Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla, tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup, hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya konu olan uyuşmazlığın davacının ortaklığa getirmiş olduğunu iddia 125.000,00 TL katılım payının iadesi talebine yönelik olduğunu, taraflar arasında gizli ortaklık sözleşmesi başlığıyla yapılan söz konusu sözleşmenin Türk Borçlar Kanunu'nda yazılı olan adi ortaklık hükümlerine tabi olduğunu, davacının vermiş olduğunu iddia ettiği katılım payını geri istemesi durumunda bu hususun ortaklığın feshi ve tasfiyesini de kapsadığının kabulü gerektiği, ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin davalarda genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir. HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dava, davalının ortağı olduğu Tripera ..Ltd....
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya konu olan uyuşmazlığın davacının ortaklığa getirmiş olduğunu iddia 125.000,00 TL katılım payının iadesi talebine yönelik olduğunu, taraflar arasında gizli ortaklık sözleşmesi başlığıyla yapılan söz konusu sözleşmenin Türk Borçlar Kanunu'nda yazılı olan adi ortaklık hükümlerine tabi olduğunu, davacının vermiş olduğunu iddia ettiği katılım payını geri istemesi durumunda bu hususun ortaklığın feshi ve tasfiyesini de kapsadığının kabulü gerektiği, ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin davalarda genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir. HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dava, davalının ortağı olduğu Tripera ..Ltd....
Dava, adi ortaklıkta kar payının ödenmesi, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre; Adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi için öncelikle taraflar arasında bir adi ortaklığın bulunması gerekmekte olup ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/... Esas sayılı ve .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/... Esas sayılı dosyalarıyla sabit olduğu üzere taraflar arasında adi ortalığın bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir....
adi ortaklığın feshi ile , yukarıda açıklandığı üzere TBK 644. vd maddelerinde yer alan tasfiye usulüne göre mahkemece tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gereklidir....
Dava tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı BK'nun 126. maddesinin 4. fıkrası , ıslah tarihinde yürürlülükte olan 6098 sayılı TBK'nun 147. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, adi ortaklıktan doğan davalar beş yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıcı ise, yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre adi ortaklığın sona ermesi ile başlar. Zira, sona erme sebeplerinin gerçekleşmesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girmekte olup, buna bağlı olarak ortakların tasfiye alacağını isteme hakkı da muaccel olmuş olur. 13. Hukuk Dairesi'nin 03.04.2012 tarih ve 2011/9816 Esas-2012/8971 Karar sayılı bozma ilamında "... taraflar arasında imzalanan 23.07.2005 tarihli belge ile adi ortaklık kurulmuş ise de, adi ortaklığın ne zaman sona ereceğine dair bir kararlaştırma bulunmadığından, taraflarca da ortaklığın sona erdirildiği iddia ve ispat edilemediğinden ve bu hususta mahkeme kararı da olmadığından adi ortaklığın halen devam ettiğinin kabulü gerektiği..." belirtilmiştir....
Mahkemece; gelinen aşamada tasfiye görevlisi atanmasını gerektirecek herhangi bir işlemin kalmadığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının ortaklığa sermaye olarak koyduğu bedelin tespit edilebildiği, bunun bilirkişi raporlarına göre 27.318 TL olduğu, dolayısıyla davacının bu miktarı davalılardan talep etmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine, davacının sermaye olarak koyduğu kabul edilen 27.318 TL'nin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılarca temyiz edilmiştir. Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Her ne kadar davalı tarafça davaya konu overlok makinelerinin ödünç ilişkisi ile verilmediği tam aksine dava dışı tanık Yılmaz AKTAŞ ile davalılar arasında imza edilen adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin adi ortaklık tasfiye sözleşmesinde adi ortaklık tasfiye payına mahsuben bırakıldığı belirtilmiş ise de bu durum gerçeği yansıtmadığını, zira adi ortaklık tasfiyesi dava dışı Yılmaz AKTAŞ ile davalılar arasında olduğunu, davacı şirket ile alakası bulunmadığını, kaldı ki; tasfiyeye ilişkin adi yazılı sözleşme süresinde ve usulüne uygun sunulmadığını, taraflarınca da davalı tarafından keşif aşamasında sunulduğunda iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında itiraz edildiğini, üstelik iş bu sözleşmede davacı şirket ile ilgili bir hüküm sevk edilmediği gibi davacıyı da bağlamadığını, kaldı ki; davalı tarafça sunulan sözleşmede dahi açıkça adi ortaklığın feshi ve tasfiyesinde adi ortaklığa ait ve dava dışı adi ortak Yılmaz AKTAŞ'a...
Mahkemece, davacının işletmenin 2009 sezonundaki kâr ve zararına ortak olduğu, bu dönemde şirketin zarar ettiği, davacıya ödenecek bir kâr payı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının, davalılardan ...dışındaki davalılara yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2011/15315 2012/5837 2-Davacı ile davalılardan ...arasında adi ortaklık kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Borçlar Kanunun 521. maddesi hükmüne göre, ortaklar her türlü nakit, alacak veya haklarını sermaye payı olarak koyabilirler. Davacı, adi ortaklık için koyduğu katkı payını istediğine göre, bu istek aynı zamanda adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi isteğini de kapsar. Bu nedenle adi ortaklığın mahkemece tasfiye edilmesi gerekir....
devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve bu hususta Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasına, aynı zamanda davalı şirketin dava konusu adi ortaklığın mal varlığını azaltıcı veya ortadan kaldırıcı iş ve işlemleri yapmaması, tasfiyenin yasal koşullara uygun ve sağlıklı yapılması, tasfiye bilançosunun çıkarılması ve yargılama süreci boyunca şirket gelir ve mallarının 3.kişilere devir ve temlikinin ya da yine şirket gelir ve mallarının kaçırılması durumlarına istinaden tasfiye memuru atanıncaya kadar tedbiren adi ortaklığa ivedi olarak onay veya denetim kayyımı atanması ile şirket hisselerine davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesi gerektiğini,bu talebin reddine karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu beyanla buna dair ret kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava adi ortalığın feshi ve tasfiyesine yöneliktir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun...