Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden dava konusu hacizlerin kaldırılması talep edilen taşınmazın tarla vasıflı olduğu, üzerinde dükkan bulunduğu, talebe konu aile konutu niteliğinde bir taşınmaz bulunmadığı gibi, davacı tarafından davanın TMK 194 maddesine dayalı olarak açılmadığı, borcun kaynağının kefalet sözleşmesi olduğu da iddia edilmediğine göre davalı eş adına kayıtlı taşınmazın üzerine konulan haciz ve şerhlerin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, eşin rızasının alınması gerekirken alınmadığı gerekçesiyle aile konutu vasıflı olmayan taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlanmasından önce konulmuş olan davaya konu haciz ve şerhlerin kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17.02.2022 (Prş.)...

    ve kıymet takdirine ilişkin işlemlerin yürütüldüğünü, 11.06.2021 tarihinde İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğünün 2021/478 talimat sayılı dosyasından müvekkilinin ikamet etmekte olduğu aile konusuna kıymet takdiri için geldiğini, taşınmaz üzerinde bu şekilde haciz işlemleri gerçekleştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, üzerine haciz kaydı işlenen taşınmazın İİK.82 maddesi gereğince haciz caiz olmayan aile konutu olduğunu, tapu kayıtlarının incelenmesinde taşınmaz üzerinde 18/09/2018 tarihli aile konutu şerhinin yer aldığının görüleceğini, aile konutu şerhi bulunan bir taşınmazın haczen satışının mümkün olmadığını, taşınmaz üzerinde evvelce konulmuş bulunan ihtiyati tedbir kararlarının mevcut olduğunu, müvekkilinin aile konutu olan taşınmazın 1/2'sinin maliki olduğunu, dosya borçlusu olmayan müvekkiline ait taşınmazın haczi mümkün olmadığı gibi satışının da mağduriyete yol açacağını, borçluya ait başka taşınmaz ve menkul mallar yerine aile konutu olan taşınmaza haczi konularak satışına...

    ve kıymet takdirine ilişkin işlemlerin yürütüldüğünü, 11.06.2021 tarihinde İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğünün 2021/478 talimat sayılı dosyasından müvekkilinin ikamet etmekte olduğu aile konusuna kıymet takdiri için geldiğini, taşınmaz üzerinde bu şekilde haciz işlemleri gerçekleştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, üzerine haciz kaydı işlenen taşınmazın İİK.82 maddesi gereğince haciz caiz olmayan aile konutu olduğunu, tapu kayıtlarının incelenmesinde taşınmaz üzerinde 18/09/2018 tarihli aile konutu şerhinin yer aldığının görüleceğini, aile konutu şerhi bulunan bir taşınmazın haczen satışının mümkün olmadığını, taşınmaz üzerinde evvelce konulmuş bulunan ihtiyati tedbir kararlarının mevcut olduğunu, müvekkilinin aile konutu olan taşınmazın 1/2'sinin maliki olduğunu, dosya borçlusu olmayan müvekkiline ait taşınmazın haczi mümkün olmadığı gibi satışının da mağduriyete yol açacağını, borçluya ait başka taşınmaz ve menkul mallar yerine aile konutu olan taşınmaza haczi konularak satışına...

    (TMK. m.194/1) Bu işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, davalı Bankanın kazanımı, iyiniyetli olması halinde korunabilir. (TMK. m. 1023). Kanunun iyiniyete hukuki sonuç bağladığı durumlarda da aslolan iyiniyetin varlığıdır. Ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. (TMK. m.3) Davalı banka, tacirdir. Her tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. (TTK. m.20/2) Basiretli hareket etme yükümlülüğü, teminat olarak gösterilen taşınmazın fiili ve hukuki durumunu bilmeyi de gerektirir Banka buna uygun hareket etmemişse, özen yükümlülüğünü yerine getirmemiş demektir. Bu nedenle davalı Bankanın iyiniyet iddiası dinlenmez. Öyleyse, davacının açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına karar verilmelidir. Bu sebeple değerli çoğunluğun onama görüşüne iştirak etmiyorum....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı bankanın aile konutu şerhi konulmasına dair verilen kararı temyizinde hukuki yararının bulunmadığından aile konutu şerhi konulmasına ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir, 2-Davalı bankanın ipoteğin kaldırılması davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir (TMK m. 194). Dava konusu taşınmazın tapuda "Arsa" vasliyla kayıtlı olduğu, yapılan keşif ile taşınmaz üzerinde dört katlı betonarme binanın bulunduğu anlaşılmaktadır....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin evli olduğunu, davaya konu taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, davacılardan T2 müvekkillerinin aile konutu olarak kullandığı taşınmaz üzerine haciz konulduğunu 11/12/2019 öğrendiğini, müvekkillerinin başkaca bir evinin bulunmadığını, 4 kişilik ailenin bu evde ikamet ettiğini, İİK 82/12.madde gereğince borçlunun haline münasip evi standarlarında kendisi ve ailesinin ihtiyacını karşılayacak özellikte olduğunu, mahkemenin eksik araştırma ile hüküm kurduğunu, ipotek tesisinin haczedilmezlik şikayetinden feragat niteliğinde sayılıp sayılmayacağı, hangi nedenle ipotek tesis edildiği araştırılarak karar verilmesi gerektiğini İİK 82.madde gereğince ve TMK 194.madde gereğince ipoteğin terkini ve iptali gerektiğini söyleyerek meskeniyet iddiası kapsamında İİK 82.madde gereğince haczin kaldırılmasına, taşınmazın aile konutu olması nedeniyle TMK 194.madde gereğince aile konutu üzerindeki haciz...

