İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; TBK 639 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın haklı sebeple fesih ve tasfiyesi ile tasfiye payının ödenmesi adi ortaklığın konusunu teşkil eden inşaat sözleşmesi uyarınca elde edilen bağımsız bölümlerin adi ortaklık kapsamında el birliği mülkiyetinin korunarak tasfiye payı oranında taşınmazların taraflara devri, adi ortaklığa verilen---- tasfiyede dikkate alınarak davacıya ödenmesi, kar paylarının hesaplanıp ödenmesi istemlerine ilişkindir....
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 1 yıl süreli(31.05.2014-31.05.2015) adi ortaklık sözlemesi akdedildiği görülmüştür.Davacı ortaklığın tasfiyesini talep etmekte davalı da ortaklığın 2015 yılı Mayıs ayında tasfiye edildiğini iddia etmektedir.Bu şekilde taraflar arasınra ortaklığın feshi ya da sona ermesi konusunda uyuşmazlık yoktur.Ortaklığın sona ermesinin bir sonucu olan tasfiye usulü TBK 644.maddesinde düzenlenmiştir.Tasfiye el birliği ile yapılır ya da tasfiye memuru atayabilirler.Somut olayda ortaklık sözleşmesinde tasfiye işlemlerine ilişkin düzenleme bulunmadığından taraflardan tasfiye memuru belirlemeleri istenilmiş, tarafların tasfiye memuru olarak Hasan Hüseyin Demir'in görevlendirilmesi konusunda anlaşmışlardır.Taraflardan ortaklık hesabını gösterir hesap cetveli istenilmiş,davacı ortaklık hesabını gösterir cetveli sunmuş, isticvap davetiyesi ile bu cetvel davalıya gönderilmiş, isticvap duruşmasına katılmayarak cetveli ikrar etmiş sayıldığından...
Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir. Açıklanan bu hükümlere aykırı olarak adi ortaklığın para ve malları üzerine haciz konulması halinde bu husus, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabilir. Somut olayda, alacaklı vekilinin istemi üzerine Konya Selçuklu Belediye Başkanlığı'na gönderilen haciz ihbarnamesinde, her ne kadar borçlu olarak adi ortaklığı oluşturan şirketler gösterilmiş ise de, alacağın Selçuklu Kongre Merkezi yapım işine ilişkin ihale alacağından kaynaklandığı belirtilmiş olup, haczedilen alacağın adi ortaklığa ait olduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklıklarda, ortakların borçlarından dolayı takip yapılması halinde, ortağın ancak kar payı veya tasfiye payına haciz konulması mümkün olup, tüzel kişiliği bulunmayan ortaklığa ait bir mal veya alacak üzerine haciz konulamaz....
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, davacı tarafa, ortaklığın devam edip etmediği, dava konusu 62 koyun haricinde koyun bulunup bulunmadığı, ortaklığın tasfiyesi hususlarında, talebi açıklattırılmalı ve akabinde Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, davacı tarafa, ortaklığın devam edip etmediği, ortaklığın tasfiyesi hususlarında, talebi açıklattırılmalı ve akabinde Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
Davacı şirket ile davalı şirketler arasında imzalanan 09.02.2007 tarihli sözleşme ile adi ortaklığın kurulduğu, sonrasında ise tarafların 25.03.2008 tarihli ve "Toplantı Tutanağı" başlıklı belge ile ortaklığın tasfiye koşullarını kararlaştırdıkları çekişmesizdir. O halde mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1. maddesine göre; Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....
Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644. maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür....
Davacının ortaklık payı olarak verilen paranın ve kar payının tahsili yönündeki talebinin taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemi olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu durumda ise; taraflar arasındaki ortaklık ilişkisi henüz feshedilmemiş olmakla,ortaklığın fesih ve tasfiyesinin mahkemece yapılması gerektiği kuşkusuzdur. İlk derece mahkemesince, davacının taleplerinin feshi de içerip içermediği tartışılmadığı gibi, adi ortaklığın sözleşme ve kanunda belirtilen şartlara tasfiyesi kapsamında değerlendirilerek kanunda belirtilen usulde tasfiye işlemi yapılmamıştır. Adi ortaklık sözleşmesi iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Adi ortaklık ilişkisi 6098 Sayılı TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerden birinin gerçekleşmesiyle sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar....
Bu duruma göre, taraflar arasındaki ilişki, 6098 sayılı TBK'nun 620. (818 sayılı BK.520.) maddesi ve devamı maddeleri kapsamında, bir adi ortaklık ilişkisidir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer.Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....
Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Tasfiye usulünü düzenleyen TBK'nın 644.maddesi gereğince; ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir....