Adi ortaklığın varlığı ve işbu ortaklığın, ortakların oy birliği ile aldıkları karar uyarınca imzalanan 30/08/2000 tarihli sözleşme ile feshedildiği, yine bu sözleşmede yer alan binadaki üç adet dairenin davacıya devredildiği, tarafların ve derece mahkemelerinin de kabulündedir. Uyuşmazlık; 30/08/2020 tarihli sözleşmede, davalı ... tarafından davacıya ½ payları verileceği taahhüt edilen iki adet dükkan niteliğindeki bağımsız bölüme ilişkindir. Bilindiği üzere, adi ortaklıkta ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Zira, tasfiye; tüm hesapların görülüp ortakların birbiriyle alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yolu ile ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaştırılması ya da satış yolu ile elden çıkarılması olup, ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik yasal usuldür. Öte yandan, adi ortaklığın tasfiyesinde tamamen irade özerkliği ilkesi hakimdir....
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının ne talep ettiğinin anlaşılmadığını, bir yandan taraflar arasında adi ortaklığın tasfiyesi talep edilirken öte yandan alacak talebinde bulunulduğunu, davacının anonim şirketin tasfiyesini mi yoksa adi şirketin tasfiyesini mi talep ettiğinin belli olmadığını, müvekkilinin davacı şirketin gizli ortağı olup olmadığı belirlendikten sonra mahkemenin görevi yönünden inceleme yapılması icap ettiğini, davada müvekkilinin davacı şirkete mi yoksa başka bir şirkete mi ortak olduğunun iddia edildiğinin net olmadığını, hangi ortaklığın tasfiyesinin talep edildiğinin bu ortaklığın hangi tarihe ve neye dayandığının ve ortaklarının kim olduğunun açıklattırılması gerektiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir....
Sayılı dosyasında görülmekte olan iki dava özü itibariyle adi ortaklığın tasfiyesi davası olduğundan her iki dosyanın birlikte görülmesinde hukuki yarar bulunduğundan HMK 166. Maddesi uyarınca mahkememiz dosyasının Bursa 1.ATM 'nin 2016/11 E.Sayılı dosyası ile birleştirilmesine, 2-Yargılama harç ve giderlerinin birleşen dava dosyasında hüküm altına alınmasına, Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı yanın yokluğunda, esas hükümle birlikte İstinaf kanun yolu açık olmak üzere kesin olarak karar verildi. 31/05/2023 Başkan ... ¸e-imzalıdır. Üye ... ¸e-imzalıdır. Üye ... ¸e-imzalıdır. Katip ... ¸e-imzalıdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi talebi ile açılmıştır....
aralarındaki adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak davasına dair ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 31.03.2015 günlü ve 2015/410 Esas- 2015/269 Karar sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 30.03.2017 günlü ve 2015/18302 Esas-2017/4319 karar sayılı ilama karşı davalı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I HUMK'nun 440/III-3. maddesi uyarınca; mahkemece verilen görevsizlik kararı Dairemizce onanmış olup, bu ilama karşı karar düzeltilmesi yoluna gidilemez. Bu nedenle düzeltme dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 07.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, bozmaya uyularak ortaklık sözleşmesinin feshine, taraflar arasındaki ortaklığın tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara ve bozmanın şumulü dışında kalarak kesinleşmiş olan cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacının iddiası adi ortaklığın feshine ilişkin ihbar ve tüm dosya kapsamından mahkemece adi ortaklığın feshine karar verilmekle adi ortaklığın son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....
UETS DAVA : Adi Ortaklığın Fesih ve Tasfiyesi İSTİNAF KARARININ KARAR TARİHİ : 17/11/2021 YAZIM TARİHİ : 17/11/2021 Taraflar arasında görülen davada Konya Asliye... Ticaret Mahkemesi'nin... Esas- ......
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile adi ortaklığın tasfiyesine, ortaklığın aktif değerler toplamı 24.658,37 TL'nin, ortaklık borcunun % 50'si 552,52 TL'nin davalıdan tahsiline, davacının zarar talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 11.05.2016 tarihli ve 2015/8090 Esas - 2016/7543 K. sayılı sayılı ilamı ile ; uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin olup tasfiyenin kanunda belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması gerekirken yazılı şekilde adi ortaklığın tasfiyesine karar verildiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
in ise sonrasında ½ hissesini ortaklığa devrederek ortaklık ilişkisinden ayrıldığını, son haliyle davacı ve davalıların murisinin 1/2'şer hisse maliki olduklarını, taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesinde ortaklık süresinin 10 yıl olarak belirtildiğini, 10 yılın sonunda ise tarafların rızası ile ortaklık süresinin uzatılabileceğinin belirtildiğini, tarafların 10 yılın sonunda ortaklığı devam ettirdiklerini ve ortaklığı örtülü irade ile sürdürdüklerini, böylece ortaklığın BK. madde 640 uyarınca belirsiz süreli ortaklığa dönüştüğünü, davalıların murisinin 23.01.2013 tarihinde vefat ettiğini, taraflar arasındaki 1989 tarihli adi ortaklık sözleşmesinde mirasçılarla ortaklığın devam edeceğine dair bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki ortaklığın ölüm ile sona erdiğini, davacının davalılara ihtarnameler keşide ederek ortaklığın tasfiyesi ve ortaklığın paylaştırılması talebinde bulunduğunu belirterek, davalıların murisi ... ile davacı arasındaki adi ortaklığın ölüm sebebiyle...
İmzası davalı tarafından inkar edilmeyen bu sözleşme gereğince taraflar arasında Borçlar Kanununun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin meydana geldiğinin kabulü gerekir. Davalı şirkete ait defterlerde bu konuda alınmış bir karar bulunmaması, dava konusu araçların davalı adına kayıtlı bulunması da, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını göstermez. Zira 31.1.2008 tarihli sözleşme gereğince ortaklık, tarafların dış ilişkide ortak olarak görünmediği bir iç ortaklık tarzında oluşmuştur. Bu itibarla adi ortaklık ilişkisi sebebiyle davacının, ortaklığa yönelik davalıdan talepte bulunabileceği kabul edilmelidir. O halde davacının dava dilekçesindeki talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsadığına göre, mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması gereklidir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....