Taraflar arasında imzaladıkları Adi Ortaklık Sözleşmesi'nde adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin herhangi bir hükmün bulunmadığı anlaşıldığından taraflara adi ortaklığın tasfiyesi hususunda tasfiye memuru belirlemelerinin istenildiği, bu konuda alanında uzman mali müşavir Mehmet Köse'nin tasfiye memuru olarak atanmaları konusunda 27/11/2018 tarihli duruşmada anlaştıkları, tarafların ortaklığın sona erdirildiği tarih itibariyle ortaklığın tüm mal varlığının (aktif ve pasifi ile birlikte) ortaklık hesabını gösterir hesapların istenildiği, buna dair tarafların bir takım evrakları mahkemeye sunduğu, bunların yeterli olmaması nedeniyle taraflara ellerindeki delillerini kesin süre içinde mahkemeye sunulması hususunda ihtarda bulunulduğu, buna rağmen herhangi bir evrak sunmadıkları, Tasfiye memuru Mehmet Köse'nin 21/10/2019 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu, raporda; vergi mükellefiyeti 31/07/2017 tarihinde sona eren adi ortaklığın işletme defterinde ortaklığın mal varlığını, ortaklığın alacaklarını...
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, davanın açılış tarihi (25.06.2009) itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte bulunduğundan dolayı uyuşmazlığın, bu kanunun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar....
Davacı ortağın ortaklığın yaptığı işin tamamlandığı ve tüm hakedişlerin davalı tarafından tahsil edildiğini iddia etmek suretiyle adi ortaklığın feshi, tasfiyesi ile ortaklıktan kaynaklanan kâr payı ve tüm alacaklarını talep ettiği dikkate alındığında, talebinin adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi niteliğinde olduğu değerlendirilerek uyuşmazlığın çözümüne kavuşturulması gerekecektir. Buna göre, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 vd. maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerinin dikkate alınması ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 644. maddesinde; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır....
Adi Ortaklığı" ünvanlı adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, adi ortaklığa ait vergi mükellefiyet kaydının 02.01.2014 tarihinde oluşturulduğu, davalı adına tescilli olan ..., ..., ..., ..., ... ve ... plakalı araçların faturalar ile adi ortaklığa satışı yapılarak adi ortaklığın kullanımına bırakıldığı, davalının babası olan dava dışı ... adına tescilli ... ve ... plakalı araçların da yine adi ortaklık tarafından araç kiralama işinde kullanıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, adi ortaklık ilişkisinin hangi tarihte başladığı, davalı adına ve dava dışı tarafların babaları adına kayıtlı araçların mülkiyetinin adi ortaklığa ait olduğunun kabul edilip edilemeyeceği, davacının sermaye koyma borcunun bulunup bulunmadığı, davacının kar payı alacağının bulunup bulunmadığı ve adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin talep edilmesinin haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı, HMK'nın 200. maddesi uyarınca davacının adi ortaklığın 2011 yılında başladığını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, tarafların...
Bu dosyada da ... adi ortaklık hissesine mahsuben alacak isteminde bulunmuş, ölümü üzerine dava mirasçıları tarafından sürdürülmüştür. ... ile ... arasındaki adi ortaklığın feshinin Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1996/231 E. 1998/105 K. sayılı dosyasında dava konusu yapıldığı, mahkemece adi ortaklık sözleşmesinin feshine karar verildiği, bu kararın da temyiz edilmeksizin kesinleştiği belirlenmiştir. Adi ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesine ilişkin Didim Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1996/231 E. 1998/105 K. sayılı dava dosyasında ... adi ortaklık payı hakkında istekte bulunmadığından bu dava açılmış ve dava dilekçesinde adi ortaklık hissesine mahsuben alacak isteminde bulunulduğu açık şekilde bildirilmiştir....
Mahkemece verilen kararı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir. 1- Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi yapılarak, adi ortaklığın faaliyete geçirildiği,davalının bir süre kar payi ödemesi yapmış ise de daha sonra kar payı ödemeyerek sözleşmeyi ihlal ettiği,adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi şartlarının oluştuğu,mahkemenin taraflar arasındaki ilişki yönünden çelişkili nitelemeler yaptığı,ortada adi ortaklık ilişkisi bulunduğu,dava konusu restoranların %40 hisse satış ve devir bedellerinin incelenmemesi ve bu konuda karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu,sözleşmenin geçerliliğinin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı,adi ortaklık ilişkisinin güven ve sadakat ilkelerine dayandığı,ortaklar arasında elbirliği mülkiyeti bulunduğu,oybirliği olmadan hisse devri yapılamayacağı, adi ortağın kar payının ödenmemesi, ortaklığa ait işletmeyi satması, kar payı ödememesinin haklı fesih sebepleri olduğu,adi ortaklıktaki kazanç...
uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ,kar payı ödenmesi ,adi ortaklığa kayyım atanması talebine ilişkindir....
Mahkemece, davacı tarafın adi ortalığa dış nakit katkı bedeli altında ödenen 7.000 TL'nın tahsili isteminin davacının aktif husumet ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine, davacının 4.813 TL'nın tahsiline ilişkin isteminin reddine, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi isteminin kabulü ile 27.174.16 TL'nın faizi ile davalıdan tahsiline, işletmenin davalıda kalması suretiyle adi ortaklığın tasfiyesine, tarafların diğer taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı ve davalının ... Yapı adında inşaat malzemeleri alanında faaliyette bulunmak üzere adi ortalık oluşturdukları, tarafların her birinin işletmede %50 pay sahibi oldukları ve adi ortaklığın yöneticisinin davalı olduğu dosya kapsamından anlaşılmakta olup, bu husus mahkeme ve tarafların kabulündedir. Davacı davasında adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini istemiş olup, taraflar daha önce tasfiye hususunda analaşmadıkları için tasfiyenin mahkemece bizzat yaptırılması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih ve 2013/1 sayılı Kararı'nın dayanağı olan 2797 sayılı Yargıtay Yasası'nın 14. maddesini değiştiren 6110 sayılı Yasa'nın 8. maddesinde, daireler arası iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirmenin esas alınacağı öngörülmüştür. Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 13.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararının, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davalılar vekilinin temyiz istemi, yerel mahkemenin 09.06.2016 tarihli duruşmada verdiği “davalı tarafın 10.05.2016 tarihli tedbir kararına vaki itirazının reddine” şeklindeki ara kararına yöneliktir. Ara kararı, davayı sona erdirmediği için temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu itibarla temyiz dilekçesinin REDDİNE, 29.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....