava etmiştir...

          Aile konutu olan taşınmazın, tapu maliki olan eş tarafından üçüncü kişiye devri, davacının açık rızasını gerektirmektedir (TMK m.194/1). Bu rıza alınmamıştır. İlk satış itibariyle açık rıza zorunlu ise de, sonraki satışlarda tapuya güven ilkesi gereği iyi niyetli olup olmadığı önem arz etmektedir. Toplanan delillerden satışların kısa aralıklarla gerçekleşmesi, davalı ...'nin dava konusu taşınmazı gezip görmeden satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalıların birbirlerini tanıdıkları, aralarında iş ilişkisi olduğu, taşınmazın aile konutu olarak kullanılmaya devam etmesi de dikkate alındığında, davalıların taşınmazın aile konutu olduğunu bildikleri, el ve iş birliği içinde kötü niyetli olarak hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

            Dava, aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescili isteğine ilişkin olduğuna göre, öncelikle aile konutu olarak kullanılan bölümün belirlenmesi gerekir....

            UYAP Entegrasyonu