        Dairemizce yapılan değerlendirmeler neticesinde; HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun resen nazara alınabileceği, takipte taraf olmayan üçüncü kişinin aile konutu şerhine dayanarak takibin durdurulması talebinde bulunmasına yasal imkan bulunmadığı, taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunsa dahi ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine engel olmadığı, ipoteğin TMK' nun 194. Maddesine aykırı olarak tesis edildiğine dair iddianın ancak genel mahkemelerde ileri sürülebileceği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, hükümde kanuna aykırılık tespit edilmediği anlaşıldığından davacı (şikayetçi 3. kişi) vekilinin istinaf başvurusunun HMK.'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine, dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Adana 5....

        O halde TMK 194 maddesinde yer alan aile konutu ile ilgili tasarruf işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlayan şart, sadece malik olan eşin iradesine bağlı olan işlemlerde geçerli olabilmesi gerekir. TMK 194 maddenin getirdiği sınırlama aile hayatını korumak amacıyla eşlerin ortak bir paydada buluşması amacını taşımaktadır. Bu kanun maddesinin rızai olmayan işlemler için yorumlanması kanunun özüne ve ruhuna aykırıdır....

        Somut davaya geldiğimizde;davalı eş ve davalı banka arasında yapılan tasarruf işlemiyle aile konutunun tapu kaydına konulan ipotek kaydı,ayni hakka ilişkin bir tasarruf işlemi olup;TMK. 194/1 maddesi yönünden değerlendirilebilecek bir tasarruf işlemidir.İpotek işlemi sırasında davacı eşin açık rızasının varlığı konusunda,bu konuda ispat yükü kendisine düşen davalılar bir delil bildirmemiştir.Esasen açık rızanının alınmadığı hususunda da bir çekişme bulunmamaktadır.Davalı banka,ipotek işlemi sırasında tapu kaydında aile konutu şerhi (TMK.md. 194/3) bulunmadığını,kendilerinin buna güvenerek hak iktisap ettiklerini iyiniyetli sayılmaları ve TMK. 1023.madde uyarınca iktisaplarının korunması ve bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Yukarda açıklandığı gibi,burada iyiniyet savunmasına değer verilemez ve TMK. 1023.maddedeki iyiniyet karinesine dayanma imkanı bulunmamaktadır....

          Somut davaya geldiğimizde; davalı eş ve davalı banka arasında yapılan tasarruf işlemiyle aile konutunun tapu kaydına konulan ipotek kaydı, ayni hakka ilişkin bir tasarruf işlemi olup; TMK.194/1 maddesi yönünden değerlendirilebilecek bir tasarruf işlemidir. İpotek işlemi sırasında davacı eşin açık rızasının varlığı konusunda,bu konuda ispat yükü kendisine düşen davalılar bir delil bildirmemiştir. Esasen açık rızanın alınmadığı hususunda da bir çekişme bulunmamaktadır. Davalı banka, ipotek işlemi sırasında tapu kaydında aile konutu şerhi (TMK md.194/3) bulunmadığını, kendilerinin buna güvenerek hak iktisap ettiklerini, iyiniyetli sayılmaları ve TMK.1023.madde uyarınca iktisaplarının korunması ve bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Yukarıda açıklandığı gibi, burada iyiniyet savunmasına değer verilemez ve TMK 1023. maddedeki iyiniyet karinesine dayanma imkanı bulunmamaktadır....

            UYAP Entegrasyonu