Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığı iddia edilmekle birlikte, davacının, davalı yüklenicinin sözleşmeye uygun olarak edimini ifa ettiği, davaya konu dairenin yapılıp teslim edildiği iddiasında bulunduğu görülmektedir. 24.04.1978 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre, tapuda arsa niteliğinde kayıtlı olmasına rağmen ileride kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulduğunda bir paya bağlanacak bağımsız bölümün ayrı bir taşınmaz niteliği kazanmadan önce satış veya temlik işlemine konu yapılması halinde mahkemece temlik işleminin tarafına geçirilmesi gereken payın bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak ileride kat irtifakına esas teşkil edecek arsa payı olarak belirlenmesi, dava konusu yapılması halinde davacı 3. kişiye ancak bu payın tescil edilmesi olanaklıdır....

DELİLLER : Esenyurt Tapu Müdürlüğünün cevabi yazıları, Delil listeleri sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti, ipoteklerin ve hacizlerin fekki istemine ilişkindir....

Kısaca söylemek gerekirse eldeki uyuşmazlıkta kat mülkiyeti kanununa tabi olarak yapımına başlanılan taşınmazdaki bağımsız bölüm satışı söz konusu olduğundan yasanın aradığı yönteme uygun biçimde sözleşme bulunmasa da taraflar arasındaki adi yazılı sözleşmeye değer tanımak gerekir. Özellikle satım sözleşmelerinde tarafların adlarının, sözleşme konusunun ve satış bedeli (semen) ile tarafların imzaları bulunmalıdır. Çünkü anılan bu unsurlar satış sözleşmelerinin objektif temel unsurudur. Somut olayda ise, dayanılan adi yazılı sözleşmede satış bedeli yazılmamış sadece satış bedeline karşılık alınan bir bölüm paranın miktarı yazılmıştır. Görülüyor ki, satıma ilişkin Borçlar Kanunun 182. maddesinde sözleşmede yer alması zorunlu olarak gösterilen satış bedeli (semen) sözleşmeye yazılmamıştır. Bu haliyle adi yazılı ancak 30.09.1988 tarih 1987/2-1988/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca değer tanınması zorunlu sözleşme hüküm ve sonuç meydana getirmez....

    Borçlar Kanununun 184. maddesi hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasında yazılı olarak yapılabilir. Bir başka ifade ile yasa koyucu 184. maddede açıkça yazılı şekil şartı getirmiş, resmi şekil şartı aramamıştır. Ne var ki, alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına da engel değildir. Somut olaya gelince; tapu maliki davalı ... ... 01.09.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 841 parselde bulunan payını dava dışı ...'e satmayı vaadetmiştir. Dava dışı ... ise resmi şekilde yapılan satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi hakkını TBK’nın 183. maddesinde yer alan alacağın temliki hükümleri gereği adi yazılı satış sözleşmesiyle 07.02.2005 tarihinde davacılar murisi ...’a devretmiştir. Re'sen düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden doğan şahsi hakkın satış vaadinde bulunanın rızası aranmaksızın üçüncü kişiye temlik edilebilecek olup, yazılı biçimde yapıldığından TBK'nın 184. maddesi gereğince temlik sözleşmesi geçerlidir....

      Davalı vekili, dava konusu taşınmazın, ........ öncesinde tapuya kayıtlı bulunduğunu ve bu kapsamda adi yazılı sözleşme ile satılmasının mülkiyetin aktarılması sonucunu doğurmayacağını, davacı yanın dayandığı sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; dava konusu 117 ada 29 parsel sayılı taşınmazın 271 m²'lik bölümünün, nizalı taşınmazın ........ tutanağının kesinleşmesinden önce tapusuz vaziyette iken 06.05.1993 tarihli adi yazılı sözleşme ile davacı tarafından davalıdan bedeli ödenmek suretiyle satın alındığı, zilyetliğinin davacıya devredildiği, davacı tarafından bu taşınmaz kısmına üç katlı ev yapıldığı, bu şekilde davacı yararına satış ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik yoluyla kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne; 117 ada 29 parsel sayılı taşınmazın 271/4163 müşterek mülkiyet hissesinin tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir....

        Davacı yan, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı tarihde davaya konu bağımsız bölümün tapusunun davalı yüklenici üzerinde bulunduğunu, dairenin tesliminin gerçekleşmediğini, esasen bu bağımsız bölümün başka kişiye devredildiğini, üzerine ipotek tesis edildiğini ve sözleşmenin geçersiz şekilde yapılması nedeni ile herkesin verdiğini geri alacağını, ödedikleri paranın sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği iade edilmesi gerektiğini açıklamış, istinaf talebinde de; somut olay bakımından davalının adi yazılı sözleşmenin yapıldığı 26.08.2016 tarihinde malik olduğunu ve davalının işbu dava konusu adi yazılı sözleşmenin yapılmasından 2 yıl sonra, Esenyurt Tapu Müdürlüğü 26.06.2018 tarih ve 39442 yevmiye no.lu satış senedi ile halihazırda kendi malik olduğu B3 blok 110 bağımsız bölüm no.lu taşınmazı dava dışı üçüncü kişi olan Bahaş İnşaat Sanayi ve Tic A.Ş. unvanlı şirkete devrettiğini, adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesindeki yerin, arsa sahiplerinden olan üçüncü kişiye...

        A.Ş. tarafından devrin gerçekleşmiş olmasının geçersiz sözleşmeye sıhhat kazandırmayacağını, taşınmaz alımı, satımı için yetkinin vekaletnamede açıkça düzenlemesi gerektiği halde davacı vekiline verilen vekaletnamede böyle bir yetkinin bulunmadığını, sonradan çıkarılan vekalete dayanarak tapu devri konusunda işlem yapma yetkisini vermeyeceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ....A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya cevap dilekçesinde davanın, davaya dayanak satış protokolünün tarafın olan ...-......

          DAVA : Tazminat (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 15/10/2014 KARAR TARİHİ : 25/11/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda; Dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA VE İSTEK : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Müflis ...İnş ve Tesisat A.Ş. den aldığı dairenin teslim edilmemesi nedeniyle başka dairede oturmak zorunda kaldığını belirterek kira bedeli ile eksik imalattan kaynaklanan fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak üzere 100.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir CEVAP VE SAVUNMA : Davalı kooperatif vekili, müvekkilinin zarardan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

            Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar....

              , taahhüt, haksız fiil ve sair borç doğuran bir hukuki ilişki bulunmadığını, arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılan davanın özel dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümünün yerine getirilmediğini, eksik nispi harcın ikmali gerektiğini, müvekkili banka tarafından taşınmaz kaydına tesis ve tescil edilen ipoteğin huzurdaki davaya konu taşınmazın adi yazılı şekilde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden önce gerçekleştiğini, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipoteklerinin fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan takyidatlar kabul edilerek devralındığını, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı Garanti Kozaya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli 1987/2 E. 1988/2 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu(YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemediğini, satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde...

              UYAP Entegrasyonu